Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '09

 
Kategori
Sinema
 

Yüzüklerin Efendisi, anlatılanlar ve yansıyanlar

Yüzüklerin Efendisi, anlatılanlar ve yansıyanlar
 

The Lord Of The Rings


John Ronald Reuel Tolkien'in 1957 yılında kaleme aldığı Yüzüklerin Efendisi, ilk olarak Yüzük Kardeşliği ismiyle 2001 yılında vizyona girdi. Serinin ikinci filmi İki Kule ve üçüncü film olan Kralın Dönüşü birer yıl arayla 2002 ve 2003 yıllarında sinemaseverlerle buluştu. Yönetmen Peter Jackson ve ekibi üç filmi de aslında hiç ara vermeden çektiler. Çekim aşaması Yeni Zelanda'da yaklaşık 15 ay, çekim sonrası aşamaları ise 1 sene sürdü. Toplam 270 milyon $ bütçe ile çekilen filmler vizyonda kaldığı sürede önemli bir gişe başarısı sağladı. İlk filmin başarısı 4 oscarla, ikinci film 2 oscarla taçlandırılırken serinin üçüncü filmi Kralın Dönüşü adeta şov yaparak 11 oscarı kucakladı. Böylece Ben Hur ve Titanik ile sinema tarihine geçmiş oldu. Birçok anket ve araştırmada halen en iyi üçlemeler arasında gösteriliyor.

Yönetmenliğini Peter Jackson’ın yaptığı üçleme, kitabın içeriğine olabildiğince sadık kalarak, başarılı bir sinema şölenine dönüştü. Bu yüzden bu yazımda filmle ilgili konulara girmek istemiyorum. Amacım Tolkien’in hayali dünyasında neler anlattığı veya anlatmak istediği. Açıkçası Yüzüklerin Efendisi'nin büyük bir hayranı değilim. Kitap ile ilgili birçok hayran sitesinin bulunduğu göz önüne alınacak olursa, kendimi filmi izlemiş olan ve biraz da araştırma yapmış biri olarak tanımlamam çok daha doğru olacaktır. Tolkien’in hayali evreni öylesine geniş ki, bunu bile anlatmak sadece bir yazıyla mümkün değil. Benim değinmek istediğim olaylar seride geçen olaylar ve Tolkien’in hayal dünyasının yansımaları üzerine olacak.

Tolkien, 1892-1973 yılları arasında yaşamış bir İngiliz yazar. Aynı zamanda dilbilimci olması eserlerinde etkisini sıkça hissettirmektedir. Fantastik edebiyata olan ilgisi, eserlerindeki karakterleri kendi hayal gücünün ürünü olan orta dünyada maceradan maceraya koşturmaktadır. Yüzüklerin Efendisi kitabında cereyan eden olaylar da işte bu orta dünyada geçmektedir.

Peki Tolkien’in bu orta dünyasında kimler yaşamaktadır. Kısaca buna da değinmekte fayda var. Tolkien'in kitaplarında yer alan ırklar: <ı>İnsanlar, Hobbitler, Elfler, Cüceler, Büyücüler, Entler, Kartallar, Orklar, Uruk-Hailer. Bu ırklardan Orklar ve Uruk-Hailer kötülüğün simgesi olan Sauron'a hizmet etmektedirler. Tolkien'in dünyasında üçüncü çağda geçen, sahip olduğu kişiyi ruhen ve bedenen etkileyen güç yüzüğünün, Sauron'ın eline geçmeden yok edilmesi gerekmektedir. Bu görev bir hobbit olan Frodo Baggins'e verilir. Frodo Baggins'e yardımcı olması için bir yüzük kardeşliği kurulur. Amaç yüzüğü kötülükler efendisi Sauron’ın eline geçmeden yok etmektir. Ama bu sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Tüm zorluklara rağmen Frodo Baggins serinin üçüncü filminde yüzüğü yok etmesini başarır.

Şimdi gelelim Tolkien’e bu denli geniş bir hayal gücü kazandıran etkenlere. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi kitabında devamlı iyi ile kötünün savaş halinde olduğunu vurgular. Hayatı boyunca iki dünya savaşı görmüş birinden yadsınamayacak bir davranış aslında.

Bir keresinde bir yazıda Tolkien’in eserlerini yazarken hiçbir zaman alegori yapmadığını okumuştum. Yani hiçbir şeyden esinlenmemişti. Yazarın bu açıklamaları yapmış olması, zamanında kendisine yöneltilen sorulara vermiş olduğu bir cevap izlenimi bıraktı bende. Bu açıklamalar yetmemiş olsa gerek ki hala bir takım benzetmeler yapanlar mevcut. Öküz altında buzağı aramayı sevdiğimizden midir yoksa gerçekliği bilinmeyen gizemler hoşumuza gittiğinden midir bilemem ama ortaya atılan iddialar bazen insanı düşünmeden alıkoyamıyor nedense.

En çok konuşulan iddia, kitapta bahsedilen yüzük ile atom bombasının, Sauron ile ise ikinci dünya savaşının bir numaralı aktörü Adolf Hitler’in simgelendiğidir. Doğruluk payı içerir mi bilmem ama biraz düşününce çok mantıksız da gelmiyor. Kitabı okumuş olanlar, Tolkien’in orta dünyasının oluşumunu ve geçirdiği evreleri bilenler farklı düşünecektir elbet. Tabi dediğim gibi yüzüğün ve Sauron’ın geçmişi hakkında çok fazla bilgi sahibi değilim. Bu da bana bahsedeceğim iddialar ile ilgili çok fazla cevap hakkı tanımayacaktır. Sadece bunları belirtip, birkaç cümleyle düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım.

Bir diğer iddia ise kitabın kötü ırkı olan Orklar ile Tolkien’in aslında Türkleri betimlemek istemesi iddiası. Bu iddiayı savunanların kanıt olarak gösterdikleri bulgu orkların konuştukları dilin Türkçeye benziyor olması. Orklar, önceleri elf olan ama zamanla kötülük yaparak yozlaşmış ve farklı bir ırk olmuşlardır. Tolkien, elfçeyi oluştururken Fince’den yararlandığından bahsetmiştir. Fince’deki bazı seslerin elflere yakışacağını düşünmüş olmalı ki böyle bir tercih yapmış. Fince, Ural-Altay dil grubunda yer alan bir dil. Peki Türkçe hangi dil grubunda yer alıyor dersiniz? Tahmin ettiğiniz gibi Ural-Altay dil grubunun Altay kolunda, Fince ise Ural kolunda. Yani aynı dil ailesinde bulunan iki dilin benzer yapılara sahip olması da çok şaşırtıcı bir durum olmasa gerek. Bu yüzden orkların Türk olduğu fikri sadece tesadüfler sonucu oluşmuş bir durumun, bir işgüzar tarafından ortaya atılmış asılsız bir iddiadan fazlası olduğunu düşünmüyorum. Bu iddiayı savunanlar, karanlıklar efendisi Sauron’ın bulunduğu şehir Mordor’un Anadolu toprakları olduğunu söylüyorlar. Tolkien’in üç tarafı denizle kaplı ülkemizi deniz yerine dağlarla çevrili bir ülke olarak tasvir etmiş olabileceğini söylüyorlar. Orkların, elflerin özü bozularak meydana getirildiği göz önüne alınırsa, tarih sahnesinde devamlı rol alan Türk milletiyle eşleştirilemeyeceği gün gibi ortadadır.

Bazıları ise yüzüğü bulan Gollum ile Osmanlı Devleti'nin simgelendiği görüşünde. Gollum’un yüzüğü bulmasını, Osmanlının iktidarı yüzyıllar boyunca elinde tutmasıyla; ama yüzüğün etkisiyle fiziksel deformasyona uğramasını ise Osmanlının gücüne karşı teknolojik anlamda Avrupa’dan geride kalmasıyla eşleştiriyorlar.

Gelelim kitapla ilgili bir başka iddiaya. Başlarda Gri Gandalf olarak bilinen büyücünün daha sonra Ak Büyücü olarak orta dünyaya dönmesi, hristiyanlık inancına göre Hz.İsa’nın dünyaya tekrar dönmesini simgelediğidir. Bu iddia hakkında bir yorum yapmak istemiyorum açıkçası. Çünkü ortada kalmış gibi hissediyorum kendimi.

Mordor ordularının Rohan’a saldırıp da yenilgiye uğratılmasını Osmanlıların 1.Viyana Kuşatmasına, daha sonra Sauron’ın tüm güçlerini toplayıp da Gondor’a saldırmasını 2.Viyana kuşatmasına benzetenler de var. Bu tezi savunanların kanıt olarak gösterdikleri düşünceleri şu şekilde. 1529 yılında, 1. Viyana kuşatmasında Osmanlı Devleti hiçbir yardım almadan kuşatma girişiminde bulunmuş ama başarılı olamamıştı. 1683 yılında gerçekleştirilen 2.Viyana Kuşatmasına Osmanlı ordusunun yanında Kırım, Boğdan gibi beylikler de katılmıştır. Bu da Sauron’a Gondor’a saldırısında eşlik eden deniz korsanlarını, devasa boyutta filleri ve havada uçan nazgülleri simgeliyor.

Bir diğer benzetmede Sauron’un yüzüğünü, parmağını kılıcıyla kopararak alan İsildur’un bulunduğu sahne ile ilgili. Bazı kişiler de bunu Fatih Sultan Mehmet’in Belgrad kuşatmasında Macar-Sırp ittifakına karşı savaşmasıyla bağdaştırıyor. İddiayı güçlendiren düşünceleri ise Sauron’ın insan-elf ittifakı karşısında yaralanmasıyla, Fatih Sultan Mehmet’in Belgrad kuşatmasında karargahına kadar gelen düşmanla mücadelesinin benzer olması.

Aslında bu kadar derin bir yapısı olan bir eserle ilgili ortaya atılan iddialar şaşırtıcı olmasa gerek. Her ne kadar Tolkien yaşamı boyunca eserlerinde alegori yapmadığını belirtmesine ve orkların Türk olamayacaklarına inanmama rağmen, Tolkien’in “Noel Babadan Mektuplar” adlı eserinde gulyabanilerin saldırı tarihi olarak İstanbul’un Fethinin tarihi olan 1453 yılını göstermesi(!) akıllarda soru işareti bırakıyor.

Her şeye rağmen Yüzüklerin Efendisi hem romanıyla hem de sinemadaki uyarlamasıyla hayal gücümüzü sonuna kadar zorlamayı başarıyor.

İyi günler, sağlıcakla kalın.

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Lord_of_The_Rings

 
Toplam blog
: 92
: 2632
Kayıt tarihi
: 28.01.09
 
 

Parliament Sinema Klübü'nde yayınlanan filmleri izlemek için çocuk halimle uykudan feragat ettiği..