Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

Zülfü Livaneli nereye

Zülfü Livaneli’nin bugünkü (15 Ağustos 2009) yazısını okudum. Şaşırdım, desem yalan olur. Eskiden de Taha Akyol’un TV programlarına çıkıp AKP’nin Irak ve Kıbrıs Politikalarını övdüğüne tanık olmuştum. Hatta CHP’yi yıpratmak için, Baykal-Erdoğan görüşmesinin ve Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin tarih sıralamasını değiştirip olayları çarpıtarak yansıttığını da hep birlikte görmüştük. 1980 Darbesinden sonra ne denli liberalleştiği, dikkatli gözlemcilerin gözünden kaçmamıştır sanırım. Uzun süre Avrupa’da kalmasının etkisindendir belki!

Her neyse; asıl konuya dönelim. Bugünkü yazısının satır aralarını da okuyarak, kısa özetini vereyim önce:

{AKP, Kürt sorununa evrensel insan hakları düzleminde çözüm geliştirmeye çalışıyor; kanın durmasını istiyor. CHP ise MHP gibi, daha milliyetçi düşünüyor; bu açılımın Türkiye’yi böleceğinden korkuyor.

AKP, AB üyeliğini savunuyor; CHP ile MHP, AB üyeliğine kuşkuyla bakıyor.

AKP, azınlıkları Türkiye’den kovmanın “faşizm” olduğunu söylüyor. Ruhban okulunun ve Ermenistan sınır kapısının açılmasını istiyor. CHP ve MHP bu girişimleri karşı çıkıyor. Yer adları konusunda da CHP ve MHP Türkçe adların korunmasından yana… AKP ise muhalefete “Siz Ermenice, Rumca, Latince şehir adlarını koruyan Alparslan’dan, Orhan Gazi’den, Mustafa Kemal’den daha mı milliyetçisiniz? diye soruyor.”

Gerçek solun bugüne dek savunduğu, uğruna bedel ödediği kavramları AKP savunuyor. CHP bunların tümüne karşı çıkıyor.

Öyleyse AKP solcudur, CHP sağcı. Ama biz sağımızı solsumuzu karıştırdığımız için bunun farkında değiliz. Bir yabancıya sorsak doğrusunu söyler. Omurgalı bir insan olmanın gereği, bu konularda AKP’yi desteklemektir.}

***

Amacım CHP’yi savunmak değil. Bu yazının konusu CHP değil zaten. Konu, Zülfü Livaneli’nin düşünceleri…

Sırasıyla irdeleyelim Livaneli’nin görüşlerini:

1- Livaneli’ye göre; hemen hemen tüm dünyanın, terörist örgüt olarak ilân etmek zorunda kaldığı PKK’nin doğal lideri ve meclisteki uzantıları ile birlikte çözüm aramak solculuktur.

PKK’nin ve meclisteki temsilcilerinin, bugüne dek, Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerdeki ağalık ve aşiret düzeninin kaldırılması gerektiğini söylediğine tanık oldunuz mu? Ben olmadım. Peki, sorunun çözümü için bu Ortaçağ düzeninin değiştirilmesi gerekmez mi? Bence gerekir. AKP’nin böyle bir girişimi ya da söylemi var mı? Yok…

AKP’nin dilinden düşürmediği Kürt açılımının, ne olduğunu bilen var mı? ABD yönetimi, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül biliyordur. Bilmediğimiz bir konunun, insan hakları düzleminde olduğuna nasıl karar vereceğiz? Livaneli karar verdiğine göre biliyor demek ki! Sayın Livaneli önce bu açılımın ne olduğunu açıklamalı. Bilmiyorsa insan haklarına uygunluğunu da savunamaz.

“Hepimizin kıblesi birdir.” diyen bir başbakanın ve partisinin, dünya görüşünü yumuşatarak bizleri uyutmaya çalışan Livaneli’nin çözümlemelerine güvenilebilir mi?

2- AB üyeliğini savunmak, ne zamandan beri solculuğun ölçütü oldu? Üstelik kendi partisinin çıkarlarına uydurarak savunmak… Ülke çıkarlarına aldırmadan savunmak…

3- Azınlıkları Türkiye’den kovan CHP mi? Lozan Antlaşması uyarınca gerçekleştirilen mübadele (azınlıkların karşılıklı değiştirilmesi), azınlıkları kovma olarak mı değerlendiriliyor yoksa? Azınlıkların kovulması olayı; 6–7 Eylül 1955’teki, kimi DP teşkilatlarının da katıldığı kışkırtmalar sonucunda yaşanmıştır. AKP ise DP’nin baş savunucularındandır.

Ruhban Okulu’nun durumu ise Lozan Antlaşmasında belirlenmiş. Müslüman olmayan yurttaşlara, Müslüman olanlara tanınan haklar kadar hak tanınacağı karara bağlanmış Lozan’da. Müslüman yurttaşlar, din eğitimi veren özel okul açma hakkına sahip değil. Bu nedenle; Patrik Bartholomeos’a, İTÜ İlahiyat Fakültesine bağlı bir okul açmaları önerildi. Patrik bunu kabul etmedi. Neden? Çünkü devlet denetimi istemiyor. Çünkü amaç başka…

Bu konunun daha derin art niyetlerle kaşındığını biliyoruz. Ana hedef ise ekümenikliğin kabul ettirilmesidir. Yani belli bir bölge ekümenik patriğin denetiminde olacak. O bölgede Hıristiyan yasaları uygulanacak. Türkiye Cumhuriyeti, o bölgeye karışamayacak. Devlet içinde devlet…

CHP, bu tuzaklara düşerse solcu olacak, düşmezse sağcı! Eski sosyalist Zülfü Livaneli’nin mantığı bu…

CHP’ye ne diyormuş AKP? “Siz Ermenice, Rumca, Latince şehir isimlerini koruyan Alpaslan’dan, Orhan Gazi’den, Mustafa Kemal’den daha mı milliyetçisiniz?”...

Bir kere Alparslan ve Orhan Gazi’nin milliyetçiliğinden söz etmek cahilliktir. O dönemlerde milliyetçilik, kavramlaşma aşamasında bile değildi. Milliyetçiliğin siyasal ve toplumsal yaşama girip ideolojisinin gelişmesi 18. yüzyılın son çeyreğinde başlar.

Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerlerin, Kürtçe adlarla anılmasında bir sorun olmamalı. Resmi dil olan Türkçe ABC ile yazılması koşulu ile elbet. Ama Ermeni ya da Rum’un yaşamadığı bölgelerde, Ermenice ya da Rumca adların korunmasını istemenin anlamı nedir? Türkçe adlar koyulmasından gocunmak mıdır solculuk?

4- Zülfü Livaneli’ye göre; bu konularda AKP’yi destekleyen solcular omurgalıdır, karşı çıkan solcular ise omurgasız. İşte size Zülfü Livaneli’nin omurga anlayışı!..

***

Solculuğun değişmez ölçütlerinden biri; ABD ve AB gibi yayılmacıların dayatmalarına karşı, dik durmaktır. Kimse kusura bakmasın! Ya da bakarsa baksın! Bugünkü dünya koşullarında, ülkemin ve halkımın çıkarlarını, ideolojimin önünde tutarım. Bilirim ki sağlam temellere dayanan ideolojiler asla yok edilemez. Ama ülkem ve halkım parçalanırsa yeniden bütünleşmesi olanaksızlaşır. İpler tamamen yayılmacıların eline geçer. Bunun süreğen yarası, kuşaklar boyu sağaltılamaz. Acısını en çok çekenler kimler olur dersiniz? Elbette dar gelirliler. Zülfü Livaneli ne yapar? Türkiye’de rahat edemezse Avrupa’ya gider. Biz gidemeyiz.

Haydar Bibinoğlu
Emekli Eğitimci

 
Toplam blog
: 71
: 774
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Emekli Öğretmenim. Anadolu Üniversitesi, AÖF, Eğitim Önlisans Programı mezunuyum. İlgi Alanım: Si..