Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Zihniniz geçersiz bir işlem yürüttü, kapatılacak!

Zihniniz geçersiz bir işlem yürüttü, kapatılacak!
 

SURET LAF GALERİSİ İFTİHARLA SUNAR...


Şöyle de bir huyum var, sabah 8’den evvel uyanmam gerekiyorsa ki çok sık gerekiyor, yataktan doğrulup ilk iş olarak çoraplarımı giyiyorum. Ancak sağ ayağıma çorabın tekini giymemle, sol ayağıma çorabın diğer tekini giymem arasında geçen süre; normal bir insanın tıraş olup, duş alıp giyinmesi, domatesli-kaşarlı tost yapıp yemesi hatta defi hacet gidermesi esnasında geçen toplam süreye eşit. Ben bu iki çorap giyimi esnasında, neden hızlı hareket edemediğimi hiç anlayamıyorum, uyukluyorum desem değil, bir şeyler düşünüyorum-günü planlıyorum desem değil. Sanırım o esnada zihnim, bir bilgisayarın açılış anında olduğu gibi programları yüklüyor, başlangıçta yüklenen ıvır zıvır program sayısı ne kadar çok olursa, açılmam da o kadar gecikiyor. Misal gece uykuya dalarken (kapanırken) de aynı sorun var: bu kez çoraplarımı çıkarmayla aşurtmanlarımı çıkarmam arasında epeyce süre geçiyor (burdan cırcıplak yattığım manası çıkmasın, içimde atletle don oluyor). Aslında her şey kafada bitiyo, temiz bir format atılsa sorun hallolcak belki ama bilmiyorum, hiç bilemiyorum.

Facebook mobil kullananların kullanmayanlara göre epeyce bir kalantor olduğunu düşünüyorum, kuşkusuz biraz üzülüyorum gizli gizli ağladığım da oluyor. (Edit Not: Sebepsiz yere, durup dururken, ansızın ve apansızın rokfor peyniri tüketenlere kalantor diyoruz.)

Çekirdeksiz üzüm ve çekirdeksiz karpuz varsa, kabuksuz çekirdek de olması lazım, Türk Ziraatinden de yegane beklentim kabuksuz çekirdektir, hadi artık ayarların bunları. Bu arada GDO; “geciktirilmiş doğal orgazm” mealinden bir kısaltma da olabilirdi ki o zaman iyi bişi olurdu. O vakit GDO’lu keçiboynuzu özlü duş jeli, GDO etkili prezervatif vb ürünler piyasaya sürülürdü. Yılbaşlarında: “Ömür boyu nice GDO’lı günler dilerim” şeklinde sms’ler de gönderilebilirdi. Bence iyi bişi gibi olurdu.

İnternet tarayıcısının sık kullanılanlarına, herhangi bir haber sitesini gün-tarih olarak ekleyip, sürekli aynı sayfayı görüntüleyen “a.q. bunlar da her gün aynı haberleri veriyorlar” diye çemkiren insan bence kendi içinde güzel bir insandır, belki bir miktar maddi sorunları vardır.

An itibariyle bir borcam dolusu bol tarçınlı elmalı kek getirene, ruhumu ve bedenimi (kısmen bazı organlarımı) kayıtsız şartsız teslim edebilecek karaktersizlikteyim.

Face’de nerden baksan 15 minyon arkadaşım var, hepsi birbirinden şirin. Facebook mobil kullananlar hem şirin hem görgüsüz, benim olsa ben kullanmam ki.

Evde tek başına yaşayan 70’lik komşum Bahtiyar amcayla her satranç oynadığımızda yeniliyorum. Bahtiyar amca her galibiyetini "kıh kıh kıh" ardından da "zu ha ha" nidalarıyla kutluyor, o esnada piyonları bilhassa atları klozete atıp sifonu çekmek geçiyor içimden, içime içime ağlıyorum. Satranç oynamayı almıyo kafam, mankafayım lan galiba. Apartman görevlimizin oğlu 7’lik Hilmi’yi ise dakkada mat ediyorum, kandırıyom enayiyi, onunla oynarken atı icabında L, icabında W gidettirebiliyom. Onun da kafası satranç almıyo zaar. Bu arada satranca, saNtranç diyen insana da saygım var.

An itibariyle bol tarçınlı elmalı kek aş-ermemi, ülker halley ile baskı altına almaya çalışıyorum, sanırım 4. halleyden sonra bunu başaracağım.

“Bu bayramdan artan şekerleri saklayayım da, öbür bayrama kapıya gelen veletlere dağıtırım" zihniyetindeki sinsi insanla; kurban bayramında deepfreeze et stoklayıp 6 ay yiyen çakal insan arasında zırnık fark yok. İkisi de tekel 2001 içer, ikisi de okey oynarken paso göstergeyle işi bitirir. Peki ben bu ikisiyle arkadaş olur muyum? sanmıyorum, hiç sanamıyorum.

Daha odaya girer girmez: "ay burası ne kadar havasız cam açın cam" diyen hatun insanı, sana msn de daha muhabbete girer girmez "cam açın cam da, memelere bakalım" deseler hoşuna gider mi?

Ben lisede giderken disiplin kuruluna, yerlere silgi atıp, baktığım bacaklar geliyordu aklıma. O an erotik bir hüzünlenmeyle karışık burun tıkanıklığı yaşıyordum, sanırım müdürden yediğim tokat yüzünden kanayan burnuma pamuk tıkamışlardı. Ne günlerdi o günler, çok değişik günlerdi, beynelmilel günlerdi.

Onu bunu bırak da blog, Bud Spencer'ı özlemiyo musun, (hani şu filmlerinde insanları dikine dikine döven bol sakallı, tonton dayı) ne yer ne içer merak etmiyo musun, an itibariyle canım Bud Spencer filmi çekti olsa da seyretsek.

Kendime inat, (mevsimi geçmeden) en az bir kez bamya yeme iradesi göstereceğim gibi hissediyorum. Çok kuvvetli hissetmiyorum ama biraz hissediyorum.

Blog, bişi itiraf etmek istiyorum; ömr-ü hayatımda en az 3 kez dirseğimi yalamayı denedim ve başarılı olamadım, başarılı olanı da görmedim, bence lüzumsuz bir dil egzersizi (şimdi eminim ki bu yazıyı okuyanların en az yarısı dili dirseğe değdirme denemesi yapacak, diğer yarısı bunu önceden denemiş zaten). Edit Not:Hakkaten olmuyo la!

Evde kendi imkânlarıyla pantolon paçası bastırabilen bir hatuna duyduğum saygıyı, evde kendi imkânlarıyla saçını boyayabilen bir hatuna duymuyorum, hiç duyamıyorum. Hal böyle olunca evde kendi imkânlarımla üzülüyorum.

Bazen imkânsız bir ilişkiyi beyninde tüm ayrıntılarıyla yaşayıp kendi başına tüketiyorsun ve günün birinde o ilişki imkanlı bir hale gelse de bir tekrar yaşamamak adına hiç o işe girmiyorsun, tek taraflı yaşadığın bu süreçte karşı tarafa haksızlık ettiğini düşünmüyorsun, ama hiç düşünemiyorsun. (Edit not: Aha! bu bana da olmuştu bi kere, eskiden ama).

Eroir

Hikayesi olan şarkıları severdim

Bir gün onlardan birini besteledim

Bir kadın vardı nakaratında

Takma kirpikli, kırmızı ojeli

Kemikli ve inceydi ayak bileği

İriydi anlamsız bakan gözleri

Her şeye anlam yükleme diyordu

Aslında hiçbir şeye yükleme diyordu

Bir gün sonsuz bir boşluğa listeledim

Anlamını yitirmiş ne varsa hayatımda

Şarkıdaki kadın okudu, gülümsedi

Dipsiz bir son görmüş parmak izimden

Kendi ömrüne benzetmiş bunaltıcı tekrarlarımı

Sıkıldığımı fark etmiş kitaba göre sığ yaşamdan

Beni davet etti alkol gölüne, kendi evine

Dili dolaşarak devam etti falımdan

Morlukları sarktı hem boynumdan hem ruhumdan

Kirlendik birlikte, ilkel hislerimizden

Şarkının sözleriyle bestesi birden kayboldu

Nakaratı mırıldandı kadın

Ne var ki anımsayamadı içine doğru yok oldu

Kaldı gölgem aynada, saçları sakallarım oldu

Pek hatırlayamadım geçmiş zaman oldu

Pürüzsüz ve lüzumsuz beyazdı ayak bileği

Ben Buldum

Özlü Laf: Kirlenmek güzeldir, cünüp olmak daha güzeldir ikisi de aynı şey.

Ben Buldum (Edit Not:Bulurken hiç sıkılmadın mı!)

YASAL UYARI: Bu yazının saçlarda koparak dökülmeleri artırdığı, geçici zihin bulantısına yol açtığı, fışkırır tarzda ruhsal kusmalara neden olduğu ve idrar rengini yeşile boyadığı klinik deneylerle kanıtlanmıştır, lütfen kararında okuyunuz, sonra saçınızı başınızı yolmayınız. Bu yazıdan menfi tesirlenenler için Antidot olarak, Akmina maden suyuna bir çay kaşığı kuru nane ilavesinin, oral alımı önerilir (Edit not: yok başka nasıl alınacağıdı).

Suret laf galerisi gururla sundu.

 
Toplam blog
: 41
: 815
Kayıt tarihi
: 27.01.10
 
 

En güzel hikayesini henüz yazmamış olan, Smyrna'da yaşayan, henüz yolun yarısında bulunan, kamu g..