Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Şubat '11

 
Kategori
Spor
 

(A. N. D.) İçtik Şampiyonluğa

(A. N. D.) İçtik Şampiyonluğa
 

Hayatımın en buruk maçlarından biriydi kupadaki Gençlerbirliği maçımız. Gözlerimde nedeni belli bir bulut aşireti, dudaklarımda ekşi bir tebessüm ve yüreğime saklanan hıçkırıklarla izledim bu maçı. Semih’in penaltısı neyse de, frikiğine hiç denk gelmemiştim bugüne kadar. 2-1 kazanılan maçta attığımız gollere sevinişim inanın sadece refleks değildi. O goller kâğıt üzerinde anlamsızdı belki fakat manevi olarak çok değerliydi. O haftaki derbide tüm kamuoyunun Trabzonspor’u favori gösterdiği maç öncesi özgüvenin küllerinden nasıl doğduğunun kanıtıydı Gennçlerbirliği galibiyeti. Bu yüzden iple çekildi Trabzonspor maçı. 

Maç kampının başladığı saatlerde “İnandık size bu sene, görmek isteriz şampiyonluklar içinde.” İçerikli ziyaret gerçekleştirildi Samandıra’ya ellerimizde çiçekler, kapında sırılsıklam görürsen bizi şaşırma havasında. Üyesi olduğum Fenerbahçeliler Derneği’de ziyaretçiler arasındaydı. İstanbul trafiğiyle yaptığım restleşme sonucu aralarında olamadıysam da, sarı-laci yüreğimi sarıp beyaz bir güvercin kanadına yolladım onlara. İstanbul trafiğiyle restleşmemi kendine örnek alan kirpiğim uykumla restleşmeye cüret etse de, bu sefer pirim verdiğim taraf uyku oldu, çünkü bir süre önce tribünlerdeki koreografi sanatlarına taş konulan küskün arkadaşlarımızın aramıza geri döndüğü maçta zinde olmalıydım. 

Ocak soğuğunu iliklerimize kadar hissetmeyişimizin sırrı sarı-laci yüreklerimizden kopup gelen zafer inancımızda gizliydi. Hakemin 90 dakikayı başlatan düdüğüyle birlikte ortaya konan futbol, Lugano ile Niang’tan peş peşe gelecek olan golleri fısıldamıştı bile tüm futbol kamuoyuna. 

Manisa’ya gidilirken amaç, önce 4 puanlık farkı muhafaza etmekti şüphesiz. Aksi bir puan zayiatı karşısında ne önemi kalırdı ki Trabzonspor’a karşı alınan galibiyetin. Bu bilinçle maça çıkan oyuncularımız 1-0 geriye düşmelerine rağmen, (A)lex, (N)iang ve (D)ia ile gelen goller sonrasında and içmiş oldular şampiyonluğa isimlerinin baş harfleriyle. Ertesi gün liderin kendi evinde 2 puan bırakmasıyla kazanılan Manisa maçının önemi bir kat daha artmış oldu. Devreye başlarken puan farkı 9’du ve bazılarınca bizden ne köy olurdu ne de kasaba, hele hele şampiyonluk yolunda emsalimiz hiç mi hiç okunmazdı. Oysa bu hafta itibariyle puan farkı sadece 2 ve bu durum yine bazılarının huzurunu kaçırmakta. Yine ortalıkta alışık olduğumuz saçma ötesi senaryolar dönmekte. Bunlarla canınızı sıkmak yerine basketbolda geçtiğimiz hafta yaşanan güzelliklerden söz edeyim. 

Euroleague bayanlarda çeyrek finale kalma maçında ezeli rakip Galatasaray ile eşleştik. Hafızam beni yanıltmıyorsa bu iki Türk takımının Avrupa arenasındaki ilk eşleşmesi olarak tarihe geçti. Eşleşmenin ilk ayağı Caferağa’daydı ve bende parkedeki yerimi almıştım. Bayanlarımız üstün bir oyun sonrası parkeden 77-58’lik skorla galip ayrılarak seride 1-0 öne geçti. İkinci maç Abdi İpekçi’de oynandı. Kraliçelerimiz bu defa da rakibini kendi seyircisinin önünde 51-73’lük skorla geçerek adını Eurolegaue çeyrek finaline yazdırmış oldu. 

Yazı finalini bu sefer sevgili Rıdvan Dilmen Ağabey’ime ve hepimizin Fenerbahçeliliğini örnek aldığımız "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz" sözleriyle Fenerbahçe sevgisini anlatan sayın İslam Çupi’ye ayırmak istiyorum. Halı saha maçında kalbinden rahatsızlanarak Acıbadem Maslak Hastanesi’ne kaldırılan sevgili Rıdvan Ağabey’e geçmiş olsun dileklerimi sunup, sayın İslam Çupi’yi ölümünün 10’uncu yıldönümünde hasret ve saygıyla anıyorum. Bir sonraki yazımda bahsedeceğimi belirttiğim Türk Telekom Arena hakkındaki düşüncelerimi, yerinde izleyeceğimi umduğum 26’ncı haftadaki Galatasaray derbisi maç yazımda yer vermeyi uygun görüyorum… 

 

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara