Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '12

 
Kategori
Güncel
 

Zavallı aydınlar, siz kim oluyorsunuz tiyatrocular

Zavallı aydınlar, siz kim oluyorsunuz tiyatrocular
 

Sanatçı, aydın kavramları üzerinde bir tartışma var bugünlerde. Zavallı aydınlar, siz kim oluyorsunuz tiyatrocular. Bu ülkede bir adet kültür bakanı var suskun, bir yanıtı yok veya bir sözü yok “zavallı aydınlar, siz kim oluyorsunuz tiyatrocular” söylemi üzerine.

Aydınlar hakikaten zavallıdır, çünkü onların elinde iktidar gücü yoktur, bazen güç sahiplerinin samimiyetine inanıp onlara destek verirler, güç sahipleri onları kullandıktan sonra çöpe atar. Doğu ülkelerinde aydının kaderi budur. Zavallılaştırılmak. Çünkü aydın denilen kişilerin dışında kalan çoğunluk aydının kendisine ne söylemek istediğine kulak vermeyip zor yaşam koşulları içerisinde sofrasına konacak bir ekmek ve çorba ile ilgilenir hale getirilmişse aydının desteği yoktur. Ama aydınlar, gerçek aydın iseler buna aldırış etmezler. Aydına zavallı demekle aydın zavallı olmaz.  Aydın olmak karanlığa ışık tutmak demektir hem Türkçe ’de hem Osmanlıca’ da bu anlama gelir aydın, münevver der Osmanlı. Münevverini horlayan çok az Osmanlı hükümdarı vardır. Aydın insan hangi kesimden olursa olsun zorbalığı sevmez. O nedenledir ki “fikrine katılmıyorum ama, fikrini özgürce söylemen için mücadele ederim” diyen insan da bir aydındır. Çünkü aydın insana saygı duyar.

Siz kim oluyorsunuz tiyatrocular, bence tiyatrocular sadece tiyatrocu ve oyuncu, kendilerinin de başka bir şey olduğunu düşünmüyorlar. Bir belediyenin aldığı kararla ilgili olarak en üst düzeyde beyanat vermek bazen balyozla fındık kırmak olmuyor mu? Ya da tüm bu hiddet, sessiz konuşmayan bir Türkiye arzusunun işaretleri mi? Sanmıyorum veya sanmak istemiyorum.

Kenan Evren demişti ki Picasso tablosu karşısında “bu ne ki ben de yaparım bunu” bu anlayış giderek yükseliyor. Sanatçı, yazar, tiyatrocu, besteci, sinemacı, sinema oyuncusu, senaryo yazarı kafamıza uymuyorsa zavallı sınıfına sokuluyor. Sıra bilim adamlarında.

Menderes “odunu koysam seçilir” demişti, sonraları çok garipsenmişti bu söz, gerçeklere gözümüzü kapamamızın sonucu galiba bu garipseme.

Kendine sanatçı diyenler, aydın diyenler çok mu masum? Hayır

Reşat Nuri Güntekin’in “yaprak dökümü”, Halit Ziya Uşaklıgil’in “aşkı memnu”, Vedat Türkali’nin “Fatmagül’ün suçu ne”, Haldun Taner’in “Keşanlı Ali” adlı eserlerini reyting uğruna popüler kültürün maskarası haline getirenler kendilerine sanatçı diyorlar. Sanatçı yozlaşmaya yardım etmez.

Siyasetin merkezi olan belediyeler “festival”  adı altında popüler kültürün eserlerini sunarken, arabeskin dibine vururken öve öve bitiremedikleri Itri, Dede Efendi gibi sanat insanlarının parçalarını niye çaldırmazlar, onlar da biliyorlar ki kültürü popüler seviyeye indirdiğinizde kendi sanatsal değerlerinizin peşinde kimseyi bulamazsınız. Ama yazık oluyor.

Elitler, aydınlar, sanatçılar kötü bir dönem yaşıyorlar. Toplumu elit hale getirmek, topluma sanatı sevdirmek, aydınlanmanın önünü açmak kimin görevidir? Bende bunun tam cevabı yok, ama her zamanki düşüncelerim diyor ki, bireyin talebi olmadığı sürece ortaya böyle bir fotoğraf çıkmaz.

Bakalım günler ne gösterecek

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..