Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '13

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Yüksek Askeri, Sivil teknoloji üreten, borç ödeyen bir Türkiye'yi kim ve neden istemez? (1)

Yüksek Askeri, Sivil teknoloji üreten, borç ödeyen bir Türkiye'yi kim ve neden istemez? (1)
 

“Silah ve diplomasi (yoluyla zorlama) yerine para ile diğer milletlerin “ümüğünü sıkacağız.”


Parayı, ekonomik dengeleri izlemeden hiçbir uluslararası meseleye doğru yorum getirmek mümkün değildir. Napolyon meseleyi ne kadar da güzel özetlemiştir? “Para... Para... Para!

Borcun neleri tetiklediği konusunda uykuda olanların gözünü açacak bilgileri, IMF ve Dünya Bankası kuruluş fikrinin ardında yatan beyin, yani, sistemin babası, kurucusu, Harry Dexter White vermektedir;

-“Silah ve diplomasi (yoluyla zorlama) yerine para ile diğer milletlerin “ümüğünü sıkacağız.”

IMF'in resmi kuruluş felsefesindeki görev tanımı ;

“Global finansal düzeni takip etmek, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak, milletlerarası ekonomik meselelerle uğraşmak…”  şeklinde tanımlanmaktadır.

Anlaşılması gereken;

-“Kullanılan gücün askeri ve politik yerine finansal olması dışında, uluslararası işbirliği ruhundan ziyade, bir güç politikası operasyonunu yansıtıyor.” Olmasıdır.

...

Bu noktadan günümüze gelmeden önce ibret alınması için Osmanlının nasıl borçlandırıldığını ve borçlandırılarak nasıl sonlandırıldığının anlaşılmasa katkı için; Arşiv olabilecek kadar değerli bilgileri sunacak, devamında da cumhuriyet dönemine, bugünümüze gelinecektir.

Ve borç konusunda bir de küçük hatırlatma;

Eğer, aldığınız borçla, mevcut borcunuzu ve faizini ödemeye çalışıyorsanız, batışa giden yola girmişiniz demektir.

Tehlikeli olan, ülkeyi yıkılışa götüren budur.

Gittiğiniz yolun doğruluğunu belirleyen önemli kıstas; Borcunuzun miktarının; milli gelirinizin artışından fazla artmamasıdır.

...

İlk borçlanma teşebbüsü

“1850 de Osmanlı maliyesi ciddî bir buhran geçirmekte idi. Umumî efkâr telâşlı ve endişeli idi.

Üstelik de Rusya ile siyasî münasebetler kötüleşmekte ve harp ihtimalleri belirmekte idi. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, maliyede reform yapmak suretiyle para tedariki için vaktin elverişli olmadığı düşüncesinde idi.

Acil bir tedbir olmak üzere borç para alınması cihetine gidilmesini uygun gördü. Bir Paris Bankası ile bir Londra Bankası anlaşarak Osmanlı devletinin borçlanma isteğini karşılamağı kabul ettiler, imzalanan mukaveleye göre borç para tutan 55 milyon franktı. Bu 260 milyon kuruş tutuyordu. Bütçenin aşağı yukarı üçte bir kadardı; elli beş bin tahvile mukabil yirmi yedi yılda itfası kararlaştırılmıştı.

Mukavelenin yürürlüğe girmesi için padişah tarafından tasdiki gerekli idi.

Bu işlem yapılmadan, tahvilât Paris’te piyasaya çıkarıldı. bu olup bitti, İstanbul’da hayret ve endişe uyandırdı. Bu sıralar, Mustafa Reşit Paşa da Sadrazamlıktan uzaklaştırılarak yerine Âli Paşa getirildi. Borçlanma aleyhdarları padişah üzerine baskı yapmıya başladılar. Fethi paşa, Abdülmecit’e

-“Pederiniz iki defa Rusya ile muhabere etti. Bu kadar seferler aşurdu. Bonca gaileler geçirdi. Hariçten bir para istikraz etmedi. Zaman-ı hümayununuz asayiş Üzere geçmiş olduğu halde istikraza âlem ne der ?” demekle, padişah bundan müteessir olarak istikrazın men’ini iltizam buyurdu.”

Âli Paşa ile Fuat Efendi “Paşa” padişahı borçlanma hususunda ikna etmiye pek çok çalıştılar. Abdülmecit dayandı.

-“Ben bu devleti selefimden nasıl buldum ise halefime öyle vereceğim, eğer bu istikraz bozulmazsa saltanattan feragat ederim”

demek afetiyle istikrazı önledi. Mukavele feshedildi. Sonu baştan kestirilemeyen bu teşebbüs, devlete yirmi iki milyon kuruşa mal oldu. (1)

İlk Borçlanma

Devletin bir türlü düzene konulamayan malî durumunu 1854 de başlıyan Osmanlı-Rus harbi büsbütün kötüleştirdi. Harp ihtiyaçları için olağanüstü bir bütçeye ihtiyaç hasıl oldu. Yeni gelir kaynaklan aramaya durum elverişli degildi. İstikraza başvurulması artık bir zaruretti.

İngiltere ve Fransa ile, Rusya’ya karşı, bir İttifak imzalanmıştı. Bu iki devlet de Osmanlı İmparatorluğunun savaş arttırılmasında mutabık kalmışlardı. Babıâli’nin borç para alma teşebbüsünü desteklemiye karar verdiler.

Mukavele 24 Ağustos 1854 de Londra’da Palmer, Paris’te Goldschmid müesseseleriyle aktedildi. Buna göre Osmanlı devleti üç milyon yani aşağı yukarı 330 milyon kuruş elde edecekti. İhraç ’değeri yüzde seksen, faizi yılda % 5, re’sülmale mahsup akçe de yüzde bir idi.

Osmanlı hükümeti borçlanmaya karşılık olarak Mısır hazinesinden almakta olduğu paradan 30.000.000 kuruş gösterdi. Bu para, Mısır Hidivi tarafından doğrudan muayyen taksitlerle İngiliz veya Fransız Bankasına teslim edilecekti

İkinci borçlanma, “1855”.

İlk borç para Kırım muharebesi sona ermeden önce eridi. Her ne pahasına olursa olsun harbe devam etmek bir zaruret idi, önceleri yapıldığı gibi müsadere usulüne veya örfî vergilere başvurmak suretiyle para tedarikine imkân yoktu. Yeni bir istikraz yapmak tek çıkar yoldu.

Bu sefer, Roçild müessesesinden ihraç fiyatı yüzde 102 5/8 ve faiz haddi %4 olan ikinci bir istikraz yapıldı Bu istikraz Osmanlı devletine aşağı yukarı beş milyon İngiliz lirası yani 545 milyon kuruş getirecekti. İstikraza karşılık olarak da Mısır vergisinden serbest kalan paranın bir kısmı ile Suriye ve İzmir gümrük varidatının bir kısmı gösterilmişti.

Üçüncü borçlanma “1858”.

Evvelce alınmış olan borç paralar devlete gelir getirecek kaynaklara sarfedilmemişti. Devlet adamları da, maliyeyi ıslah edecek bir kifayette bulunmuyorlardı.” Islahat fermanıyla Avrupa’ya karşı hakka ve adalete dayanan bir devlet maliyesinin kurulacağı taahhüt edildiği için keyfî malî tedbirlerle hazine gelirini artırmaya da imkân kalmamıştı.

Bu durum karşısında bile devlet israf içinde yüzmekte idi. Mehtap âlemleri, lüks eşya kullanmak merakı arttıkça  artıyordu. Saray, masrafları için sarraflardan % 45 faizle para alınıp sarfediliyordu.

Padişahın tasarrufa riayet için verdiği emirlerle yaptığı tehditlerin hükmü ancak birkaç gün sürüyordu.

Bu durum karşısında kâğıt paranın kıymeti düşmüştü. Yüzlük altın yüz altmışa çıkmış bulunuyordu. Halk arasında vükelâya ve hatta padişaha ağır sözler söyleniyordu.

Elçiliklere imzasız mektuplar gönderiliyor ve bunlarda Abdülmecit’in tahttan indirileceği bile ifade ediliyordu.

Bu durumun içinden çıkmak için yeni bir istikraz akti devlet erkân, için en kolay çare gibi göründü.

Fakat Avrupa sermayedarları Osmanlı devletinin malî imkânlarından şüphe etmiye başlamışlardı. Babıâli, devletin malî itibarını sağlamak için, maaşlarda tasarruf yapmıya, bütçeyi hazırlamak için bir Meclis-i maliye teşkil etmiye karar verdi.

Yabancılar bu tedbirleri iyi karşılamakla beraber yeter görmediler. İngiliz elçisi Babıâli’ye hazinenin gelirini arttırmak için sunduğu bir projede, Avrupalıların düşünce ve tecrübelerinden istifade edilmedikçe devlet idaresini düzene koymak mümkün olmadığını işaret ederek yabancılara Osmanlı İmparatorluğunda, halkın tâbi olduğu şartlara göre mülk icar etme veya satın alma haklarının verilmesini teklif ediyordu.

Bu projenin tesiriyle olacak, Meclis-i maliyeye üç ecnebi delege alındı.

Meclis, vasıtalı ve vasıtasız vergilerin alınma usullerini ıslah etmiyi, kâğıt parayı kaldırmayı tetkik etti. Fakat pratik neticelere varamadı. Mamafih bütün bu çalışmalar ve bilhassa Osmanlı Bankasının kurulmuş olması yabancı sermayedarları bir dereceye kadar tatmin edebilmişti.

Bu sayede Londra’da Palmer ve ortakları müessesesi ile beş milyon İngiliz lirası değerinde hasılatı ile oktruva resminin senelik gelirinden bir kısmı gösterildi. Bu hasılâtın muntazam olarak tahsiline tahvil hamili tarafından seçilen delegelerin nezaret etmesi mukavele hükümleri icabındandı.

Bu hüküm Düyun-u Umumiye idaresinin ilk temel taşı demekti.

Dördüncü borçlanma “1860”

Artık devlet için borç para almak suretiyle yaşamak itiyat haline gelmişti. İç ve dış borçların tutan 1774 milyona ulaşmış bulunuyordu. Bu borçların faizleri ödenmediği takdirde iflas muhakkaktı.

1860;Babıâli yeni bir istikraz için Londra’ya başvurdu. İngiliz hükümeti aşağıdaki şartları koştu

1-Devletin tasarrufunda bulunan araziye, Osmanlı tebaasının tâbi olduğu şartlar dahilinde, yabancılara tasarruf hakkının tanınması,

2- Tahsil edilecek paraya karşılık bir istikraz aktedilmesi;

3- Vakıf sisteminin kaldırılması;

4- Osmanlı maliyesinin kontrolü için milletlerarası bir komisyon kurulması.

Babıâli bu şartları kabul etmedi ve istikraz için Paris’e başvurdu.

Banker Mires ile bu hususta bir mukavele imzalandı. %6 faizle dört yüz milyon frank Osmanlı hükümetine verilecekti. Bu istikraza karşı hükümet “Gümrük ve tuzlu balık rüsumunu, Filibe gülyağı resmini, Bursa ve civarı ipek aşarı ve gümrük hasılâtını Edirne ipek ve Midilli ve Karesi ve İzmit zeytin aşarını, Samsun ve civarı tütün ve gümrük resmini” ve daha başka resimleri karşılık gösterdi.

İstikraz piyasada iyi kabul görmedi. Ve türlü buhranlı safhalarla sona erdi. (2)

...

Yazılanlar özetlenirse;

Rusya, 1853 yılından itibaren Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı. Osmanlı Devleti, Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodoks cemaatlerine çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatışmaya başladılar. Rusya, Birleşik Krallık'a Osmanlının mirasın paylaşılması teklifinde bulundu. Ancak, çıkarları gereği Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan Birleşik Krallık bu teklifi kabul etmedi.  Bunun üzerine Rusya, Osmanlı Devleti'ne bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sınırları içinde yaşayan Ortodoksların koruyuculuğunun Rusya'ya bırakılmasını önerdi. Osmanlı Devleti Britanya’nın da desteğine güvenerek Rus isteklerini reddetti. (3)

Bunların sonucunda, Bir tarafta İngiltere-Fransa- Sardinya Krallığı ile Osmanlı, Diğer tarafta Rusya olmak üzere (Kırım) savaş başlar. Savaşta Rusya yenilir ve masaya oturulur.

Ve Avrupalıların, (İngiliz-Fransız) Cinliği başlar!

Kâğıt üzerinde, savaşın galiplerinden olan Osmanlı Devleti, aslında savaştan çok büyük zarar alarak çıkmıştır. Çok pahalı olan bu savaşı yürütebilmek için Osmanlı devleti, ödeme yeteneğinin çok üstünde borç almıştır. Endüstrileşmeyi kaçırdığı için ekonomisi çağdışı kalmış olan devlet, bu borçların altından kalkamayacak ve 1881 yılında II. Abdülhamit döneminde

Duyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla, Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girip, yarı sömürge olacaktır. (4)

Peki cinlik nerededir?

Savaş sebebi olarak Rusya’nın ortaya koyduğu azınlık hakları, masa başında İngiliz-Fransızlara bağışlanır!

Kişisel kanaatimiz;

Bu savaş, İngiliz, Fransız, Sardinya ve Rusya’nın birlikte karar verdiği bir tezgâhtır.

Amaç, Osmanlının ekonomik olarak erimesi ve sanayi devrimini yapacak, para, insan kaynaklarının bitirilmesidir. Yaklaşık 8 yıl içerisinde Osmanlı ekonomik olarak adeta bitirilmiştir.

Bu savaş nedeniyle, Osmanlı gırtlağına kadar borçlanmış ve batmıştır.

Sultan Abdülmecit, borç alındığında, bağımsızlığın kaybedileceği konusunda ısrarla durmasına, ilk borçlanmayı ağır bir caza ödenerek iptal ettirmesine rağmen, kurulan (iç-dış) tezgâhın içerinde Osmanlı devlet adamlarının olması nedeniyle borç alınmasına mani olamamıştır.

...

Batı Cephesinde değişen bir şey (anlayış) bulunmamaktadır.

İşte "Gezi parkı"...

İşte, CNN Türkiye Muhabirinin attığı (ifade edilen) Twit..

-"Alışveriş yapmayın ekonomiyi durdurun!"

 

Devam edecek...

www.canmehmet.com

Resim; http://www.hataygundem.com/antakya/dunya-bankasi-heyeti-antakyada-h8504.html

Kaynaklar;

(1)Osmanlı Tarihi, VI. Cilt, ıslahat fermanı devri 1856-1861, Ord. Prof. Enver Ziya Karal; birincisi bölüm, Paris antlaşmasının imzalanmasından Abdülmecid’in ölümüne kadar siyaset olayları (1856—1861) Sahife 210

(2) Osmanlı Tarihi, VI. Cilt, ıslahat fermanı devri 1856-1861, Ord. Prof. Enver Ziya Karal; birincisi bölüm, Paris antlaşmasının imzalanmasından Abdülmecid’in ölümüne kadar siyaset olayları (1856—1861) Sahife 211-212

(3-4) Anonim,

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..