Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

aygoz Özlem Eryoldaş

http://blog.milliyet.com.tr/aygoz1

10 Ağustos '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Yüreğimi havalandırmak istedim..

Yüreğimi havalandırmak istedim..
 

Günlerin,ayların,yılların birkimiyle öyle bir dolmuş ki yüreğim.

Anahtarını bulup açmak istedim yüreğimi kendimi bildim bileli. Ve başardım sonunda !!

Kırılganlıklar saklanmış kuytu köşelere. Sessiz çığlıklar dile gelmeye başlamış. Kuklalarım iplerinden kurtulmak için çabalıyorlar. Oysa ben değilim ki onları tutan !

Küflenmiş beklentilerim yeşermeye başlamış artık. Kuş gibi salıp azad ediyorum onları. Yeter bu kadar bekledikleri.

Duygusallığımla yaptığım yolculukları görüyorum gülümseyerek. İki yol çıkmış ve ben hep yanlışı seçtiğimi düşünmüşüm. Oysa o an için doğru olan oymuş demeyi öğreniyorum şimdi.

Hüzün tünellerinden geçtiğim zamanlar çıkıyor karşıma. Tek tek ayıklıyorum hepsini. Yabani otlar çıkmış sanki içlerinde. Acılarıma bir başka bakıyorum şimdi. Gönül acılarıma merhem sürmeyi ihmal etmişim. Zaman herşeyin ilacıdır lafını dinleyerek. Kabuk bağlamışlar bazıları. İnceden inceden kanamasınlar diye hafifçe dokunuyorum

Şarkılarımın notası silinmiş sanırım dinlenmeye dinlenmeye. Onları harekete geçirmek mi gerek acaba diye düşünüyorum ? Yoksa yeniden mi düzenlemeli. Yoksa olduğu gibi bırakmalımıyım .

Eski ajanda arasından düşen bir küçük kağıt parçasına bakıyorum,yada kurutulmuş çiçeğe.. Günün anlam ve önemini kavramaya çalışıyorum.

Öyle sıkışmış ki yüreğim. Tıpkı üst üste konan eşyalar gibi dopdolu.

Hepsini ayıklayıp havalandırmak istiyorum yüreğimi. Biraz yer açılsın yeni gelenlere.

Seçtiklerim kalsın sadece istiyorum. Ama hiç birine de kıyamıyorum ki. Neyse kalsın onlar da bari diyorum ama..

Hücerelerimin uyandığı yağmurlu sabahlarım geliyor önüme. Gözyaşlarımın nedensiz akmaya başladığı. Onlarda bir göl oluşturmuş duruyorlar öylece. İçine girdikçe yüreğimin her noktasını görmeye başlıyorum

Benim amacım yüreğimi havalandırmak, hafifletmek değilmiydi ? Bense sanki tarihi bir gezi, yada antikacı dükkanın da gezinir gibi davranıyorum.

Bir yumru fark ediyorum orada. İşte hemen orada. Yerleşmiş yüreğimin tam ortasına. Belki de hepsini böyle sıkıştıran bu yumru ! Kime, hangi zamana ait hatırlamaya çalışıyorum. Ama bilinç altım bunu engelliyor. "dur" diyor "fazla kurcalama" . Vazgeçiyorum. Kaçamak bir bakış atıp uzaklaşıyorum o yumrudan .

Karanlık bir kuyu var sanki orada. Dipsiz. İçine bir taş atmaya çalışıyorum. Sesi geri gelir diye. Ama tık yok. O da bilinç altımın engellediklerinden sanırım.

Yüreğimin derinliklerine inmeye başlıyorum. Anahtar elimde nasıl olsa !. Gezebildiğim kadar gezerim.
Bir tıkırtı hissediyorum. Sanki biri var burada. Nasıl olabilir ki ;? Benim yüreğim burası " heyy kimsin,ne arıyorsun benim yüreğimde" diye bağırmak istiyorum. Susuyorum. Bekliyorum yaklaşmasını. Ama kimse yok gibi sanki.
"Yanıldım sanırım " diyerekten hızlıca uzaklaşıyorum yine. Korkmak istemiyorum yüreğimin içinde.

Yüreğimin ellerini fark ediyorum. O kadar çok kişiyi kucaklamış ki. Bir ana kucağı gibi olmuş sanki.
Hepsine sevgisini sunmuş. Ellerine dokunmak istiyorum. Ama olmuyor. Buna da izin yok. Anlıyorum ki yürek benim de olsa bazı kuralalr var burada !

Yönetemiyorum kendi yüreğimi bile. Kaldı ki başkalarının yüreğine ansıl hükmedebilirim ki.

Yarım kalmış cümlecikler beliriyor karşıma. "GİT" diyemediklerime ait cümlecikler. Bağırıyorum olanca sesimle !
Bunu başardım galiba. Yok oluyorlar çünkü.

" Gitme zamanım geldi " diyorum kendi kendime. Çıkmaya çalışıyorum. O yumru yine yolumu kesiyor. Bakmamaya çalışıyorum o'na. Ama o sanki gözlerini dikmiş bana bakıyor. "Sen boğazımda yutkunamadığım yumru olarak kalacaksın" diye bir söz geliyor sanki aklıma." Yüreğime de hapsetmişim seni. Ama ben hapsetmedim ki. Sen kendin yerleşmişsin diye üzerine yürümeye çalışıyorum. Yok oluyor aniden.

Ürpermeye başlıyorum. Bu sefer kesin çıkmalıyım buradan diye kendimi atıyorum yüreğimden !

Yüreğim havalandımı bilemiyorum. Ama bir boşluk var, bunu hissediyorum sanki. Bilinçaltım bana " tamam yeter artık,çok kurcalama" diyor yine kzıgın bir şekilde.

Sözünü dinlemeliyim. Bu kadar yeter. Gezdim işte yüreğimi. Unuttuklarım çıktı karşıma. Unutamadıklarım.

Söz veriyorum kendime ; "bir daha bu kadar doldurmayacağım yüreğimi " diye.

Ama bu sözümü tutarmıyım tutmazmıyım bilemiyorum !



 
Toplam blog
: 185
: 1494
Kayıt tarihi
: 10.03.07
 
 

Yazabilmenin özgürlüğüyle... İstanbul'un bir bahar sabahında dünyaya gelmişim. Keşfetmek, anlayabilm..