- Kategori
- TV Programları
Bedenimizle Birlikte Yüreğimizi de Isıtır
Belki de sadece müzelerde görülecek , ileriki zamanlarda...
Üzerinde; ekmek kızartılan,kestane patlatılan , ninni gibi ahenkli sesler çıkararak kaynayan çaydanlığın her daim hazır olduğu, ateşi ile sadece bedenlere değil ruhlara da sıcaklık veren sobanın, zevkinden mahrum olan zamane çocuklarına acımamak mümkün değil...Hele bizimki gibi bir kuzunenin, keyfini yaşamamışsa bir çocuk, gerçekten çok şey kaybetmiş sayılır...Fırınında patates , -ateşini ayarlayabilirseniz- ,börek çörek pişirilen bir kuzunenin etrafında aç kedi gibi dolaşan çocukların , büyüdüklerinde , çocukları ile paylaşacakları "sıcacık" anıları olacağı hiç kuşkusuz...
Eksi otuzu, kırkı gören Erzurum gibi, kışı zorlu yaşayanlardan bu satırları okuyanlar "Antalya'da, sobadan ahkâm kesene de bak" diyecekler hiç kuşkusuz... Oralarda, soba; dokuz ay , hemen, günün her saati yanar durumda olduğundan , kaloriferli bir ev, olanağı olanlar için tercih nedenidir mutlaka.
Dışarıda kar yağarken, sobanın sıcaklığında sevdiklerinizle birlikte başka bir "sıcaklık "yaşamak, Antalya'nın Temmuz-Ağustos'unda yaşanan yapış yapış nemli sıcağına aşina olanlar için ne denli zevklidir, bilen bilir...
Cumartesi-Pazar günleri , sabah 8-9 sıralarında TRT-2'de, "sobanın öyküsü" adlı programı izleyen, yaşı kırkın üzerinde olan herkesin, gözlerinde anıları canlanırken hüzünlenmişlerdir mutlaka. İzlemeyenler için öneririm, devam edecek ...
Avrupa'dan,Amerika'dan bizim ülkemize gelen, İstanbul'daki antikacılar çarşısında bulunan sobaları da gördük bu programda. Sanat eseri gibi görkemli, ilginç sobalar...
Her nimetin, bir külfeti vardır denir . Doğal olarak, sobanın zevki yanında temizliği, isi, tozu ile uğraşmak külfeti de var. Bir kaç seneye kadar , sadece kırsal ortamlarda hakimiyetini sürdürebilecek soba, çünkü giderek doğal gaz yaygınlaşıyor,zaten apartmanlarda kullanımı oldukça az görülüyor artık.
Bir nostalji olarak anılarda kalacak ; o, sıcaklığı ile ruhları da ısıtan "ateş kutusu"...