Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Ocak '07

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

''Anneler öpünce geçer''

''Anneler öpünce geçer''
 

Hepimiz çok üzüldüğümüzde, çıkmaza girdiğimizde, eskiye özlem duyduğumuzda şu lafı söyleriz.''Keşke çocuk olabilsek'', veya ''Keşke hiç büyümeseydik' şeklinde çocukluğumuzu ararız özlem duyarız... Neden peki ?.. Nedeni yazacağım yazıda..

''Çok çabuk incinen ve biraz sonra gözyaşları ile gülebilen''Çocuk yüreği'' nin güzelliğini, değerini, taşır. Yalansız, aldatmacasız, taptaze bir duyarlılıktır bu... Her an yeni bir şey öğrenir çocuk... Ya da ona yeni birşeyler öğretirler. Güzel çiçekler, topraklar, toprağı çiçeği seven, özen gösteren ve yaptığı işi iyi bilen bahçevanların ürünüdür.Bilgi, sevgi ile birleşirse toprak iyi filiz verir.Oysa sulanmayan yapraklar da, çiçekler de çabuk kurur... Tıpkı çocuklar gibi.

Neden Çocukluğumuzu anıyoruz böylesine ve niçin sık sık çocukluğumuza dönüyoruz? İyileşmesi çok zor yaraların çoğunda çocukluk yıllarımız gizlidir de ondan... Acımasızca baltayı indiren ya da bitkinin köklerini sarsan bahçevanlar vardır. Dayak atan, bağıran, küfreden babalar, hatta anneler vardır. Korkuyla çarpan çocuk yürekleri yıllar yılı bu korkulu çarpıntıyı taşır dururlar. Aile kavgaları, hırçın ve sert haykırışlar çocukların karanlık gecelerinde, daha bir büyür ve acılaşır.

Sonra da '' Unut'' derler çocuğa ''Unutuver kin tutma'' Olaylar unutulur gibi olsa da, acıları, renkleri etkileri kalır yüreklerde. Sabırsız, sıkıntılı, hırçın büyüklerin asıl nedenleri bunlardır. Korkulu acılı ve yalnız çocuklar, zaman içinde yalnız öfkeli problemli ve mutsuz büyüklere dönüşürler. Yani ''Büyük Çocuklar' a...

Çocukluk dönemlerimizden en çok neyi özleriz? Odamızı yatağımızı oyuncaklarımızı mı? İlk kez giydiğimiz kırmızı pabucu mu? Arkadaşlarımızı, oyunlarımızı, sorumsuz yıllarımızı mı? Mutfağa sinmiş yemek ya da çörek kokusunu mu? Yarı nemli çamaşırların ütüden taşan buharlarını mı? Akşam olup da perdeler örtülünce duyulan güven hissini mi? Yoksa ''Allah rahatlık versin, yavrum. Haydi sana iyi geceler..'' deyip de öpen ve iyi örtündük mü diye kontrol eden anne dokunuşlarını mı?..

Hemen her anının bir kokusu, hatta rengi ve tadı vardır. Bunların en güzellerinde genellikle ''Anne Kokusu''nu ''Anne sıcaklığı'' nı ''Anne dokunuşları'' nı ''Anne şefkati'' ni bulabilirsiniz. Onun için böylesine güzeldir çocukluğumuz... O sıcaklığı, o sevgiyi, o şefkati özleriz. En büyük acılarda o sığınaktır. Hepimiz denedik yaşadık ve biliyoruz. ''Anneler öpünce geçer''..

Demiş yazısında Suna Tanaltay... Bu yazısıyla bizlere ve geleceğin annelerini bilinçli ve sevgi dolu olmamız konusunda bilgi edinmemizi sağlamış... sadece annelere değil babalara da seslenerek çocukların birlikte yüceltilecek bir yapı olduğunu belirtmiş... Herkesin dileğinin ''Çocuklar Ağlamasın'' olmasını dilemiş..

Ben çocukluğumun hepsini özlüyorum...

Evet çocuk yetiştirmek kıldan ince kılıçtan keskin bir şey. Bir sanat, güzel işlersen şahane bir eser, işlemesini bilemezsen elinde tuz buz olup dağılıp giden değerli bir eşyan olur...

 
Toplam blog
: 529
: 3765
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

İstanbul'da doğmuşum... Dünyalar tatlısı bir kızım var... Herkesi kolay kolay sevemem... ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara