- Kategori
- Haber
"Darbe yaparız"mıydı acaba?...

Anayasa Mahkemesi logosu
Bilindiği ve izlediğiniz gibi Türkiye’de<ı> “Medya” kısım kısım… Her bir kısım da kendi görüşlerini anlatmak için gerek <ı>“Manşetten” gerekse <ı>“Köşelerden” milletin hem zihninden, hem de damarından girmek için çalışıyor.
Ortak bir amaç var mı?
Orası kuşkulu…
Ama bir kısım <ı>“Medya”nın, yine bir kısım <ı>“Köşelerinden” gelen sesler, çoğu kez gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu gibi, ülkenin değerli kurumları üzerinden Sultanahmet Köftecisi, Vefa bozacısı ya da ne bileyim Gaziantep’in analı-kızlı yemeği gibi <ı>“Meşhur” olma sevdasındalar.
Ürküttükleri, berkittiklerine değer mi, orası ayrı bir konu…
Bazı şeyler vardır, peşlerinden koşarsınız yakalamak için. Yakaladığınız zaman da elinizden kaçırmamak için ne gerekirse yaparsınız.
<ı>“Meşhur” olmak da bunlardan biridir. Dayanılmaz çekiciliği vardır.
Sokağa çıktığınıda, ya da bir ortama girdiğinide, ya birileri yanına gelir, ya da biri diğerine <ı>“Bak… Bak…” diye onu gösterir. Eğer gösterildiğinin farkına varırsa oldukça da keyif alır…
Bu arada <ı>“Meşhur” olabilmek için her şeyi, her şeye rağmen kullanmışsınız, dert mi?
Son günlerin tartışması, yine Anayasa mahkemesi üzerine…
AKP, mahkemenin aleyhte karar vermemesi için hem kuralların içinde kalıyormuş gibi görünüyor, diğer taraftan da mahkeme üzerinde baskı yaratacak her türlü manevrayı yapmaktan geri kalmıyor.
Hatta uluslar arası örgütlerden bile medet umuyor, onlara siparişler veriyor.
Oysa ne kadar tehlikeli bir şey, kendi ülkesinin yargısına güven duymamak. Geçenlerde bir televizyon kanalında, bu <ı>“Köşelerinden” birinin sahibi, açıkça ve alenen <ı>“Ben, Anayasa mahkemesine güvenmiyorum” demişti.
Niye güvenmediğiniz sorarsanız, muhtemelen kendi düşüncesi doğrultusunda kararlar vermediği için güvenmediği ortaya çıkacaktır.
Peki, bu kişinin <ı>“Hukuk” ilmi ile bir ilgisi var mı?
Hayır yok… Ama bilinen tavrı ile bildikleri, söyledikleri her şey, kendine göre doğru olduğundan, düşüncelerine aksi şeyler onun için hep <ı>“Yanlış” şeylerdir.
Tartışma, Anayasa mahkemesinin <ı>“Cumhurbaşkanı seçiminde 367 sayısı gerekir” kararı üzerine…
Bir kısım medya, bu kararın alınmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı yaptığı, hatta <ı>“Darbe yaparız” tehdidinde bulunduğunu iddia ediyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri, böyle bir baskı yaptı mı, orasını bilmiyorum. Yaptığını da düşünmüyorum. Darbe <ı>“Yaparız ha…” diyerek yapılmayacak kadar kritik bir karar ve uygulamadır.
Ama ben, bir başka bir şeyi çok kesin ve net biliyorum…
O dönemde, AKP tarafından, Anayasa mahkemesi üyeleri üzerinde <ı>“367 gerekir” yönünde karar vermemeleri için yoğun girişimlerde bulunuldu.
Bugün Anayasa Mahkemesi üyeleri üzerine AKP iktidarı tarafından açıkça ve alenen gidilmesinin nedeni, kapalı kapılar altında yapamadıkları etkiyi, bir başka şekilde ve alenen yapmaya çalışmalarıdır. Hatta uluslar arası örgütleri de bu işin içine sokmalarının nedeni budur.
Anayasa Mahkemesi Üyelerini, hiçbir koşulda etki altına alamamak…
Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkede bir darbe yapmaya kalkıştılar mı, dediğim gibi orasını bilemiyorum. Diğer taraftan AKP iktidarı, ülkede <ı>“Sivil” ve bir o kadar da <ı>“Karşı devrim” ya da <ı>“Darbe” girişimini saman altından yürüttüklerini bilmeyen yok.
Fırsatını ve imkânını bulsalar, Kamer GENÇ’ten başlamak üzere, kendilerine muhalif, kendileri gibi düşünmeyen herkesi bir kaşık suda boğacaklar.
Avrupalının baskıları ile ülkesinin gerçeklerini göremeyen iktidar partisi AKP, bakalım <ı>“İktidarını” sürdürebilme uğruna daha neler yapacak?
Ama biline ki, Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı kumaya çalışan, ama beceremeyen AKP, önümüzdeki zaman içinde gücü ve ömrü yeterse, Anayasa Mahkemesi’ni bir şekilde iktidarın oyuncağı yapmaya gayret gösterecektir. Çalışmalarda bu yönde zaten…
<ı>21 NİSAN 2008