- Kategori
- Kitap
"Cennetlik İbrahim Efendi" (İbrahim Müteferrika)
Tarihi roman gibi okumayı severim, tadında yazanı bulursam. Öbür türlü yavan tatsız tuzsuz geliyor, oldukça da soyut. Tarih romanında iki tür var, bir tarihi olayları kendilerine konu seçip, biraz fantastik ögelerle süsleyip yazanlar, bir de tarihi asıl kaynak kabul edip, araştırıp, kaynak gösterip, gerçeğe sadık olarak yazanlar var. Diyeceksiniz ki, tarih yorumdur, haklısınız. Ama bir de” gerçek” vardır. Neyse oldukça tartışmaya açık bir konu. Kendi tarifimle ben ikinciye gireni seviyorum. Bugünlerde ikinci tanıma giren oldukça popüler bir kitap var, Turgut Özakman'ın Çılgın Türkleri. Çılgın Türkler kitabına başladım, bir 100 sayfa geride kaldı. İlk izlenim olarak roman tadını alamadığımı belirtmek isterim. Oldukça demagojiye kaçan, nesnellikten uzaklaşan yerleri var. Yazarın nesnel olma çabasını satır aralarında okuyucuya hissettiren bir yan da var. Çılgın Türkler romanına başlamışken aylardır okumak istediğim fakat bulamadığım bir kitaba ideefixe'de rastlayınca hemen satın aldım. Kargo sonunda geldi. 100 sayfalık bir tiyatro eserinin, bir roman tadını vereceğini Moilere'in Cimri'sinden, Shakespeare’den sonra bir kez daha anladım. Lise yıllarından beri tiyatro eseri okumaya fırsat bulamayan ben, neler kaybettiğimi Jale Baysal'ın Cennetlik İbrahim Efendi (İbrahim Müteferrika) oyununu okuyunca anladım.
Prof..Doç. Dr. Jale Baysal |
İbrahim Müteferrika Macaristan'da doğmuş, dönme bir Müslüman. Üstelik rahip olmasına çok az kalmışken. Bir oduncunun oğlu olması, yoksul geçen çocukluğu onu vaaz vermenin karın doyurmayacağını öğretmiş olmalı ki rahipler ona en uygun iş olarak ‘hakkak’liği, basımcılığı uygun görerek, çırak olarak basım evine yollamışlar. Oraya gidene kadar Latinceyi, Yunancayı çok iyi öğrenen İbrahim Müteferrika yaptığı her işi hakkıyla yapmasıyla, dürüstlüğü, iyiliği ve öğrenmeye olan tutkusuyla yaşadığı çağlara hatta günümüze damgasını vurmuş bir insan.
Cennetlik İbrahim Efendi (İBRAHİM MÜTEFERRİKA OYUNU) aslında biraz kaybolmuş kitaplar arasında, oyun sahnelenmemiş. Sahnelenmeyi bekliyor. Tiyatrocu arkadaşlara duyurulur.
Cem yayınlarından 1992 yılında basılan kitap, 1986 yılında TOBAV (Devlet Tiyatrosu ve Bale Çalışanları) Oyun Yarışması birincilik ödülünü almış. Jale Baysal Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölüm Başkanlığını yapmıştır. 1968 yılındaki doktora çalışması İbrahim Müteferrika 'dan Birinci Meşrutiyet’e Kadar Osmanlı Türklerinin Bastıkları Eserler” dir. Doktora çalışmasından tiyatro oyununa uzanan bir eserdir; “ Cennetlik İbrahim Efendi (İBRAHİM MÜTEFERRİKA)” , 100 sayfalık bir esere bu kadar bilgi sığdırılabilme mucizesi beklide bu nedenledir.
Oyundan kısa bir pasaj eserin değerinin ne kadar verir bilemem ama…..
Cennetlik İbrahim Efendi(s.64 4.paragraf/s.65) cem yayınları/1992/ Jale Baysal
………………………
DE LACROİX : (Saldırgan) Ama bunlar olmadı. Bunlar burada oldu. Kaba ve zalim bir efendiye, köle olarak satılmanızdan ötürü! Umarım Sabit Çelebi Efendi hazretleri beni mazur görürler. İstanbul kadısını zatıâlinizde benim kadar tanırsınız.
İBRAHİM : (sakin) Efendim, kaba ve zalim bir adam değildi. Beni tanımıyordu. Mesele bu. Ayrıca…bir insanın haddini hududunu, yani sınırını bilmesi, kendileri için çok önemliydi. (dik dik De Lacroix’nin gözlerine bakarak) Doğrusu… benim için de önemlidir.
DE LACROİX : (çok pişkin ve arsızdır) Yine de Nevres efendi sizi ilk gördüğünde tabanlarınızın üstüne basamıyormuşsunuz! Macaristan’dayken niye Müslüman olmamıştınız sorabilir miyim?
İBRAHİM: Sorabilirsiniz… Müslümanlık ya da Hıristiyanlık yüzünden değil… Önce Servetus’un yüzünden diyelim. Sonra da belki… Galile, Kepler, Kopernik, Harvey ve dahi başkaları
DE LACROİX : Çok enteresan Galile, Kepler, Kopernik.. Yani pozitif bilim diyorsunuz. Halbuki elçi hazretleri, sizin yüzeysel bilgiler sahibi alelade bir adam olduğunuz sanıyordu?
İBRAHİM: Bilgiler, elçi hazretlerinin ve zatıâlinizin babanızın malı gibidirler. Doğduğunuz bir günden bunları elde edebilmek için olanaklarınız ziyade!.. Bizim gibi halkın aşağılarından gelenler, bilgi tahsil etmek uğruna analarından, babalarından evlerinden ayrı düşenler… arayanlar, bilmek isteyenler için…
Bir tek doğru söz, bir tek gerçek bilgi… nimetdendir… Çocukluğumdan bu yana, değerli incilerdir sandığım bütün bilgileri, her ne yerde bulsam ele geçirip, zavallı aklımda hırsla sakladım… Elçi hazretleri, alelade bilgi erbabı mı buyurmuşlar… belki sandığından da azdır bilgilerimiz… ama değerlidir. Çünki anlarla amel eyleriz. Bildiğimizi yaşamaya gayret sarfederiz.
…………………