Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Yetişkin felaketleri. 7: Çevreye ihanet

Yetişkin felaketleri. 7: Çevreye ihanet
 

Yazının başlığından neye değineceğim  anlaşılmıştır herhalde. Öylesine açık seçik ki, hem insan için hem yaşadığımız çevre için bir felaket, gerçek bir felaket oluşuyor. Biz bu felaketi belki de üç düzeyde inceleyebiliriz :
1.İnsana özgü felaket.
2.Dünyaya ilişkin felaket.
3.Evrene ilişkin felaket.

1.İnsana özgü felaket:
İnsanın bir çevresel  felakete katılması  ister istemez olmaktadır. Yaşayan insan, çöp üreten, kendini ve çevresini  durmadan kirleten bir insandır. Bunun bir bölümü , ister istemez, bilinçsiz olsa da, büyük bir bölümü , isteyerek ve bilinçli olarak  süre gitmektedir. Kısaca, insan bilerek ve isteyerek çevresini kirletmektedir.
Burada kısa bir anekdot anlatmak isterim.

Yaşadığım kent Bandırma , şirin, güzel bir sahil kasabası. Belediyeler, sağolsunlar, deniz kıyısında çok güzel bir gezi  yolu oluşturdular; çiçeklerle çevresini bezediler;  çimler ektiler; kenarlarına banklar koydular ki, insanlar otursunlar ve denizi seyretsinler, diye. Mis gibi, çok güzel   parke taşlarla bezendi. Temiz ve özenli bir çevre yaratıldı. Peki.

Evet, insanlar oturdular ama rahat durmadılar ki, eski zaman ki alışkanlıklarını da kıyıya getirdiler… Gelirken, ay çiçeği, kabak çekirdeği gibi çerezlerini de beraber getirdiler: ondan sonra efendim; bütün aile, ve aileler çıtır çıtır o çekirdekleri çiğneyip, çekirdeklerini tuu diye o güzelim, çevreye attılar… Görünüş ne kadar çirkin! Ama o  çekirdek çitleyen insanlar bunları ne yazık görmüyorlar. Sanki içlerinden “biz bunları tuu diye yerlere atarız, belediye de gelsin,temizlesin …” anlayışındalar. Ama gelin görün,  özellikle Cumartesi, Pazar tatil günleri sahil çekirdek kabuklarından geçilmiyor. Geçen gün baktım Belediye, bir levha asmış : “Burada çekirdek yemek, ve yerleri kirletmek yasaktır.”  O garip insanlar, bu levhaların dibinde çekirdeklerini yemeye devam ettiler. Bütün insanlar böyle miydi? Değil.

Şimdi bu insanların temizliğine kim inanır, iyi niyetli olduklarına kim inanır. Belli ki bu insanlar fena halde cahil, ve kötü niyetli insanlar. Çevreyi kirletmeyi marifet sayıyorlar.  Ama bu insanlar kendi evlerinde de çekirdek çitleyip, kabuklarını halının üzerine atarlar mı? Sanmam. Ama burada durum burada böyle.  Cahil insan ister istemez, kanunları , kuralları dinlemiyor. Kendi bildiği gibi davranıyor. Her şeye hakkı varmış gibi. Bu arada çevreyi kirletmeye de hakkı varmış gibi. Oysa öyle bir hak yok. Aslında böyle insanların sıkı bir şekilde cezalandırılması gerekir. Ama nerede.

Böyle insanlar çok. Bunun için, daha küçüklükten itibaren, insanlarımıza mutlaka “Hijyen” veya “Sağlık” dersi verilmeli; çevrenin ve temizliğin önemi anlatılmalı , ama nerede?

2.Dünyaya ilişkin felaket:
Dünyayı sadece tek tek kirletmiyorlar; onu bazılarımız kütlesek olarak kirletiyoruz. Nükleer felaketler; çeşitli santrallar, fabrikalar, arabalar vs. çevreyi kirletmek için neredeyse birbirleriyle yarış ediyorlar.  İnsan bu bakımdan hem topraklarını, hem sularını , hem de gökyüzünü hızla kirletiyor. Üstelik bunu yapanlar bu işin bilinci içindeler … Fakat her şeye karşın, para kazanmak; sermayesine sermaye katmak için, yine de hızlı bir şekilde kirletiyorlar. Ne uluslararası toplantılar; ne uluslar arası örgütler, insanları ve devletleri uyandıramıyor ve ne yazık ki insanlık büyük bir felakete doğru ; evet, aslında bir çevresel kıyamete doğru el birliği ile gidiyor. Bu kadar aptallık olur mu? Biz hayvanları, zeki değiller , diye küçümserken, biz insanlar çevremizi son derece hızla kirletmekle en büyük felaketi kendi kendimize hazırlıyoruz. Yoksa, bu iklim değişiklikleri nedir? Bu su baskınları, seller, felaketler nedir? Gelecekte neler olacaktır.

Şöyle bu açıdan yakın çevremiye bakacak olursak; iki adım ötemizdeki Ergene nehri denize simsiyah bir şekilde, insanların suratını kara çıkarırcasına, simsiyah akıp gidiyor.
Şimdiye kadar kaç hükümet değişti. Nice Bakan bu konuyla ilgileneceğine söz verdi; nice sözler verildi, fakat, Ergene’nin yüzü hala siyah…

Başbakanımız’da bu yüzden ilgili Bakan’a kaç kez  fırça çekti. Ama bazı işler demek ki emirle olmuyor.

Başbakan emir veriyor; Bakanlar emir veriyorlar; Valiler çalışıyor; Belediye başkanları çalışıyor… Fakat Nehir günden güne  daha da çok kirleniyor; balıklar ölüyor; insanlar, bir zamanlar çok güzel olan  bu nehirden artık iğreniyor.

Bu çevremizden sadece ufak bir örnek. Onun yanında neler var , neler… Pislik çevremizde; kafamızı kaldırsak onu görüyoruz. Niye? İnsanımız cahil. Şahsi temizliğini doğru dürüst yapmadığı gibi,  bu konudaki toplumsal sorumluluklarını da yerine getirmiyor. Giderek batıyoruz,

3.Evrensel kirlilik:
İnsanoğlu, bir yandan çevresini, dünyasını kirletirken, artık yavaş yavaş, evreni de kirletmeye başladı.

Şimdi  dünyanın çevresinde envai türlü uzay araçları geziyor. Her kanı bitlenen ülke bakıyorsun gökyüzüne bir uydu atmış. Onlar da hadi  bir iki yıl dönüp dolaşıyorlar; ondan sonra pat diye, dünyaya düşüyorlar. Bir kısmı oldukça sağlam düşüyor da; çoğu da havada yanıp, parçalanıyor;  her bir parçası gökyüzünün bir yanına savruluyor; bir kısmı da dünyada hiç beklenmeyen yerlere  düşüyorlar. Bu araçların havada yanması bile atmosferin kirletilmesi, demek.

Ama atmosferimiz, troposferimiz… kısaca havamız … Son derece kirli.  Eğer uzayda bir takım insanlar yaşıyorsa, yakında  her halde onlar da bizden şikayetçi olmaya başlayacaklardır.

Çevre kirliliği konusunda ve bu konuda insanın rolüne ilişkin çok şey söylenebilir. Fakat bizim için söylenebilecek son söz yine: Eğitim şart!..

Ama doğru bir eğitim! Yoksa insanlara, durmadan bir takım semavi masallar anlatıp duracak olursak, herhalde bu gidişle gideceğimiz Cennet bile kirlenmiş olur…


 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..