Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '15

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Yarının adımları

Yarının adımları
 

Şafak TOKUR


Yol uzun. 
Çetrefilli, sancılı ve emek dolu. 
Her bir tasarım aslında onun tablosu…
Zihnindeki imgeleri paylaşıyor bizimle,
Güneş gibi ışıl ışıl bazen, bazen de karanlık, sır dolu, hüzünlü.
Geçmiş hep yanı başında. 
Aslında dünü yanına alıp, bugünde soluklandırıp yarına miras bırakmak belki de amacı. 
Kumaşlar, renkler, farklı formlar ve hatta bağlama. 
Yaşanan acılara saygı duruşuyla vicdanını tasarımlarında yaşatan, zamanın birinde nefes almış kumaşları unutmayıp modern akımlarla harmanlayarak genç tasarımcılara ilham veren Şafak Tokur’la siz Pembenar okurları için bir söyleşi gerçekleştirdik.
 
Kendini anlatır mısın? Kimsin sen?
 29 temmuz1975 Sinop doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi doğum yerim olan Sinop’ta tamamladım. İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümünü ve sonrasında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümünde eğitimimi tamamladım…
Mezuniyet sonrasında moda tasarımcısı olarak birçok hazır giyim markasında çalıştım.
2012  yılında kendi markamı kurdum ve İstanbul Fashion Week kapsamında ilk koleksiyonumu sundum.
 
Tasarım yolculuğun nasıl başladı?
Çocukluğumdan itibaren sanırım tüm sanatsal  ifadelere çok yatkındım bu da zaten sizin kim olduğunuzu hissettiğiniz andan itibaren şekillenen ve gelişen bir durum, aldığım eğitimler ve bütün disiplinlerle kendi özgün hareketimi yakalama çabasında olmaya çalıştım.
Öncelikle farkındalık yaratabilecek kreatif düşünceye odaklı tasarlama süreçlerinin merkezinde bir yolculuktu benimkisi…
Geleneksel algının odağındaki modern kimlikleşme durumlarına bir anlamda eklektik ve esprili bir yolculuk.
 
Koleksiyonları hazırlarken temaları nasıl belirliyorsun, ilham süreci nasıl gerçekleşiyor?
Yaşam içersinde aslında bu süreçlere odaklanmak  çokta zor değil.
Her yeni  gün yeni bir hikâyeyle başlıyor aslında.
Dünün, bugünün ve yarının sizin gözünüzden yeniden şekillenmesi ve bu bağlantıları bir araya getirip tasarlama süreçlerinde yeni heyecanlara adapte etme durumu çok keyif verici.
önemli olan bu sürecin ne kadar içinde olduğunuz, keşfettikleriniz ve nasıl şekillendirdiğiniz...

Deniz, Bağlama ve Zaman
İlk solo defilenin temaları “Deniz, Bağlama ve Zaman”.
Birbirinden ayrı ama bir arada usulca kaynaşan üç tema.
Neden bu temaları seçtin?
Bir konuya odaklanmanız onu yeniden şekillendirmeniz size eşlik eden tüm yaşam enerjilerinin dışa vurumu.
Sizinle birlikte hareketlenen ve uyum sürecindeki tüm hikâyelerinizin izlerini taşıyan durumların yeniden şekillenmesi, bazen eksilmesi bazen de çoğaltılarak yeni hikâyelerle resimlenmesi…
Yaşanmış olguların içinde iz bırakan ve size eşlik eden tüm kurgular içinde bana heyecan veren bir üçleme durumuydu bu…
Kimlik kazanma durumuna 3 ayrı yorum,  casual, geleneksel ve modern algı üçlemesi.
 
“Sarıkamış”
Yedi tepeli şehirde 100 yıllık acının hiç unutulmayan “kahramanları” Şafak Tokur’un 2014 Sonbahar/Kış "Sarıkamış" Erkek Koleksiyonu ile hüzün ve dik duruşlarıyla podyumdaydı.
“Sarıkamış” çok zor bir konu,ağır bir hüzün ,büyük bir acı.
Koleksiyon hazırlığı aşamasındaki ruh halin nasıldı?
Her zamanki gibi heyecanlı bir süreçti.
Hüzünlü ve yaşanmış gerçek bir olayın tasarım diliyle yeniden şekillenmesi ve bunun izleyicide uyandıracağı algılama durumunun vereceği heyecan.
Tarihsel anlamda birbirinden ayrı dursa da koleksiyonda beni heyecanlandıran ve etkileyen bu etkileyici hüzünlü ve kahramanca duruşu sergileyen askerlerin soğuk beyaz bir hüznün içinde Atatürk’ün İnönü savaşında kar üstündeki etkileyici resmiyle birleşmesiydi.
Bu aslında kahraman askerlerin simgesel bir resimle güçlendirilip konuya “Şafakça” yeni değerli bir anlam yükleme durumuydu...
 
SARIKAMIŞ
Kıta dur adım adım, yolun sonu,
Resimler hep aynı soğuk beyaz tonu,
Kıta dur adım adım yolun sonu,
Üzerine serilmiş yorgan gibi kar taneleri,
Zifiri karanlık heryer şimdi...
Kıta dur, adım adım yolun sonu...
Hakkındır göğsündeki ayla yıldız, hep onurlu taşıdın onu
Adaletsiz dünya düzenin bu mudur?
Hadi gel kolaysa içimdeki kahramanları durdur.
Dimdik ayakta gururla ne kadar dayanırsın böyle?
Elbet bu da senin son nefesin olur,
Kıta dur...
Yazan: Şafak TOKUR
 
Tasarımlarındaki olguları sıralamak gerekirse temadan sonra ilk sırada ne gelir kumaş, renk, müzik, formlar?
Tasarlama süreçlerinde bir sıralama yapılması durumu benim için sondan başa doğru bir yol alıyor çoğu zaman.
Önce bütün resmi görüyorum.
Tamamen bitmiş haliyle, şekillenmiş, müziğiyle hareketlenmiş dokusuyla buluşmuş rengiyle anlamlanmış formuyla hayata geçmiş oluyor.
Oluşturduğum temanın şekillenmiş tüm hallerini zihnimde bitiriyorum...
Sonrasında tabi gördüklerimin şekillenmesi için yaptığım yolculuk istediğim renk, kumaş ve yan aksesuar detayları.
Müzik benim için çok önemli.
Hayalimde gerçekleştirdiğim kurgunun bana hissettirdiği notalara basmak için tüm tasarlama süreci içindeki dönemde bulduğum müzik benimle birlikte hareket ediyor ve koleksiyon podyumda sunulana kadar bu müziği devamlı olarak dinliyorum.
 
Türkiye’nin dünya moda sektöründeki yeri için neler söylemek istersin?
Çıkılan yolculuk aslında zor ve meşakkatli öncelikle sabırlı olmak gerekiyor.
Moda yeni bir dönem içinde ve bu dönem içinde doğunun verdiği gizemli, güçlü, bilinmez, heyecan verici duruşu bir cevher aslında.
Bunu en doğru şekilde kullanmamız özgün olma durumuna ait yeni tasarım anlayışları sunmamız ve arkasında durmamız gerekiyor.
Yapılan işte süreklilik çok önemli.
 
İstanbul modanın başkentlerinden biri olma yolunda mı? 
Peki, Fashion week neler katıyor?
Mercedes Benz İstanbul Fashion Week’le birlikte dünya moda takviminde İstanbul önemli bir yerde.
Moda için oluşturulmuş tek bir başkent önerisi doğru değil aslında.
Zaten alınmış olan görev için üstüne fazlasıyla düşülmesi gerekiyor.
Bu sadece Türk modasının değil Türkiye algısının güçlenmesi ile ortak yürüyebilecek bir durum… 
Ülke imajınız size güçlü olma durumunuzda da eşlik etmeli
Büyük güçlü ve net bir resim görebilmek için sabırlı, özverili ve destekleyici olmak çok önemli...
 
Tasarımlarındaki erkek portrelerinden bahseder misin? Kim onlar, nasıl erkekler?
Tasarım dilimde oluşturduğum kimliklendirme durumuna eşlik eden, öncelikle ruhunu bedeninde özgürce taşıyabilen tüm  erkekler için çizilen bir resimden bahsedebilirim.
 
Sokak modası? 
Yeni ve kreatif algının beslendiği, özgün ve özgürce şekillenen tüm kurguların merkezindeki bir yer.
Tasarım anlayışınıza yeni değerli önermelerin odağındaki renkli bir beslenme istasyonu.
 
Beğendiğiniz tasarımcılar kimlerdir?
Rick OWENS
Hüseyin CAĞLAYAN
Ann DEMEULEMEESTER
Comme des GARÇONS
Dries Van NOTEN 
Kris Van ASSCHE
Ümit ÜNAL
 
Sevdiğin ressamlar?
Gustav KLİMT
Edvard MUNCH
Amedeo MODİGLİANİ
Picasso
Salvador DALİ
Burhan DOĞANÇAY
Ahmet GÜNEŞTEKİN
Taner CEYLAN
 
Kostüm anlamında başarılı bulduğun filmler?
Marie Antoinette
The Young Victoria
The Great Gatsby
Shakespeare in Love
 
İstanbul’un hangi köşesini daha çok seviyorsun, neden?
İstanbul’un birçok yerinin aslında keyifli kadrajlarından etkileniyorum.
Özellikle tarihi yarımada; yaşanmışlık hissi, tarihsel dokusu
Dolmabahçe’den Beşiktaş’a uzanan sahil bölgesi; okul döneminde fazlasıyla kullandığım çokça hayal kurduğum güzergâh.
Anadolu yakasından boğazı seyretmek; iki kıtanın bağlandığı  alanda fazla düşünmeden sakinleşip renkli keyifli ve heyecanlı anlara ortak olduğu için.
Sanat ve tasarım bir bütün müdür?
Tasarım, çıkılan yolculuklarda benim için öncelikle sanatsal bütün disiplinlerden besleniyor.
Bunun dozajı herkese göre değişebilir ama “sanat” içinde özgür ve özgün olmayı barındırdığı için tasarım görevini yaparken zaten bu güçten faydalanma ve etkilenme durumuna meyilli sanırım.
 
İyi bir tasarımcı iyi bir terzi de olmalı mıdır?
Öncelikle tasarımcı tasarlamakla görevli kişidir ve yeni bir fikir için ve çözüm için harekete geçen ve bunu sonrasında hayata geçirmek için kolektif enerjilerle birlikte hareket eden kişidir aslında.
İşin teknik anlamda bilgiyle beslenmesi tabii ki çok önemlidir ama tasarımcı bununla görevlenen değildir.
 
Stilini hangi  akıma yakın buluyorsun?
Dünya moda dillerine bakıldığında hangi akım içinde yer alıyorsunuz cevabını vermek biraz zor aslında.
Avangard da yenilikçi bir çizgi, sürrealist bir kurgunun içinde yeni önermeler sunan kreatif özgün biraz geleneksel... Aslına bakıldığında eklektik bir karışım bu.
 
Gelecek planların…
Çıkılan yolculuk zor ve meşakkatli bir yol öncelikle hayaller hepimiz için kurulması keyif veren bir oluşum.
Hayallerimle  içinde bulunduğum gerçeğimin sorunsuzca bir araya gelmesi çok önemli.
Bunun için sabırlı olmak ve süreklilik içinde olmak çok önemli, şu an için çizdiğim resim tam net olmamakla birlikte çabam resmi netleştirmek için oluşturduğum mücadelemle ilgili.
 
 
Ve kelimelerin gücü adına
Kumaş… Ten
Desen… Oyun
Işık… Göz
Gölge… Adım
Ritim… Hareket
Altın oran… Eşitlik
Dikiş… Yol
Kalıp… Bölge

Handan  KOLTUK 
 
 
Toplam blog
: 47
: 121
Kayıt tarihi
: 06.03.15
 
 

Moda ..