“Yeni eski, eski yeni olur” modaysa

“Yeni eski, eski yeni olur” modaysa !!!

İnsanlık tarihi kadar eski ve her gün doğan güneş kadar yeni bir olgudur moda.

Zihinde olup bitenleri, savaşları, barışları, küstahlıkları, sevgiyi, aşkı, hüznü, heyecanı, dibe vuruşları ve çıkışları anlatır üzerinizdeki her parça.

Aslında ruhunuz seçer neyle örtünmek istediğini,

Ve açıkça ipucu verir derinlerde bir yerlerde olup bitenlerle ilgili…

Savaşlar, açlık, sefalet, yokluk, hastalıklar bir başka renk verir insanoğlunun gözlerine, yüzündeki ifadeye ve üstündeki çula, böyle zamanlarda hüzün giyer dünya ve hüzün giydirir modacı.

 

Önce ihtiyaçtı örtünmek ,

Soğuktan korunmak, sıcaktan yanmamak için giyindi insan.

Sonra statü belirleyici oldu vücudu saran kumaşlar.

Işığın elinden tuttu renkler.

Doğadaki her bir parça yardım etti.

Kimi rengini verdi, kimi ip haline döndü, kimi derisini verdi.

İnsanoğlu geliştikçe, kıran kırana geçen her savaş meydanının ardından aydınlanmak istedikçe ve belki de unutmak istedikçe üzerindekileri de fırlatıp attı ve yenilerini istedi.

Tarih tekerrürden ibaretti!

Bunu kumaşlarla oynayan, renklerle konuşan modacılarda ispatladılar.

Eskiye dönüp sandıkları karıştırıp birazcık düzeltip yenilikleri ekleyip ama hep geçmişin elinden tutup yollarına devam ettiler…

Küflenmiş kumaşlar, solmuş desenler, deli işi denilecek bir sabırla dikilen kaftanlar ruhunda moda tutkusu ile yaşayanlar için hazine gibiydi.

Beyaz perde

Moda ve tabii beyaz perdenin yıldızlarının tarzı da birçok moda tasarımcısı için adeta yol gösterici bir kılavuzdur.

Alman oyuncu ve şarkıcı Marlene Diectrich’in erkeksi tarzı takım elbisesi, şapkası, briyantinli saçları onu bir stil ikonu yaparken; Audrey Hepburn’nun dişi görünümü aristokrat ve zarif tavırları ile taşıdığı elbiseleri, pantolonları balıkçı yaka kazakları, trençkotları şıklığın elinden tuttuğu sadeliği temsil ederken, moda tarihinde yeni bir dönem başlatmıştır.
Marlene Dietcrich

Audrey Moda akımları yaratan yıldızların tarzı sinema ve modanın birbirinden ayrılmaz bir ikili olduğunu ispatlamıştır.
 

Tasarımcıların gözünden dünya farklıdır

Tasarımcıların ruh halleri, bakışları ayrı bir şeyler arar, herkesin gördüğünün aksine ışıl ışıl olan gün renklerin dansı gibi gelir tasarımcılara.

Bugün dünyada moda tasarımı yoğun bir sanat eğitimi, yoğun bir renk eğitimi ve yanında endüstriyel anlamda birçok gelişmeyi de barındırmaktadır.
 

Nasıl ki herkesin DNA’sı farklıysa her modacının aradığı ve yakaladığı ışık da farklıdır.

Büyük kitleleri peşlerinden sürükleyen, zihinlerinin oyunları insan bedeni üzerinde kumaşlar ile var olan modacılar ressamlar gibi ritmi, dengeyi, ışığı, rengi harmanlayıp bir kompozisyon oluşturarak; kumaş ve birçok materyalden faydalanarak yeniliklerin peşi sıra koşarlar.

Kumaş bir moda tasarımcısının tuvalidir.

Kumaşa dokunduklarında yolculukları başlayan modacılar giyinme ihtiyacına cevap verirken, aslında kendi sahnelerini kurar, öykülerini yazar ve oyunlarının kahramanlarını hayata geçirirler…

Handan KOLTUK