Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '10

 
Kategori
Deneme
 

Zannettik...

Zannettik...
 

Ölüm her seferinde başka başka gelir… Yama yapar toprağı kendine de öyle gelir… Ama bir kesinlik vardır ki; soluk almadan gelir, ayakucunda gelir, ani gelir… En yoğun bakımdaki ölüm bile, aylarca o fanusa hapsolmasına rağmen, beklenmeyen anda gelir. Korkutucu yanı, bir daha görememek, dokunamamak, duyamamak, koklayamamak… Duyu organlarımızın en az birisiyle hissedemeyeceğimiz her şeyi, “bitti” kabul ettiğimizdendir acımız… 

Her ölüm farklıdır dedik ya, herkesin ölümü kabullenişi de farklıdır işte. Bazılarımız hiç tepki vermez ilk duyduğunda, bazılarımız çığlık atar avazı çıktığınca, bazılarımızın tutmaz bacakları da yığılıverir olduğu yere, bazılarımızsa durmadan ağlar, bazılarımız konuşur acıyla: ağıt yakar, bazılarımız ise sadece susar… Ama burada da bir kesinlik vardır ki: ilk duyduğunda inanmaz hiç kimse… 

Ölenlere hep biz üzülecekmişiz gibi yaşarız, o kara kuyunun içindeki hiç biz olmayacakmışız gibi, sanki onlar hiç bize ağlamayacaklarmış gibi. Her ne kadar, “sıra bize de gelebilir” olduğunu bilsek de, yine de içten içe, sanki bu dünyanın kepenklerini biz kapatacakmışız gibidir hayat. Sanki bizim için dönüyormuş dünya gibi, aslında en çok, kendimize yakıştırmayız ölümü. Birilerinin ölümüne bu kadar inanmayışımızın altındaki etken de budur belki de. “Birlikte geldik, birlikte gidecekmişiz” gibi bizden önce bizi terk edene, öfkemiz bundandır. Sanki sözünde durmamış da erken ayrılmış gibi… 

“Hayat devam ediyor” sözü “kayıp” yakınları için hiçbir şey ifade etmeyen bir cümledir. Ama inadına en fazla kurduğumuz ve söylerken bizim bile inanmadığımız, sonunda nokta olan bir fısıltıdır… 

“Daha dün birlikteydik” ya da “daha dün konuştuk telefonla” cümleleri vardır mesela. Sanki ölüm dakika ile orantılı ilerlemiyormuş da, randevu alıyormuş gelmeden gibi… Kurşunun bedenden geçmesi koca bir günü meşgul ediyormuş gibi… Sanki bir uçurumun altında bekleyen ölüm için 24 saatten fazlası gerekirmiş gibi… 

Ölüm saklanır, hem de her yere sığabilecek ebatlardadır. Sen görmezsin yanından geçerken çoğu kez ama o, seni hep takip eder. Her yere kokusunu, ayak izini, sesini bırakır aslında ama sen ısrarla görmezsin. Ölümü en çok hissettiğimiz zamanlarsa, artık bir şeylerimizi kaybetmeye başladığımız zamanlardır… 

Evet, ölüm saklanır, ama sen ondan asla saklanamazsın… Acı olan bir şey vardır ki; insanoğlunun, aklını başına devşirdiği andan itibaren bildiği tek gerçektir belki de, ölüm. Ama en kabullenmediği bilgidir de aslında. Bildiği tek gerçek olmasına rağmen her duyduğunda tekrar tekrar mahvolduğu bir cümledir… 

 
Toplam blog
: 57
: 877
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

1985 doğumluyum ve geçmişte yaptığım işlerle ilgili her bilgiyi önceki adımlarda sizlerle paylaşt..