Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

Yüzleşme

Yüzleşme
 

Özellikle son zamanlarda bir kısım köşe yazarlarının ve televizyon yorumcularının çok sık kullandıkları bir sözcük bu yüzleşme lafı. Hatta hükümetimizin değerli üyeleri ve başbakanımız bile bazı konularda bu sözcüğü kullandılar.

Ermenistan’la yakınlaşma söz konusu oldu, hemen bu sihirli sözcük ortaya atıldı.

“Tarihimizle yüzleşmekten çekinmemeliyiz. Geçmişte Ermenilerin çektikleri acılar…”

Ya da yirmi beş yıldır ülkemizin el fireni olup milletimizi tarifsiz acılara boğan, büyük maddi kayıplar verdiren terör örgütüyle mücadele yolları aranırken yine malum çevreler o malum sözcükle çıkıveriyorlar ortaya.

“Türkiye Cumhuriyeti tarihiyle yüzleşmelidir. Kürt halkına karşı yapılan zulümler ve katliamlar nedeniyle devlet özür dilemelidir. Kürt halkı yüzlerce yıldır ikinci sınıf insan muamelesi gördü ve ezildi…"

***

Bütün bu söylemlerle asıl varılmak istenen hedefin ne olduğu belli değil mi?

Bakınız, Amerika yaptığı katliamlardan ve hatta soykırımdan ötürü tarihiyle yüzleşip de Kızılderililerden ya da zencilerden özür dileme muhabbetlerine hiç giriyor mu? Ya da karşı taraftan hiç böyle talepler geliyor mu?

Fransa Cezayir’de, İtalya Habeşistan’da yaptıklarıyla yüzleşti mi? Buralarda gerçekleştirdiği katliamlar nedeniyle özür dilediler mi? Avrupa koskoca bir kıtayı, belki de bir zamanlar dünyanın en zengin kıtası olan Afrika’yı iliklerine kadar sömürüp de sonra açlığa ve sefalete terk ettiği için kendisiyle yüzleşip de vicdan azaplarına düştü mü?

ABD Japonya’da kullandığı atom bombası için, aralarında kundaktaki bebelerin de bulunduğu yüz binlerin katli için bir pişmanlık ifade etti mi?

Böyle şeyler söz konusu bile olmuyor. Çünkü bu söylemleri canlı tutmak aslında düşmanlıkları ısıtıp ısıtıp ortaya koymak ve geleceğe kardeşçe yürümeye engel olmaktır. Düşmanlıkları körükleme çabalarının bir parçasıdır. Türkiye’yi sürekli sıkıştırıp bunaltarak hataya zorlama, veremeyeceği tavizleri koparma planlarıdır.

***

Yüzleşme mi istiyorsunuz, buyurun, yüzleşelim.

Osmanlı’nın özellikle duraklama devrinden itibaren Anadolu’da başlayan isyanlar o günden bu güne sürekli olarak devam etmedi mi?

Gün oldu Kürtler öne çıktı, gün oldu, Ermeniler ayaklandı, zaman zaman işin içine mezhep ayrılıkları sokulup Avşarlar ayaklandırıldı… Güney ve doğu komşularımız sürekli olarak bu isyanların kışkırtıcısı ve isyancıların hamisiydiler. Avrupa-İran ittifakları tarihimizde çok görülür.

Ülkenin yönetimi ve yönetimde yapılan değişiklikler hiçbir şey ifade etmedi. Padişahın mutlak hakimiyetinde var olan bu isyanlar meşrutiyetten sonra artarak devam etti. İmparatorluk yıkılıp da Cumhuriyet kurulunca da durmadılar. 1924’den başlayıp günümüze kadar geçen sürede sürekli olarak bu devlet isyanlarla uğraştı.

***

Son günlerde sürekli olarak “Dersim Katliamı” lafları ediliyor. Neymiş bu katliam? Kim kimleri katletmiş?

Bugün PKK terör örgütünün yaptığı gibi o gün de devlete karşı ayaklanmalar olmuş ve Türk ordusuna büyük kayıplar verdirilmiş. Devlet de ordusuyla bu isyanları bastırmış. Atatürk’ün manevi kızı, gururumuz, ilk kadın savaş pilotumuz Sabiha Gökçen Hanımefendi de o isyanlara savaş pilotu olarak katılıp isyancıları bombalamıştır. Şimdi o insanlara katliam yaptı diyenler gelecekte bugün şehit olan evlatlarımızı göz ardı edip öldürülen teröristler için de yas tutarak ordumuzu katliam yapmakla suçlayacaklardır.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..