Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kurbağaya dönüşen prensler

Kurbağaya dönüşen prensler
 

Nerede o eskiden yakışıklı prense dönüşen çirkin kurbağalar? Şu anneannelerimizin zamanındakilerden bahsediyorum. Eee, şimdi devir değişti tabi, her şey tersine döndü. Artık kurbağalar sahte prens kılığına giriyor ve bir müddet sonra kurbağaya dönüşüveriyor bir anda!

O eski meşhur masalı bilirsiniz; hani prenses o çirkin kurbağayı öpünce karşısında prensi bulur. Her masal gibi bu da mutlu sonla biter. Oysa şimdi o "yakışıklı" prensler kısa süre içinde (öpülse de öpülmese de!) özüne dönüyor ve iğrenç, yapışkan, tiksinç bir kurbağaya dönüşüyor. Nedendir bilinmez...

Sanmayın kendimi masallarda yaşayan bir prensese benzetiyorum. Hâşâ! Bir prenses olmak için yeterli kriterlere sahip olmadığımı bilecek kadar gerçekçi bir insanım. Dolayısıyla hiç kimsenin prens de olamayacağının farkındayım. Ve kurbağa da... Sadece birer benzetme benimki. Kendimce işte...

Ne yaptım ne ettimse o "doğru insan" ile karşılaşamadım bir türlü; bu yüzden yakınıyorum. Sorsanıza aradım mı ki? Aramadım... Karşıma hep "doğru insan" kılığında çıkanlar oldu ama sonradan -mecazen de olsa- kurbağa olduklarını anladım. Aklınıza yanlış bir şey getirmeyin sakın; bu prensimsi kurbağaları öptüğüm anlamına gelmesin. Rol yapma konusunda o kadar yeteneksizlerdi ki, kurbağaya dönüşmek için öpmemi bile bekleyemeden, çok kısa sürede foyaları çıktı ortaya. Bu yüzden hiçbir şey için pişman olmadım.

Hiç pişman olmadım, çünkü her kurbağa bana ayrı bir şey öğretti, ayrı bir ders verdi. Dolayısıyla hem onları hem de daha önemlisi kendimi tanıma fırsatını yaşattılar bana. Kendimi tanıdıkça büyüdüm, ve büyüdükçe kendimi daha iyi tanıdım...

İsterdim elbette, hiç olmazsa bir tanesinin kurbağaya dönüşmemesini. Hangisi olduğu umrumda değil. Hepsine yürekten bağlıydım ne de olsa ("Hepsini" derken, yüzlerce binlerce de değil elbette; lafın gelişi işte). Ama hiçbiri o üç "S"yi biraraya getiremedi, ne yapalım (Sevgi, Saygı, Sadakat; başka ne istenir ki). Sevmek, saygı duymak, sadık kalmak; yani bu üçünü aynı anda yürütebilmek ne kadar zor olabilir ki yahu!

Ah o eski aşklar... Anneannelerimizden, babaannelerimizden ne çok dinledik... Prense dönüşenler, hatta yıllarca prens olarak kalabilenler belli ki çok gerilerde kaldı. Şimdi ise; önceleri yere göre sığdıramadığımız, uğruna ailemizle tartıştığımız, bir çok arkadaşımızı kırdığımız, yemeden içmeden kesildiğimiz prensler çok kısa süre içinde özüne dönünce, yani kurbağaya dönüşünce artık izi bile kalmıyor değil mi...

Her şey toz pembe bir dizi gibi sürmüyor ne de olsa...

Kurbağalardan kaynaklanan hüsranlarınızı en az hasar ile atlatmanız dileğiyle...

<özlem boral="">
 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..