Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '12

 
Kategori
İlişkiler
 

" Yiğidi öldür, hakkını ver! "

" Yiğidi öldür, hakkını ver! "
 

En büyük yiğit, en sabırlı olandır.


Bir adam gerçekten yiğitse, gönlüm asla onun ölmesine razı olmaz. Ama bazen yaşam, karşındaki dünyanın en yiğit adamı da olsa, sana o yiğidi öldürmeni emreder.

" Yiğidi öldür, hakkını ver " en acımasız; ama en büyük hayat gerçeklerinin belki de birincisidir.

Çünkü insan, yüreğinde taşıdığı adalet duygusu kadar vardır. Çünkü adam olan, en sevmediği insan bile olsa doğruyu yapan; düşmanı bile olsa, hakkını haklı olana teslim etmesini bilir.

Bugüne kadar ki yaşam deneyimim bana öğretmiştir ki, en başarılı, gerçekten lider kişilikli yöneticiler, yiğidi öldürse bile hakkını verenler, düşmanına bile hakkını teslim edenler arasından çıkmıştır.

Kişinin, adalet olgusuna karşı sergilediği tavır, aynı zamanda onun insan ilişkilerinde izlediği yol haritasının da izlerini taşır.

Hiçkimse hiçkimseyi sevmek zorunda değil... Ancak, hak edenin hakkını vermemek, görmemezlikten gelmek, başkalarına ait bir hakkı yemek, ne insanlığa yakışır, ne de ne de adaletin ne olduğundan haberdar olan bir Allah kulu, böyle bir duruma razı gelir.

" Yiğidi öldür, hakkını ver! ", " Ne olursa olsun, kul hakkı yememelisin." demenin, bir başka yoludur.

Yaşamım boyunca, en büyük korkum, karşımdaki insanlara karşı haksızlık yapmak, adaletsizce davranmak, bilerek ya da bilmeden kul haklarına helal getirmek olmuştur.

Baktığın yerden nasıl bir adam olarak göründüğümü bilemem ama... Kendimi bildim bileli düşmanıma bile adil davranmaya çalışırım.

En sevmediğim, en hoşlanmadığım insan bile olsa karşımdaki, doğru bir şey yaptığında, cesaret gerektiren bir davranışta bulunduğunda ya da haksızlığa uğrayan birisinin arkasında durduğunda olanca gücümle yaptığı doğruya alkış tutarım.

" Yiğidi öldür, ama hakkını ver! " benim kişiler arası ilişkilerimin manifestosu, yürüdüğüm yaşam yolunun sönmeyen meşalesidir. 

Haaa!... Her zaman yiğidin hakkını verebiliyor muyum peki? Her zaman veremesem de, her zaman kendimi o hakkı vermeye zorladığımı söyleyebilirim; gönül rahatlığıyla... 

Çıktığı ana rahminden; gireceği mezara kadar, nefis denen baş belasıyla cebelleşmek zorunda kalan insan için, öldürdüğü, düşmanı olduğu bir yiğidin bile hakkını verebilmek, kelimelerle anlatılamayacak kadar güçlü ve gelişmiş bir vicdan, ve en samimisinden bir adalet duygusu gerektirir.

Kime ne kadar kızmış olursa olsun, kendisi nasıl bir haksızlığa uğramış olursa olsun, gerçekten insan olan, adam olmanın erdemini bilen bir insan, yiğidi öldürse bile, hiç gocunmadan hakkını vermesini de bilir.

En azından ben, bunu böyle bilirim. Her kim olursa olsun, yiğit olana hakkını verebilmek, o hakkı verenin de aynı yiğit ruhu taşıdığını gösterir.

Tabi bu yazdıklarım, yiğitliğin değerini bilenler için..." Yiğitlik de neymiş canım! " diyenlere, söyleyecek sözüm yok elbette...

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..