Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yürekteki deprem

Yürekteki deprem
 

Sevgidir insanı yücelten, sevdadır acısıyla, insanı olgunlaştıran.

Hani bir söz vardır "sevdiğini söylemek, sevileni yitirme riskini beraberinde getirir" derler. Doğrumuydu bu, neydi sevgi?

neydi sevdalanmak?.

Sevgi kutsal değilmiydi insan için?

Sevgi; sevdiğine dokunmak, onu yüreğinin derinliklerinde hissetmek, yanındayken bile sevdiğini özlemek, sevdiğine"seni seviyorum" demek, sevdiğinin hatalarını affetmek, sevdiğini yüceltmek değilmidir?

Öyle ise sevdiğini söylemek, neden sevdiğini yitirme riskini beraberinde getiriyor..

İnsanlar birgün ayrılmak için bir araya gelmezler.

Sevgileridir onları birleştiren. Yemin ederler "iyi günde, kötü günde" beraber olmaya.

İlk zamanlar sevgi, tüm parlaklığı ile çiftlerin hayatını aydınlatır da, sonradan bu ışık neden sönmeye başlar. Kadın bütün hayatını sunmuştur sevdiğine, yokluğa katlanmıştır, hele birde zengin bir ailenin kızı olupta, sevdiği erkek için bütün sıkıntılara göğüs germişse, "seninle olmak, benim en büyük zenginliğim" demişse, bu kadının sevgisinin yüceliğini göstermez mi?

Kadın her defasında sevdiğine, aşkını dile getirip, onun için "öl de, öleyim" diyecek kadar sevgisini dile getiriyorsa, neresi yanlış bu yürekten haykırışların?

Nedir, bunca sevgi yoğunluğu karşısında, erkeğin bunları görmezden gelmesi?.

Oysa ki erkek, önceleri kadına sevdiğini söyleyip, sonrada "ben başkasını seviyorum" deyip. "Hayat benim hayatım, istediğim gibi yaşarım" demesi ne kadar doğru?

Eğer, bir birlikteliğe adım atılıyorsa, birlikte bir yaşam kuruluyorsa, "benim hayatım" cümlesi artık "bizim hayatımız" olur.

Sen, eğer tek başına yaşıyorsan, hayat senin olur. iki kişi bu hayatı paylaşıyorsa, benim hayatım deme lüksün yoktur. Üstüne birde bu sorumluluğu ağırlaştıran çocuklar varsa!.

Neden, yine kadına düşer, saçını süpürge etmek, özveride bulunmak?

Kadının, sosyal yaşantısından vaz geçmesi, bütün bunlara katlanması, hayatını hiçe sayması, sevgisinin yüceliğini ortaya koymaz mı?

Erkeklerin, bukadar yoğun yaşanan bir sevgiyi görmezden gelip, adeta kendisine GEYŞA olmuş bir kadını iterek, dışarıda kendine yeni aşklar araması nedendir?

Erkeği evinden, kendisini çok seven bir eşten uzaklaştıran, yukarıda belirttiğim  "sevdiğini söylemek, sevileni yitirme riskini beraberinde getirir" cümlesini mi kanıtlıyor?

Ya da böyle bir sevgi karşısında, kendisini dev aynasında görüp, "ben neymişim be abi" deyip, başkalarına kucak açması; onun ne kadar insafsız, merhametsiz olduğunu göstermez mi?

Sevgi denilen yüce duygunun ne olduğunu anlamayacak kadar, sevgiden yoksun bir insan olduğunu göstermez mi?..

Erkek, "artık kendine çocuklarınla bir dünya kur, bundan sonra ben yokum" dediği anda neler olur?

Bunu anlamak hiçte zor değil.. Kadının bütün dünyası yıkılır, yüreği yanar, sevdiğim dediği insanın ihaneti karşısında ne yapacağını bilemez. Bu duygu, belkide kadının günlerce hastanede kalmasına sebep olur.

Kadın kendini sorgulamaya başlar, "nerede hata yaptım" ( oysa ki hata yapmamıştır )?

Yetersiz mi kaldım?

Şişmanmıyım?

Güzel değilmiyim?

Neden ben?

Bütün bu soruların karşılığı yoktur, karar çoktan verilmiştir.

Kadın bütün yüreğinden kopan feryatla "beni öldür öyle git" diye bağıracaktır.

Erkek insafsızca, kadını arkasından vurup, darma dağın olmuş çaresiz bir halde bırakacaktır...

Kadın yüreğinde büyük bir deprem yaşar, enkaz altında kalmış, yuvası başına yıkılmıştır.

Bunca yıkıntının arasında, hele ki çocukları da varsa,  analık yüreği ile çocuklarının bu yıkıntıdan yara almadan çıkmaları için çaba harcar.

Yine fedakarlık kadınındır, yine sorumluluk kadına verilmiştir.

Kadının yüreğinde kopan fırtınaları kimse anlayamaz. Yıllarını verdiği, sevdiği insanın kendisini bir kalemde silmesi, tanımazdan gelmesinin ne demek olduğunu kimseler bilemez..

Kadın yüreğinde yaşadığı, büyük sevginin karşılıksız olduğunu görmüş ve sevdiğinden nasıl ayrılmıştır biliyormusunuz?...

Dağlarda, kırlarda bir diken vardır, bizim yörede bu dikene  ( pıtırak ) denir.

Bu diken çorabınıza yapıştığı zaman çıkarmak çok zor olur. Dikeni çorabınızdan  yırtarak ayırırsınız . İşte bu sevgi karşısında kadın, diken ve çorap misali YÜREĞİ YIRTILARAK ayrılmıştır sevdiğinden...

Yürek parça parçadır, kanamıştır, tamiri olmayan yaralar açılmıştır..

Ama herşeye rağmen, yüreğinden bu büyük sevdayı atamaz..

Beyninde bu sevdayı bitirsede, yüreği hala rehindir..

Yüreğine asla söz geçiremeyecek ve sevmeye devam edecektir...

İşte anlatmaya çalıştığım, kadın severse, yürekten, canından koparak sever.

Gerçek sevgi bu olsa gerek..

Yüreğinizden sevgi eksik olmasın......

GÜLAYCA...

 

 
Toplam blog
: 16
: 973
Kayıt tarihi
: 16.09.07
 
 

Ben Gülay Bilici, Ankara'da doğdum, eğitimimi Ankara'da tamamladım, özel bir okulda eğitimci olar..