Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '09

 
Kategori
Kültürler
 

....

....
 

Üniversitede okurken 4 yakın arkadaştık. Birimiz çerkez, türkçeyi ilkokula gitmeye başladığında öğrenmiş. Bize çerkezce şarkılar söylerdi, hala söylüyor aynı şehirde buluştuğumuzda.
Bir diğeri Azeri-Terekeme, tam bir Azeri güzeli. Başka güzellikleri de var tabii..
Diğeri Sivaslı- Alevi. Onunda sesi güzel. Az mı şarkılar söyledik koridorlarda bağıra çağıra.
Ben, ben de bir tarafı Selanik, bir tarafı Plevne, bir tarafı da Bağdat'tan gelmiş bir Balıkesirli.
Ana kadro buydu, zamanla bir çok eş, dost, tanıdık oldu farklı yerlerden, farklı kültürlerden. Herkes birbirine birşeyler öğretti, kendi yaşam kültürünü, biriktirdiklerini bir diğerine aktardı zaman içinde farketmeden. Bazen anlamadılar kullandığım kelimeleri, bazen de ben onlarınki. Hiç kepçeye çömçe denir mi canım:)

İzmir'de kazıda çalışırken mevsimlik Mardin'den gelen işçilerimiz vardı. Önce üzüm toplarlar, sonra kazıda bizimle çalışırlar en son da pamuk toplayıp, biriktirdikleri paralarla memleketlerine dönerlerdi. İki birbiri ile akraba aile kadınlar erkekler her yaştan birlikte çalışırdık. Kazı bittiğinde ağlayarak ayrılırdık. Dertlerini anlatırdı kızlar, özlemlerini. Dinlerdik, ortak olurduk elimizden fazlası gelmezdi. İçlerinden bir tanesi karısı hamileyken, karısının teyzesinin kızını kuma getirmeye kalktı. Çok söyledik, anlattık, vazgeçirmeye çalıştık, dinlemedi.

Yüzey araştırmalarında doğuda, güneydoğu ya da anadolunun hangi köyüne gidersek gidelim, ilk baştaki meraklı ve kuşku dolu gözler yerini, ayrılırken tebessümlü yüzlere bırakırdı. Her köyde mutlaka çay, ayran ya da artık neleri varsa ikram eder, yemeklerine ortak ederlerdi. Ekmek peynir bile olsa nasıl tatlı gelirdi.

Doğup büyüdüğüm yerde göçmenler vardı bizim gibi. Muhacirler, Arnavutlar, Çerkezler, Giritliler ve diğerleri. Sonra lazlar ve kürtler gelmeye başladılar yavaş yavaş. İlk başlarda yadırgasalar da birbirlerini zamanla herkes alıştı, yeni gelenler de yer edindiler kendilerine.
Babamın birlikte çalıştıklarının bir çoğu Yahudiydi. İsimleri çok hoşuma giderdi.
Rumlar gelirdi, giderken bıraktıkları evleri bulmaya, geçmişlerinden izler aramaya. Bizim oradanda gidenler oldu Girit'e, Yunanistan'a, Bulgaristan'a.

Biz böyle büyüdük, böyle yaşadık, böyle gördük, böyle bildik. Siyasi manevraları, devlet politikalarını sonradan öğrendik. Önce farklı etnik kimliklerine, farklı siyasi görüşlerine, farklı inançlarına ya da inançsızlığına değil insan kimliğine baktık. Farklı değildik ki aslında. Şimdi gün geçtikçe kendinden olmayana tahammülsüzlüğün arttığını, derinleştirildiğini görmek üzücü, düşündürücü..

Farklılıkları sindirebilecek, açık zihinlerin azalması değil çoğalması dileği ile...

 
Toplam blog
: 78
: 874
Kayıt tarihi
: 03.10.08
 
 

Yaş olarak 35 dolaylarında, bir arkeoloğum. Çoğu zaman eksileri artılarından fazla da olsa mesleğ..