- Kategori
- Kitap
Veronica Ölmek İstiyor
Bakın, görmüyor musunuz, şu çeşit çeşit yaratığın arasında en mutlu mesut yaşayanlar bilgi dallarından en uzak olanlar, doğadan başkasının öğretmenliğini tanımayanlar değil mi? (Ersamus Deliliğe Övgü)
Normallik mi Deliliktir? Delilik mi normalliktir?
Veronica sosyal baskılardan sıkılarak intihar girişiminde bulunuyor ve akıl hastanesine yatırılıyor. İntihar girişiminde bulunmasını iki nedene bağlıyordu Veronica... Hayatının monotonlaşması ve dünyanın akışında 'yanlış" olarak nitelediği olguları değiştirebilecek gücünün olmadığını düşüncesi... (Devrimci itki yoksunluğu)
Akıl Hastanesinde tanıştığı Eduard'a aşık olmasıyla düşünceleri değişir Veronica'nın...
"Özgürlük buydu işte... Kalbinin istediği şeyi hissetmek ve bunu başkalarının düşüncelerine bağlı olmadan yapmak. Özgürdü...Çünkü AŞK insanı özgür kılıyordu…" (Paulo Coelho-Beşinci Dağ)
Aşk; sonsuzluğa alevli izler bırakan yanık yürekleri, ateşten sözleri, kör pencereleri, sır vermez duvarları geride bırakır, inanç maskelerini düşürür, aydınlığında kaybeder…
Aşk; Geceyi elleriyle tutar, boşluğa düşen ve düştükçe ağırlaşan bir taş kadar ağırdır.
Aşk; Şairin yüreğine ulaşamamış, yazılmamış dizelerdir, zamanın ötelerinde tarihe yazılmak üzere dinlenen bir hikayenin adıdır…
Aşk; Yüzlerce yılın tortusunu üzerinde biriktiren, gün yüzüne çıkmamış bir kalıntıdır, sahibinin terk ettiği bir viranedir…
Aşk; Gerçek mi hayal mi kararının verilemediği, kimsenin varlığını keşfetmediği bir şey, bir mittir… Ferhat’tır, Kerem’dir, Mem’dir… Belki de çok daha fazlasıdır… Ne fark eder ki?
Aşk; İstikal’de şarap tadında, Çiçek Pasajı’nın aralığında bir lambaının ışığında, evsiz, etkisiz, etiketsiz, akan kalabalıklara karışmaktır… Karanlıkta, kararlılıkla, kahırla…
Doktorların öngördüğü yaşam süresinin dolmasının arifesinde hastanenin dışında zamanını geçirerek ölmek istediğini Dr.İgora söyler. Fakat İgor izin vermez. Eduard ile birlikte hastaneden kaçarlar. Kentin en pahalı lokantasında en güzel yemekleri yerler ve en pahalı şarapları içerler. Uygunsuz davrandıkları gerekçesiyle lokantadan atılırlar. Kentin dışındaki boş bir tepede toprağın üstüne uzanırlar. Sabah olduğunda ölmesi gereken Veronica, hala hayattadır. Düzenli verilen ilaçların Veronica'yı ölümden kurtardığı gibi bir izlenim taşırken romanın sonunda Dr.İgor'un Veronica'yı denek olarak kullandığını görüyoruz. Dr.İgor'un "ölüm isteğini ölüm korkusuylayendiği" çıkarsaması var. Oysa hikaye'nin bütününde Veronica deli değil ve deliliği bir iktidar alanı, kendini kısıtlamadan hareket edebileceği bir oyun alanı olarak görüyor. Hastaneden kaçtıktan sonra "deli" yaftasının kendisine getirmiş olduğu bir serbestlik, görece bir özgürlük söz konusu. Bu duruma oyun alanının genişlemesi, aynı noktadan hareketle ölme isteğini yok eden'in ölüm korkusu değil Oyun alanın genişlemesidir diyebiliriz.
Psikoloji-Sosyal Psikolojive Kişilerarası İletişim'e ilgi duyan herkese okumalarını kesinlikle tavsiye ederim.