Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '10

 
Kategori
Felsefe
 

Zamanı akıtmak 4

4-] Evrimin ikinci bir özellik yanı olaraktan da, evrimsel girişmeler bir ortama göre, mükemmel gibi görünen bir organizasyonlar olmasıdır. Bu soyuttu insan bilmezliğinin, düşünmeden yana kendisini düşünceye değin olan en az enerji harcanmasından kaynaklı, düşüncenin kendisini ikna etmesidir. Düşüncenin en kısa yolu takip edişle, pasif olmanın sürekli düşünce sızdırması ile bir iç kapalı devre düşünce oluşturmasıdır. Yani beyin fonksiyonunun bir kendi kendine olan, inandı düşünmesidir. 

 

Mükemmellik algısı, sizin; çevre ile olaylar adaptasyonuna ilişkin girişmelerini, coşku ve hayranlıkla izler olmanızın bir öznellik algısıdır. Öznellik algılarınız, tekil, tikel olayların kesikli olan parçalı olaylar bağıntısında doğrudurlar. Ve ilişkilerinden koparılmış olaylar bağlamında doğrudurlar. Bir olayın mükemmel uyumuna dek gözlediğiniz kusursuzluk tepkisi, olayların sürekliliği içinde ve geleceğin değişen çevre şartları karşısında, uyum yerine bir uyumsuzluk olacaktır. Ve evrendeki farklı ortamların içinde oluşuyla bu mükemmel uyum; yeni çevreye cevap olamaz olmanın bir kusurudur.  

 

Böylesi bir standart mükemmellik; değişen ortam ve farklı çevrelerde, doğru çözümlerin cevapları olamamaktadır. Böylesi kusursuzluğun, bırakın mükemmel bir uyum olmasını; aksine, yeni ortamın, aptalca ve salakça bir hilkat garibesi olmaktan öte, geleceği de bilip görememenin bir kusurudurlar. Tıpkı Dünya şartlarına mükemmel bir uyum gösteren vücudumuzun, uzaya çıktığımızda yeni ortamda çaresiz kalması karşısında, tüm bildiklerinin iflasından ötürü, uzay elbisesi giymek zorunda kalırız.  

 

Basitçe şöyle bir örnek vereyim. Bir balık su ortamına mükemmelce uymuştur(!) Ancak denizdeki bir gel git esnasında, suyun çekildiği bölgede kalan onlarca balık; denizdeki sulu ortama olan bu kusursuz uyumlarından dolayı ya da bu mükemmel uyumu göstermelerinin cezasını, oksijenli ortam da ölerek çekerler. Eğer akıllı bir tasarım (evrim) olsaydı, iki yaşamlı bir kurbağalar gibi, tasarım balıklar da hem suyu, hem atmosferi; hem atmosfersizdik ortamını, hem de siyanürlü ortamı vs’yi bilen, gören, planlı tasarlayıp hedefleyen, bir mükemmellikler oluşmalıydı, değil mi? 

 

Ki planlı mükemmellik akla muhaldir. Geleceğin bilinemez olması buna engeldir. Evrimin işleyişi geleceği görmenin planlamasıyla değil, şimdiki olay ufkunda, çevre ile varlığın, karşılıklı bağımlı ikili girişmesi ile olur. Yani evrimin işi hali hazırda var olan aktüel çevre iledir. Aktüel çevre; o günkü zeminle, o düzlem içindeki güncelliklerle olandır. Örneğin, Dünya’mızın, başlangıç koşullarındaki kendi aktüel çevresinde serbest oksijen yoktu. Bu yüzden akciğer solunumuna gidecek olan ilkel oluşumdu ‘sitokrom c’ gibi bir zemin içi oluşmanın çevre aktörlerince seçilmesi olanaksızdı. 

 

Stokrom c ancak oksijenle girişince işlevleşebilirdi. Serbest oksijenin olmadığı dönemde mutasyonik bir stokrom c çevre sunusu içinde olsa bile, serbest oksijenin çevre girişmesi içinde olmaması nedeni ile stokrom c enziminin çalışmayacağı da apaçıktır. 

 

Bu yüzden stokrom c gibi geleceğin değişmesi içinde elzem olacak bir enzimin seçilememiş olacağı körlüğü nedeni ile mükemmellik daha başlarda yoktur. Haldeki mükemmellikti gibi algıladığımız olaylar da, geleceğin değişen koşulları karşısında; bir şaşma, bir kusur, bir uyumsuzluklar bağı, olacağı da açıktır. 

 

Evrime değin, evrimin üçüncü bir özelliği olaraktan da şunu söyleyebiliriz. Evrim ortam ve çevresinin zorunlu girişmesi olacak olan gelişme ve devinimlerini, böylesi bilinçli ve hedefli bir ortaya konuşlarla yapabilse idi de, en az; iki bakımdan, yanlış olabilecekti. Söz gelimi bunlardan birisi Âdem ile Havva'nın; çoğalmasına dek planlanması içinde, Adem’le Hava’nın gelecekteki çocukları, Sivas’ta hunharca birbirini yaksınlar diye çoğaldıkları gibi bir tasarımcı gaye amacı (mükemmelliği) ortaya konmuş olurdu.  

 

Ki bu bağlamda tasarımcı planlama, yol temizliği yapmamış olmakla, yanlış yapmış olurdu. Ki; bu da tasarımcı akla ziyan olurdu! İkinci olaraktan da; henüz ortamı olmayan bir cevabı işlevleşmeyi karşılayacak her bir organ ya da işlev durum, organizmaya yük olacaktı. Olmayan çevrenin işlev durumunu organizma, boşu boşuna milyon yıllarca taşımış olacaktı. Üstelik bu hamallık organizmanın hantallığı olurdu. Ve bu işlevin idamesi için organizma fazladan enerji girdisi ile fazladan ve gereksiz işlevler için enerjinin temini; organizmanın mesainin katlayacak olmasıyla, hiç akla uygun olmazdı. 

 

 

Sürecek
 

 

 

 
Toplam blog
: 418
: 104
Kayıt tarihi
: 26.11.10
 
 

26 yıllık sınıf öğretmenliğinden sonra emekli oldu. Şiir çalışmaları ve deneme türü olan, toplum ..