Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yeter artık, neden kavga ediyorsunuz?

Yeter artık, neden kavga ediyorsunuz?
 

Kavgalar, kırgınlıklar, dargınlıklar, anlaşmazlıklar, huzursuzluklar daha neler, neler.

Neyinizi paylaşamıyorsunuz kuzum, şu kısacık fanilik hayatınızda...

Sanki bu dünyaya kazık çakacakmış gibi,

Sanki bu dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi,

Sanki bu dünyada saltanatı hep kendinde kalacakmış gibi,

Sanki kendinden başka bu dünyada kimse yaşıyormuş gibi…

Geçici olan dünya malı için kırılıyoruz ve kırıyoruz.

Anlamadan dinlemeden yaftalıyoruz, olmadı yerle bir ediyoruz, öldürüyoruz.

Bu dünyayı yaşadığımızdan ibaret olduğunu düşünüp, sanki bir daha gelecekmişiz gibi davranıyoruz, öyle bir ahmaklığın içerisinde giriyoruz.

Sevmek, sevilmek, gönül almak varken, gönül koyuyoruz, kazanmak dururken, daha zor olan kaybetmeyi, kin ve nefreti yaşıyoruz, yaşatıyoruz.

Bir, diri, iri olmamız gerekirken, aynı topraklarda doğduğumuzu, aynı sulardan içtiğimizi, aynı havayı soluduğumuzu, aynı türküleri dinleyerek; gâh dertlendiğimiz, gâh sevinç naraları attığımızı unutuyoruz.

Aynı halaylarla el ele, kol kola girdiğimizi, aynı müziklerle coştuğumuzu akıl edemiyoruz, düşünemiyoruz.

Belki de düşünüyoruz ve biliyoruz da bizi buna zorluyorlar, bizleri ayrıştırmaya çalıştırdıklarından, düşünme ve idrak etme zamanı bulamıyoruz.

Neyi, neden, paylaşamadığımızı, bu toprakların aslında hepimize yetebileceğini anlayamıyoruz.

Bunda biraz da suçu kendimiz de aramalıyız.

Biz, bu imkânı ve fırsatı onlara vermezsek, asla bu duruma düşmeyeceğiz, asla bu sıkıntıları yaşamayacağız.

Bizden olmayanlara o fırsatı vermezsek, inanın kimse bize dokunamaz.

Onlara gerek kalmayacak şekilde, biz kendimizle uğraşıyoruz, biz birbirimizi yiyip bitiriyoruz.

Ülkemiz var olduğundan bu yana, hep aynı sorunları yaşıyoruz, bu nedenledir ki asla bir ilerleme kaydedemiyoruz ve hep yerimizde sayıyoruz.

Hep bize bahşedilmiş, bize sunulmuş olan güzel bir rol modelmiş gibi onların dediklerinden dışarı çıkmıyoruz, çıkamıyoruz.

Bizler öz benliğimize dönemiyoruz, sürekli bizlere altın tepside sunulduğunu düşündüğümüz bir yaşam tarzına uymaya zorlanıyoruz.

Bu yaşam keşmekeşine uyum sağamaya çalıştıkça, onlar rahat ve huzur içinde, salya sümük akıtarak, kıllı-yağlı göbeklerini kaşıyarak, bir saltanat sürmeye çalışıyorlar.

Ülkemiz insanları arasında barış ve huzuru bozarak, kargaşa, kaotik bir ortam hazırlayarak, aklımızı, beynimizi, kalbimizi, yüreğimizi uyuşturarak, olgun ve özverili düşünmemizi engelliyorlar.

Bize dayattıkları, dayatmaya çalıştıkları yaşam tarzı ve hayat felsefesiyle, toplum içindeki yardımlaşmayı ve dayanışmayı ortadan kaldırdılar.

İnsanlarımızı bencilleştirerek, sadece kendisinden başka kimseyi düşünemez hale getirdiler.

Böylelilikle bizlere ayrıştırdılar, bizlere sen, ben, şucu, bucu diye ayrıştırarak aramıza nifak tohumları attılar.

Kavgaya, kargaşaya, kaosa itiyorlar, iç savaşa doğru bizleri, adım adım yaklaştırıyorlar.

Neden ve niçin, kim ve kimler için, hangi değerler için, kavga ettiğimizi bilmeden birbirimize düşman gözüyle bakarak, birbirimizi kırdırmaya başladılar.

Artık uyanma vakti geldi de geçiyor bile!

Kendi öz benliğimize dönmeliyiz.

Bir an önce kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi, niçin gönderildiğimizi, nereye gideceğimizi, görevimizin ne olduğu bilinciyle hareket ederek, kendimize gelmeliyiz, aramızdaki kavgalara artık bir son vermeliyiz.


Not:Resim Netten Alıntıdır

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

  

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..