Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '12

 
Kategori
Felsefe
 

Yumurtadan canlıya, canlıdan insana.

Yumurtadan canlıya, canlıdan insana.
 

İşte evrim bu galiba.


Merhaba,

Bugün sizlerle canlı dan başlayıp İnsan da biten bir söyleşiyi,  ekrandan , yazı aracılığı ile yapmak istedim.

Nedendir bilinmez herşey bir yumurta ile başlıyor.

"Görüyor musunuz şu yumurtayı? Yeryüzündeki bütün tanrıbilim okulları ve tapınaklar bununla yıkılır"

DIDEROT(D'Alembert'le söyleşisinden alıntı)

Bir canlı varlığın,  yalnızca şu an olanla,  ileride olacak  arasında ki bir aşama olması ilginç değil mi?

Çoğalma ve değişim, dönüşüm onun hem kökeni, hem sonu, hem de oluş nedeni ile birlikte amacı da.

genetik gelişim,ve ilerleme değişmez unsurların biraraya gelmesiyle oluşuyorken, neden  basit bir canlıdan, insana gidilmesin ki?

Klasik çağda bir canlı varlığın üretilmesi yine üremeyle olurken,zamanla bu üremenin görevi ve konumu değişiyor. Bir bakıma zaman içine canlı cisimler kirlerinden arınıyor. Üstlerini kaplayan dış benzerliklerden sıyrılıp aynılık ilişkisinden uzaklaşarak kendilerinin kazndığı yeni bir amaç ve yalınlık içinde  yeniden yapılanıyorlar.Bu yüzdende bir varlığın oluşumu artık bağımsız değildir. Artık o tek de değildir. Artık O, Evrenin düzenliliğine tanıklık eden  bir yasanın görünür halidir.

Galileo der ki, " felsefe, her an  gözümüzün önünde açık duran büyük bir kitapta yazılıdır.Ama  onu ,ancak, önce dilini anlamaya, hangi harflelerle yazıldığını yakalamaya çalışırsak kavrayabiliriz".

Descartes'e göre ise "bilmediğimiz harflerle yazılmış bir metni okumaya kalkarsak, kuşkusuz hiçbir düzen göremeyiz,ancak,her işaretin,her sözcüğün ya da felsefenin taşıyabileceği bütün olasılıkları incelemek ve dökümünü yaparak tanımak üzere yerleştirmekle, bu metne belli bir düzen sağlayabiliriz."

Herşey belli bir düzen,gelişim ve matematik içinde  yazılmıştır.

Bu demek oluyor ki, canlı varlıkların kuşaklar boyu sürüp gidişi yalnızca dış biçimlerinde gözlenmiyor.

DNA'dan başlıyan serüven doğal ayıklanma ile ortaya çıkan insana kadar uzayıp gidiyor.

İnsan; Diğerlerinden farkı ne? Düşünebilmesi mi? Karar verebilmesi mi? Hissetmesi mi?

Bunların herbiride tüm canlılarda dikkatle izlenirse bir ölçüde var. Peki, olmayan ne? Bilinç olmasın sakın!

Tanrı ile düzeni benliğinde bütünleyen ama bunun farkındalığına biraz geç ulaşabilen İnsan.

Benim kendi düşünce dünyamda bakın İNSAN nasıl bir şey.

Bence İNSAN ilahi bir kompozisyon, hayatımız kelimeler, duygularımız cümleler, düşüncelerimiz se paragraflar.

Akıl noktalama işaetleridir. Gönül ve ruh bilgidir,temasıdır kompozisyonun.

Neyi nerede ve ne zaman kullanacağını bilgisi ise varoluş amacımızdır.

İşte bunların birini bile yanlış kullanırsanız ortaya çıkan eser anlamsız, amaçsız oluverir. Varlığınıza ihanettir.

Söyleşimize çok sevdiğim  "bir eski çağ bildirisi" ile veda ediyorum.

-En eski şey,zamandan  da önce var olan TANRI'dır.

-Her şeyin en  güzeli O'nun eseri olan EVREN'dir.

-Her şeyden büyük tüm varoluşu kapsayan UZAY'dır.

-En sürekli olan bütün bitimlerde (sonlarda) geriye kalan UMUT'tur.

-En hızlı olan an içinde evreni aşabilen DÜŞÜNCE'dir.

-Verilen en kolay şey kimsenin almak istemediği ÖĞÜT'tür.

-En güçlü şey her tehlikeyi hiçe sayan GEREKLİLİK'tir.

-her şeyin en iyisi çok kazanılan ERDEMLİK'tir.

-Zorlukların en büyüğü KENDİNİ BİLMEK'tir.

Sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 97
: 395
Kayıt tarihi
: 15.04.09
 
 

Felsefe, edebiyat, bu alem, öteki alem, uzay, evrensellik; kısacası genelin, "aman canım işin mi ..