Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

“Bir çalgıyım göğsüne yaslanmış”

“Bir çalgıyım göğsüne yaslanmış”
 

syshiphos


Son zamanlarda “çalışma” ile “ev” arasındaki güzergâhın dışına çıktığımda, genellikle çevreye baktıkça aklıma gelen insanın, karnını doyurmak, mutlu olmak, paylaşmak, varlığını devam ettirmek için neden bu kadar karmaşık, kötü ve gürültülü bir yol tutturduğu üzerine düşünceler... 

İnsanlık sanırım mutluluğa ulaşmayı zor kılmak için, paylaşmak yerine sınırlar çizmeyi tercih ettiği için, dayanışma yerine bencilliği tercih ettiği için, diyalog yerine çatışmayı tercih ettiği için, dostluk yerine düşmanlığa bel bağladığı için, barış değil savaşla, krizle yaşamayı tercih ettiği için bu halde. Kim bilir belki de barışı, dostluğu, dayanışmayı bir daha kaybetmemek üzere acıyla öğreneceğiz. 

Kim istemez, aşkla düşündüğünün, göğsüne yaslanmış bir çalgı olmak, toprağa yalın ayak basarak dolaşırken yedi yıllık sirkeyi tatlandıran dudaklarca öpülmek. Oysa ne kadar karmaşık ağlar içinde yaşam hızla akıp gitmekte; hâkim olamadığımız, kendimizi bulamadığımız bir düzenekte, sözcüklerle avunma çabasında yok olmaktayız. 

“Öyküler anlatsa
bir ölüye, ,
sevdiğim güzel,
dinlemek için sıçrar,
mezarından dirilir."* 

Sevgilinin sözü ve sesi böylesine algılanır olmalı diye düşlesem de, yine de asıl olan sessizlikte gizlidir, sessizlik denetlenemez. Son zamanlarda öğrendiğimi sandığım şey budur. Bunu bana öğreten farkında mıdır bilmiyorum, fark etmez; ona teşekkür ederim.
Biliyorum bu yolda öğrendiğimi sandıklarımın sonu gelmeyecek; ben hiç bilmeseydim; "hiç düşünce" de kalabilseydim hep ya da Baudelaire'in tarif ettiği gibi; zamanın inim inim inleyen kölesi olmamak için, sarhoş olsaydım hep, şarapla, şiirle...** 

"Sessizlikte, sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır."*** Hiç böyle böyle hissettiniz mi? 

Sözcüklerle eksenin bir ucunda sahip olma çabası, bir ucunda kendini ifade etme, var olma çabasındayız.
Dünya üzerinde sahip olma çabası çoğunlukla hapsetmek ve yok etmek olarak kendini gösteriyor.
 

Seni seviyorum demek, seni özledim demek dahi bir sahip olma çabasının ürünü olabilmekte; çünkü sözcükler insanın denetlenmesi; birbirlerini denetlemelerinin şartı. Oysa sözcükler deneyimlerimizi paylaşmak için; birlikte hayatı kolaylaştırmak için olmalı. 

“Sus, söyleme bir şey söyleme artık.” Bu cümle kendime; çünkü şu an yazdığımla söylediğim çelişiyor. Bu yazı boş beyaz bir sayfadan ibaret olabilmeliydi. 

Aslında sözcüklerimizden öte, algılama yeteneğimiz; sezgilerimizdir esas zenginliğimiz. “ Seni seviyorum” demenin birçok yolunu bulabiliriz, peki ” özgürlük” demenin bir yolu var mı? 

Aşk hep birlikte özgürleşmektir; birimiz dahi özgür değilsek özgürlüğümüz yaralıdır. Aşk yeniden yaratmanın kurucu gücüdür. 

Aşk “söz”den öncedir. 

Yeni yılda kimsenin yine de "çalışma"sız kalmamasını, hepimizin sık sık toprağa basma olanağı bulmasını; dostlukların çoğalmasını, sağlamlaşmasını sınırsız barış dilerim. 


“İnsan değil de ağaç olsam
Dallarımın arasından rüzgârlar esse,
Yapraklarım, çiçeklerim, meyvelerim olsa!
Mevsimleri yaşasam…
Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam.
Kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar…
Böcekler, karıncalar yollansalar içime…
Çürütseler oralarımı,
Ballarım sakızlarım olsa
Gövdeme bir insan yaslanıp uyusa…
Ben bunları hiç bilmesem, sadece ağaç olsam…” **** 


* Burhan Öcal-Sultan Osman/Cd-Ada Müzik 

** C. Pierre Baudelaire- Paris Sıkıntısı-Adam Yayınları
("Sarhoş olma saatidir.. Zamanın inim inim inleyen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz.") 

*** Gündüz VASSAF- Cehenneme Övgü/İletişim Yayınları 

****Erkan OĞUR- Bir Ömürlük Misafir/Cd-Balet Plak 

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..