Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yüzyılın aşkları (Çiğdem-Melih)

Yüzyılın aşkları (Çiğdem-Melih)
 

Hayat, birkaç sınıfa birden derse giren ve başka çocuklara aynı soruları soran bir matematik öğretmeni sanki...

Bir başkasının önüne aynı çıkan, çözülen, yahut çözülemeyen bir problem sadece rakamlar değişerek çıkıyor karşımıza ve hayat bizim bu problem karşısındaki debelenmemizden garip bir zevk alıyor...

Hayat, şimdi de yalnızlık diye bir dert çıkardı başımıza, ‘yalnızlık’. Derhal örtülmesi gereken bir kusurmuş gibi hissettirilmeye çalışılıyor yalnızlık, savaşlardan yorulmuş, kılıcını düşürmek üzere olan bu askere.

Yalnızsın diyorlar, büyük puntolarla,bağıra bağıra... Akılları sıra beni inceden alaya alıyorlar, görücü usulü aşkların devrik prensleri...

Ben kendimi olmadığım bir şeymiş gibi görünmekten korumaya çalışarak yaşadım,(belki böyle davranarak olmadığım biri gibi oldum,onu ayrıca konuşabiliriz) zaaflarım,korkularım yanlışlarım olduğunu bilerek.

Şimdi,hayatlarını maskelerinin altında geçirip, “mutluymuş”, “dürüstmüş”, “güçlüymüş”, “sütten çıkmış ak kaşıkmış” gibi görünenler ellerinde satırlarla saldırmaya çalışıyorlar yaşantıma...

Hayatlarındaki eğri büğrülükten dem vurmamam yıllar boyu,daha da artırıyor cüretlerini kimsenin ‘kral çıplak’ dememesi sağlıyor, giyinik olduklarını zannetmelerini.

Bunları hatırlamama sebep, geçen gün elime tekrar aldığım bir kitap... Aynı isimli belgeselin, kitaplaştırılmış hali, ‘yüzyılın aşkları’, on unutulmaz çift var içinde, on büyük aşk...

Latife - Mustafa Kemal, Piraye- Nazım, Çiğdem - Melih, bunlardan birkaçı, hemen hepsi, tamamlanamayan aşklar, erken kabarıp sonra sönen ya da sanıldığı kadar hiç kabarmayan aşklar...

Ama birini ayırmak diğerlerinde isabetli olacak, Çiğdem - Melih.

Söz yazıyor Çiğdem Talu, Melih Kibar bestelerine, 270 şarkıya ortak imza atıyorlar, bunlardan 100 kadarı listelerde bir numara oluyor.

24 yaşında erkek olanı kahramanlardan, kadın 36 yaşında.

Müzikler yapıyor adam, sözler yazıyor kadın, hem de ne sözler, bir yolculuk esnasında fırtınaya yakalanan Melih Kibar gemideki piyanoda bir beste yapıp Çiğdem Talu’ya gönderiyor ve Çiğdem Talu olanlardan habersiz, hayat veriyor besteye, şarkının adı ‘içimdeki fırtına’

İşte o an bir fırtına kopar
Sanki o an yer yerinden oynar
Hoyrat bir rüzgar eserken
Sallanan gemi misali
Sallanır durur içimde dünya

Melih kibar şöyle diyor bu konu üzerine: “ Çiğdem Talu Melih Kibar bir tesadüf değil, içimdeki firtına bir tesadüf değil, bu müthiş bir şeydir. Çiğdem’e telefon açtım 8 saat 40 dakika bekledim telefonun başında, Çiğdem sen bu parçayı neden yaptığımı biliyor musun?” Ağladık telefonda ondan sonrakarşılıklı bu başka bir şeydir...

Sonra adam kadının 36 yaşında olduğunu hatırladı ve kadın adamın 24 yaşında olduğunu... İkisi de kafasına taktılar bunu fena halde, başkalarını oturttular hayatlarının merkezine, alem ne der dediler...

Terk ettiler birbirilerini, devam etti şarkılar...

Bir zaman sonra, bir telefon geldi çiğdem talu’dan, kanserdi...inanmak istemedi Melih Kibar, konduramadı.

Tedaviye gittiği yurtdışında sözler göndermeye devam etti:

”serde gençlik var koca çınar
sevda var
sen sevdanı çiğneyip geçer misin?
öte yanda gurur var
ölesiye gurur var
seni unutanları, sen olsan sever misin?

Sitem vardı sözlerin içinde...”

Keşke boşverseydi Melih Kibar, kim olduğu bilinmeyen, kimseleri, keşke biraz daha sevseydi Çiğdem’ini. Düşünmeden edemiyorum başka olur muydu her şey diye ve çiziklerle dolu m.f.ö sidisini sürüyorum bilgisayara 15. parçada daha çok açıyorum sesi:

Senle beraber olsam da sevgilim
Ayrilsak da ölsek de bu yolda
Hep yalnizlik yavrum yalnizlik ömür boyu
Yalnizlik ömür boyu

Senle beraber olsam da sevgilim
Hiç görmesek birbirimizi özlesek
Ömur boyu baglansak da sevinsek de üzülsek de
Yalnizlik ömür boyu

Birden sen gelsen aklima seni unutsam bazi bazi
Meraklansam gizlice delice kiskansam seni

Hep yalnizlik var sonunda yalnizlik ömür boyu
Hep yalnizlik var sonunda yalnizlik ömür boyu

Yalnızdı ölürken Çiğdem Talu, tıpkı Melih Kibar gibi...

Sevseydi onu Melih Kibar, daha sevseydi, hala sevseydi, ölmesini engelleyemezdi, ama mutlu ölmesini sağlayabilirdi belki! Kim bilir...

 
Toplam blog
: 25
: 764
Kayıt tarihi
: 30.08.06
 
 

22.09.81 İstanbul doğumluyum. 26 seneye, İstanbul'daki üç semti sığdırdım: önce Kocamustafapaşa, son..