Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '15

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Yoğun ofis yaşamının muhteşem ikilisi... sağlık kaynağı çaylar

Yoğun ofis yaşamının muhteşem ikilisi... sağlık kaynağı çaylar
 

Klinik deneyler sonucunda Sarı Kantaron’nun antidepresan aktivitesi kanıtlanmıştır.


Binibirdelikotu (Hypericum perforatum L.) Ekstresi

Ülkemizde Sarı Kantaron, binbir delik otu, kanotu, kılıçotu, koyunkıran, kuzukıran, mayasılotu ve yaraotu gibi yöresel adlarla bilinen Hypericum perforatum L., Clubiaceae (Guttiferae) familyasına bağlı bir bitkidir. Kökeni Avrupa, Asya, Avustralya ve Amerika’ nın bir kısmı olan Hypericum cinsinin dünyada 400 kadar, Avrupa’da 10 kadar ve Türkiye’de de 70 kadar türü bulunmaktadır.

Sarı Kantaronyapısında:

Tanen
(tannin),
Uçucu yağlar (carophyllene, pinene, limonene, myrcene),
Flavon türevleri (flavonoids; quercitrin, quercitin, rutin),
Hipericin (hypericin, pseudohypericin),
karoten (carotene),
Vitamin C ve resin içermektedir.

Sarı Kantaron çok eskiden beri yaraları iyi edici olarak bilinen bir tıbbi bitkidir. Günümüzde ise, dahilen antispazmotik, kabız, yatıştırıcı ve kurt düşürücü ve antidepresif, haricen ise, antiseptik olarak kullanılır.

Son yıllarda yapılan çalışmalarda karaciğer üzerine koruyucu etkisinin de olduğu belirlenmiştir. Bitkinin etken maddesi olan hypericin, retroviral aktiviteye sahip bir maddedir.
Bu nedenle AIDS ile bağlantısı tespit edilmiştir.

Ülkemizde ithal izni verilen ve içeriğinde Hypericum perforatum L. bulunan preparatlar bulunmaktadır. Çay şeklinde ve hazır tablet veya kapsül halinde preparatları mevcuttur.

Karaciğerde bulunan sitokrom CYP3A4 enzimin metabolik aktivitesini artırır.
Buna bağlı olarak bu enzimle metabolize olan bazı önemli antiviral ilaçlar (indinavir), etinil östradiol ve siklosporinin plazma konsantrasyonunu azaltır. Yapılan çalışmalar sonunda elde edilen en yüksek antibakteriyel aktiviteye Sarı Kantaronekstraktı ile ulaşılmıştır.

Sarı Kantaron Ekstresi: Özellikle Avrupa ve Amerika'da çay yerine, bitkinin çiçek, yaprak ve saplarından elde edilen ve kapsül şeklinde satılan ekstresi de kullanılmaktadır.

Kronik yorgunluk sendromunda, menopoz dönemindeki sıkıntı, stres ve gerginliklerin giderilmesinde faydalıdır.
Son zamanlarda klinik deneyler sonucunda antidepresan aktivitesi kanıtlanan Sarı Kantaron’nun dünyada kullanımı yaygın hale gelmiştir.
Sarı Kantaron kanser, şeker hastalığı, kronik romatizma, mide ülseri, mide-barsak hastalıkları, diüretik yatıştırıcı ve karaciğer safra rahatsızlıkları, sarılık, bronşit, diyare, dizanteri, yanı sıra boğaz enfeksiyonları, soğuk algınlıkları, kurt düşürücü, antiseptik, yara iyileştirici olarak özellikle yanık yaralarının tedavisinde, ve “evrensel antidot”, gibi çeşitli amaçlarla da kullanılmaktadır.

Isırgan otu (Urtica dioica L.) ekstresi

Latince adı olan Urtica dioica L. yakan anlamına gelen ure’ye (bitkinin üzeri dokununca yakan ince tüylerle kaplı olduğundan) ve iki ev anlamına gelen dioica (bitki genellikle ya erkek veya dişi olarak iki çeşit çiçek verir) kelimelerinden türemiştir.

Isırganotugiller familyası (Urticaceae) Urticales takımı içersinde, her iki yarım kürenin tropikal ve subtropikal alanlarında yaygınlaşan geniş bir gruptur. Anadolu’daki yöresel adları dızlağan, çızlağan, cızgan, dalagan, cınçar, ağdalak, ısırgı ve ısırganotudur.

Isırgan otu, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir bitkidir.

Birinci yüzyılda Yunan hekimler Dioskorides ve Galen ısırganotu yapraklarının diüretik ve laksatif özellikte olduğunu ve astım, akciğer iltihabı gibi hastalıkların tedavisinde kullanıldığını rapor etmişlerdir. Buna benzer olarak ısırganotu hemen her ülkede halk hekimliğinde kullanılmaktadır.

Isırganotu yaprakları ve tohumlarının tek başına ya da diğer bitkilerle birlikte diyabet, egzama, hemoroit, karaciğer iltihaplanması, anemi, romatizma ve prostat kanseri gibi hastalıkların tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir.
Bitkinin analjezik ve ağrı kesici, antimikrobiyal, antibakteriyel, tansiyon düşürücü ve antidiyabetik, kardiyovasküler, diüretik, antienflamatuar ve antiromatizmal etkilerini bildiren pek çok araştırma mevcuttur.

Isırganotu her iki yarım kürenin tropik ve subtropik bölgelerinde yetişmekte ve bünyesindeki çok yönlü kimyasal zenginliklerden dolayı tüm bitki kısımları geçmişten günümüze halk hekimliği, gıda, boya, lif sanayi, gübre ve kozmetik amaçlarla kullanılmaktadır.

Yaklaşık 1 m uzunluğundadır. Gövdesi dört köşemsidir ve yakıcı bir sıvı içeren kıl görünümlü borucuklarla kaplıdır.
Yaprak yüzeyinde bulunan yakıcı tüylerinde çeşitli kimyasal maddeler bulunmaktadır. Isırganotunun bu yakıcı özelliği formik asit, histamin, serotonin ve kolinden kaynaklandığı bildirilmektedir.

Isırganotu yaprakları mineraller, klorofil, amino asitler, lesitin, karetenoidler, flavonoidler, steroller, taninler ve vitaminlerce zengindir.
Isırgan otu yaprakları ayrıca histamin, serotonin ve kolin gibi aminleri, formik asit, flavonoidler, uçucu yağlar, tanin içerirler. Bitkinin yakıcı etkisi histamin ve formik asitten kaynaklanmaktadır.

Isırgan otunun temel kimyasal içeriğinde; asetofenon, asetilkolin, aglutinin, alkoloidler, astragalin, butiric asit, kafeic asit, karbonik asit, klorojenik asit, klorofil, kolin, kumarik asit, folasin, formik asit, fridelin, histamin, kaemferoller, koproporipirin, lectinler, lecitin, lignanlar, linoleik asit, linolenik asit, neoolivil, palmitik asit, pantotenik asit, quersetin, quinik asit, scopoletin, serotonin, stesteroller, stigmasterol, suksinik asit, terpenler, violaxanthin, ksantofil bulunur.

Isırgan otunun tohumları, öncelikle organizmayı uyarıcı, güçlendirici ve savunma gücünü artırıcı özelliklere sahip olduğu için, yaşlılarda güçlendirici amaçlı olarak kullanılabilir.

Isırgan otu yaprakları C vitamini ve kalsiyum, magnezyum, demir ve potasyum gibi mineralleri de içerirler.

Bütün bu besleyici özellikleri ile yaraların iyileşmesinde vücudu kuvvetlendirici bir rol oynar.

Hepinize sağlıklı günler diliyorum...

Harun Kelebekoğlu

 
Toplam blog
: 18
: 6165
Kayıt tarihi
: 04.10.13
 
 

Üniversite'den itibaren sokakları incelemeye başladım. İnsan tanımak, hikayeleri paylaşmak başl..