- Kategori
- Aşk - Evlilik
- Okunma Sayısı
- 1822
Kurbağaya dönüşen prensler

O eski meşhur masalı bilirsiniz; hani prenses o çirkin kurbağayı öpünce karşısında prensi bulur. Her masal gibi bu da mutlu sonla biter. Oysa şimdi o "yakışıklı" prensler kısa süre içinde (öpülse de öpülmese de!) özüne dönüyor ve iğrenç, yapışkan, tiksinç bir kurbağaya dönüşüyor. Nedendir bilinmez...
Sanmayın kendimi masallarda yaşayan bir prensese benzetiyorum. Hâşâ! Bir prenses olmak için yeterli kriterlere sahip olmadığımı bilecek kadar gerçekçi bir insanım. Dolayısıyla hiç kimsenin prens de olamayacağının farkındayım. Ve kurbağa da... Sadece birer benzetme benimki. Kendimce işte...
Ne yaptım ne ettimse o "doğru insan" ile karşılaşamadım bir türlü; bu yüzden yakınıyorum. Sorsanıza aradım mı ki? Aramadım... Karşıma hep "doğru insan" kılığında çıkanlar oldu ama sonradan -mecazen de olsa- kurbağa olduklarını anladım. Aklınıza yanlış bir şey getirmeyin sakın; bu prensimsi kurbağaları öptüğüm anlamına gelmesin. Rol yapma konusunda o kadar yeteneksizlerdi ki, kurbağaya dönüşmek için öpmemi bile bekleyemeden, çok kısa sürede foyaları çıktı ortaya. Bu yüzden hiçbir şey için pişman olmadım.
Hiç pişman olmadım, çünkü her kurbağa bana ayrı bir şey öğretti, ayrı bir ders verdi. Dolayısıyla hem onları hem de daha önemlisi kendimi tanıma fırsatını yaşattılar bana. Kendimi tanıdıkça büyüdüm, ve büyüdükçe kendimi daha iyi tanıdım...
İsterdim elbette, hiç olmazsa bir tanesinin kurbağaya dönüşmemesini. Hangisi olduğu umrumda değil. Hepsine yürekten bağlıydım ne de olsa ("Hepsini" derken, yüzlerce binlerce de değil elbette; lafın gelişi işte). Ama hiçbiri o üç "S"yi biraraya getiremedi, ne yapalım (Sevgi, Saygı, Sadakat; başka ne istenir ki). Sevmek, saygı duymak, sadık kalmak; yani bu üçünü aynı anda yürütebilmek ne kadar zor olabilir ki yahu!
Ah o eski aşklar... Anneannelerimizden, babaannelerimizden ne çok dinledik... Prense dönüşenler, hatta yıllarca prens olarak kalabilenler belli ki çok gerilerde kaldı. Şimdi ise; önceleri yere göre sığdıramadığımız, uğruna ailemizle tartıştığımız, bir çok arkadaşımızı kırdığımız, yemeden içmeden kesildiğimiz prensler çok kısa süre içinde özüne dönünce, yani kurbağaya dönüşünce artık izi bile kalmıyor değil mi...
Her şey toz pembe bir dizi gibi sürmüyor ne de olsa...
Kurbağalardan kaynaklanan hüsranlarınızı en az hasar ile atlatmanız dileğiyle...
<özlem boral="">
özlem>
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Sevgili Özlem kurbağlar(mecaz)genelde söylediğin gibi, 3 s bilmeyen am bildiğini idda eden, perns veya prenses dedğin gibi çok önemli değil, önemli olan "sevmek "adam gibi sevmek,saygı duymak vede sadık kalabilmek"işte önemli olan bunları yapacak kişi varsın prens olmasın..sevgi ve saygılarımla
Mehmet EREN 11.10.2007 11:43- Cevap :
- Olmasın tabi! İstemem prens mrens. Söz konusu o üç şeyden haberdar olsun yeter bana... Teşekkürler yorumunuz için. 11.10.2007 12:24
Aslında kurbağa şirin kalabilir onların yanında.Şunlar daha iyi giderdi, öküz, manda, it, çakal, kene...Daha sayıyım mı!Demek öpmek zorunda kalmadın hee :)))))))) ve de :D
Sinefilozof 08.10.2007 13:47- Cevap :
- Hemcinslerine o kadar ağır laflar etmişsin ki şaşırdım. Ya o kadar da haksızlık etmeyelim ayıp olur dimi :) Onlardan biri okuyabilir mesela :D Kal sağlıcakla emi :) 08.10.2007 13:51
Bir kurbağayı (erkeği) tanımak ve çözümlemek o kadar kolay ki... Gerekli olan tek şey sabır! Selamlar, sevgiler:))
Ümit Culduz 08.10.2007 1:19- Cevap :
- Nasıl tanıyacağım konusunda her geçen gün yeni bir şey öğreniyorum zaten. Ama yine olmuyor, yine olmuyor. Eninde sonunda kurbağaya dönüşülüyor işte... Sevgiler 08.10.2007 12:48
Hanımefendi kardeşim herkes içinde bir kurbağa taşır ama onu bastırır. siz en iyisi en az kurbağa olanı seçin. vıraaaaak :-) hadi eyvallah
Yiğit Özkan 07.10.2007 21:01- Cevap :
- Kurbağalar sıraya girmişti de ben de seçecektim... Nerde o bolluk :)) Aman uzak dursunlar istemem artık vırak mırak. İyi böyle iyi :)) 07.10.2007 22:39