Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '18

 
Kategori
Müzik
 

Zeynel Demirtaş ve Ud Dersleri

Zeynel Demirtaş ve Ud Dersleri
 

Kadıköy  rıhtımında buluşacaktık. Birbirimizi ilk kez görecek olsak da sırtımızdaki koca udlardan tanırdık  nasıl  olsa. Fakat benim udum geniş omuzlarımın azizliğine uğradı. Udu göremeyince  beni de ıskaladı. Tam yanındayken arkasını dönüp daha uzaklara dikti gözlerini. Merhaba, ben geldimmmm, dedim. Yüzünü döndü bana, gülümsedi. Uzun saçlarını  hemen ensesinde bağlamıştı. Üzerinde kehribar rengi hoş bir gömlek vardı. Kolunda doğal taşlardan bir dizi boncuk, ayağında son derece zevkli ayakkabılar...

Nefis bir sandal ağacı kokusu notalarında bir parfüm ...Çok  uzun bakmadığım hâlde bütün  ayrıntıları fark edebilmeme şaşırdım. Hızlıca tanışıp yürümeye  başladık. Kibar ama kendinden emin konuşuyordu. Ses tonu güven vericiydi. Yolun karşısına geçmek için  beklediğimizde ellerini inceledim. İnce ve uzun her yöne bükülebilir esneklikteydiler. Bir kaç  sokak sonra bir atölyeye vardık. İçeride bir kaç kişi oturmuş kimi bir udu cilalıyor, kimi tellerin ahengini ölçüyor kimi de parçaları yapıştırıyordu. Biz içeriye boş bir odaya geçtik. Udlarımızı kılıflarından  çıkardık.  Onunki Faruk Türünz yapımı  özel  bir uddu. Benimki yeni başlayanlar  için uygun ortalama bir ud. Udunu aldı ve çalmaya başladı.  Elindeki ud değil  kendi uzvuydu  sanki. İçiçe geçtiler.  Elleri saniyede 80 kez çırpan  sinek kuşu  kanatları, yayılan  tını  dakikada 1200 kez atan sinek kuşu  kalbi gibiydi. O an tıpkı 10 saniye kanat çırpmasına engel olunduğunda  ölen  sinek kuşları  gibi dokunsam ölecekti. Bu eşsiz ses hiç  susmasın istedim. Birden durdu. Araf; Hicaz Saz Semâisi benim bestem, dedi. 

Yeni başlayan bütün öğrencilerime udla yapmak istediğin nedir diye sorarım? Genelde hakkını vererek çalmak derler. Siz bu soruya nasıl cevap verirsiniz? dedi.

Söylenecek  o kadar çok  yapmak  istenen sıralayabilirdim ki, önce  herkesle aynı  cevabı  vermek  istedim. Ama  udumla dürüst  bir  başlangıç  yapmak isteklerimin ilk sırasında bu yer almalıydı. 

Durdum ve uduma bakarak; benim onun sesine ihtiyacım var, dedim. Kalbimin çırpınışını ellerimden çıkaracak olan sesine ihtiyacım var. Sonra saçma bir cevap değil mi? dedim. Bir enstrümana bu kadar anlam yüklemek...

Yüzünde  hiç  yadırgamadığı bir duyguyu sadece beklemediği  birinden duymuş olmanın  şaşkınlığıyla; hayır saçma  değil.  Belki ben de bu ihtiyaçtan sizin bana dediğiniz  gibi  herkesten farklı  ve sanki bir uzvummuş gibi çalıyorumdur, dedi.

Bana yaklaşıp  udumu dizlerime koydu. Mızrabı  elime verdi. Sadece bir tel, aynı tele sabırla vurmak... Bu ilk ders bununla başlayalım, dedi.

Saydım. Son mızrabı indirdiğimde 1200. kez vuruyordum tellere... https://m.youtube.com/watch?v=G50fg3EFN-A

 

 
Toplam blog
: 110
: 1076
Kayıt tarihi
: 26.05.14
 
 

Dünyanın kirletemediği bir lotus... ..