- Kategori
- Kültürler
" Taşıma su ile " turizm gemisi yürümez

Safranbolu'da lokumcu kız.
Vaktiyle dar kafalılar, Safranbolu'nun, günübirlik ziyaret edilecek bir yer olduğundan bahisle burayı konaklamağa açmanın, lüzumsuz olduğunu ifade etmişlerdi.
Turizm olgusu da öyle. Amasra. bir tabak salatası ile çıktı sahneye ilkten. Ve derken Türkan Şoray’lı “Gönderilmemiş mektuplarla” film dünyası sahne aldı burada. Amasralı esnaf “Şoray bir daha gelsin Amasra’ya, Amasra turizmini kimse tutamaz, şahlanır” demişti. Unutmadık bu lafı.
Bartın ise o salata tabağının gölgesinde kaldı. Tel kırmalar yöresel pum-pum çorbaları dahil ahşap evleri ile yalnız kaldık. Fuarlarda kendi kendimize alkış tuttuk.
80 milyon liralık lav kayalıklarını tanıtalım dedik dünyaya. Avrupalara adam salınıp bu turizmi nasıl kurtarabiliriz dersleri alacaktık. Daha ekip yola bile çıkmadı. Aynı kayalık Californiya’da da var. Turistler otelleri doldurmuş. Onlar gibi olmak istedik. Bol bol salata yedirdik fuar ziyaretçilerine. Broşür dağıttık. Netice? “Sen ben, bir de keloğlan.” Yeme de yanında yat bre!
Şu anlaşılıyor. Demek ki işin boyutu yüksek. Bu konu boyutumuzu aşar mı? Aştı bile bu ekiple. Vali istediği kadar çırpınsın turizm diye diye. Yetmez. .
Dünyanın en büyük Fuarlarında boy gösterdik. Oraya gelen turizm liderlerini, dünya acenteleri mihmandarlarını, turizm rehberlerini aradık sorduk mu? Yooo, ne gezer. Ki onlara gitmeğe lüzum kalmamışken onlar ayağımıza gelmişti. Onlardan istifade, akıllarımıza bile gelmedi. “Bizim de cicilerimiz var” dedik mi? Yooo!
Bartın’ın turizmden ekmek yemesi lazım.. Buraya akacak döviz, Türkiye’yi kurtaracak aynı zamanda. Bunu başaracak idarecinin heykelini dikerler valla Bakanlığa.
Lav kayalıkları önemli proje. Daha ortaya bir eser de çıkmadı. Orta yerde henüz bir şey yok. Mini festivaller askıda.
Şimdi ne oluyor? Yerlisi yabancısı Bartın’dan transit geçip, Amasra’ya gidiyor. Orada salata tabaklarını gördükten sonra, Safranbolu’ya ya gidiyor, ya gitmiyor. Oradan da Bartın’a uğramadan memleketine dönüyor turist.
Safranbolu’yu ele alalım. Mimari plana dayanmayan, 18 nci yüzyılda inşa edilmiş ve günümüze kadar gelebilmiş Osmanlı evleri ve konaklarında, bu gün, yerli ve yabancılara “nostalji”yaşatılmakta.
Orası daha çok tanınıyor. Bartın’da da aynı evlerin tarihi ahşap binaları mevcut. Arada sırada yıkılıp bu dünyadan göç etseler de. Demek ki Safranbolu, vaktiyle iyi tanıtılmış.
Türkiye’de Bartın denilince soruluyor akabinde “nerede” diye. Bartın’ı, benzeşen bazı kelimelerle karıştırıyorlar. İmajımız bu kadar mı olmalıydı? İl olduğumuza bizi pişman mı edecekler? Biz kapalı bir kutu muyuz?
Safranbolu’da, her bir pansiyon ve konaklama tesisinin odaları, eski geleneksel motiflerle dizayn edilmiş olması, insana huzur veriyor. Buralarda geceleyenler "zaman tünelinde," eskiye doğru yolculuk yapıyor.
Dişe ve damağa yapışmayan, genzi yakmayan lokumları, çikolatalardan daha çok satılıyor burada. Safran kullanımı, burada kültürleşmiş
Bartın’daki eski tarihi evler de UNESCO’ nun Dünya Mirasılistesindeki yeri var. Tıpkı Bartın’da olduğu gibi. Gelgelelim, Safranbolu bizden ünlü bu bakımdan çok muhteşem. Turiste nasıl tanıtılır , nasıl izah edilir, ara yerde başımıza yıkılan ahşap evlerin dramını gibi.
Akıllılık etti de Bartın’da Hanımağa Konağı, kendisini kurtardı bu gün dillere destan oldu. Yalan mı? E, o zaman turizm nasıl kalkınacak Bartın’da. Her toplantıda turizm kalkınmasından dem vurulur. Taşıma su ile turizm gemisi yürümez!’
Eeee, o zaman Karadeniz’de bizim turizmi kim kurtaracak?
Ört ki, ölem !
SAFRANBOLUNUN TİPİK MAKET EVLERİ
SAFRANBOLULU LOKUMCU KIZ.. SOKAK BAŞLARINDA TURİSTİ BÖYLE KARŞILIYORLAR
GÜZELİM GÜZELCEHİSAR IN MEŞHUR LAV KAYALIKLARI. BUNUN BİR İKİZİ DE CALİFORNİA DA. DÖVİZ KIRIYOR.
SANKİ PAKET TAŞLAR ÜST ÜSTE YIĞILI GİBİ ENTERESAN.
GÜZELCEHİSAR KÖRFEZİNE BAKIŞ
BİR BAŞKA KÖŞEDEN KÖRFEZ
G. HİSARDAN BAŞKA BİR GÖRÜNTÜ
PLAJ
AYNI G. HİSARIN BAŞKA BİR GÖRÜNTÜSÜ
BÜTÜN YÖREDE, BU kÖŞK GİBİ, GÜZECEHİSARDA ÇOK YILDIZLI OTELLER ÇOĞALACAK.