- Kategori
- Kitap
"Düzensiz Düzen"de yalana, talana, yağdanlığa, yalakalığa karşı şiirler

AYDIN KARASÜLEYMANOĞLU'NDAN TAŞLAMALAR...
Kırk yıllık dostlarımdan birisi de Aydın Karasüleymanoğlu’dur. 1967’den 2012’ye hesap edince aslında 45 yıl olmuş bu temel atılalı. Sevgili eşi Şahver Karasüleymanoğlu’yla da… İkisi de şiirle, halk yazınıyla, öyküyle, kitapla o günlerden bu günlere üretkenliklerini sürdürürler. Aslında kendini öne çıkarmayı sevmeyen, ürettiklerini gürültüyle ortalığa sunmayan; ama yazın yaşamında kalemiyle, eylemci düşüncesiyle, emek verilmiş kitaplarıyla onurlu ve dik duruşunu sürdüren bir kişidir Aydın Karasüleymanoğlu.
Kısaca tanıtmak istiyorum onu: 1943 Artvin Yusufeli doğumlu. Lise yıllarında yerel gazetelerde yazmaya başladı. Ankara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesini bitirdi. Hem okuyup hem çalıştığı yıllarda Yeni Tanin gazetesinin sanat-edebiyat sayfasını yönetti. Askerlik dönüşü Etibank’ta çalışmaya başladı. Özel şirketlerde çalıştıktan sonra matbaa işletmeciliği yaptı. Ünlü şair ve yazarların da yer aldığı, yazı kurulunda benim de bulunduğum Evrim edebiyat dergisi ile Şamar mizah dergilerini çıkardı. Birçok kültür ve gülmece dergilerinde yazılar yazdı.
Çalışanlarına ücret ödeyemez durumda iken, Spor-Toto Teşkilatının başına getirildi, köklü değişiklik ve yeni projelerle kısa sürede Spor-Toto’da rekor gelişmeler sağladı ve spor basınınca “Mucize Adam” olarak nitelendirildi.
Basıma hazırladığı otuz adet dünya çocuk klasikleri, her biri altı kez basılarak toplam bir milyon satıldı.
Çeşitli konulardaki yazıları Milliyet, Cumhuriyet, Ulus ve birçok gazetenin yanı sıra çeşitli dergilerde de yayınlandı. Ankara’da kurulan çeşitli il ve ilçe dernek ve vakıflarının kurucu üyeliklerini, yöneticiliğini ve başkanlıklarını yaptı.
Yanlış anımsamıyorsam 1967 yılının başlarında tanıdım Aydın’ı. O günden bugüne sarsılmayan, eskimeyen bir dostluğu paylaşırız. Şiirle, yazıyla, öyküyle, halk kültürüyle dolu bir kişiliktir o.
Karasüleymanoğlu’nun yayımlanmış çok sayıda şiir, öykü, biyografi, çocuk, gülmece kitapları bulunuyor. İlk kitabı Zeyno 1970’de yayımlanmıştı. Hatta adı Zeyno olan bir yeme-içme yeri de işleten Aydın’ın bu kitabı da orada kutlanmıştı. O etkinlikten kalan bir çok siyah-beyaz fotoğrafı albümümde özenle koruyorum. Karasüleymanoğlu’nun son yayımladığı taşlama, yergi şiirlerin yer aldığı Düzensiz Düzen (*) başucu kitaplarımdan biri oldu. Sayfalar arasında gezinip günümüze denk düşen dörtlüklerini okuyorum zaman zaman. Gülerken, düşünüyorum, kızıyorum, irkiliyorum, hüzünleniyorum.
Kültür Araştırmaları Kurumu geçen yıl “Halk Kültürüne Hizmet Ödülü”nü Aydın Karasüleymanoğlu’na vermişti. Ödülünü 17 Aralık 2011’de alırken yaptığı konuşmada söylediklerini sonradan okudum: “Liseyi bitirdiğim yıllarda başlayan folklor alanındaki çalışmalarım, bir ömür boyu kesintisiz sürdü. Yazdığım kitapların çoğunda folklorik motifleri kullandım. Kültürümüzün temel taşlarını oluşturan değerlerimizi genç kuşaklara tanıtmak için yazılar yazdım. Halk kültürü sahasında, bir futbolcu gibi mücadele ettim. En zor koşullarda bile en iyi sonuçları almak için maça asıldım. Ama hiçbir dönem türbinlere çıkmayı, olayları uzaktan izlemeyi yeğlemedim.”
Aydın’ın “hiçbir dönem türbinlere çıkmayı, olayları uzaktan izlemeyi yeğlemedim” sözünün altını çizdim. O her zaman olayları yaşayan, izleyen, elini taşın altına sokan, düşünceleriyle, ürettikleriyle, yapıtlarıyla toplumsal sorumluluğun gereğini yerine getiren bir aydın, kültür ve yazın adamı oldu.
Deveyi çeşitli biçimlerde anarsınız. Akla kara seçersiniz deveyi hendek atlatana dek, o da takılır dilinizin ucuna. Unutamadığınız deve güreşleri de vardır belki. Ama Aydın’ın şu dörtlüğü bir başka deve anlatımı:
VATAN SAĞ OLSUN
Deveyi amuduyla yutan sağ olsun
On parmağıyla da bal tutan sağ olsun
Sen acından ölsen de memurum işçim
Talana fırsat veren vatan sağ olsun.
Sevgili Karasüleymanoğlu kültür açmazını da seçtiğim şu dörtlüklerle vurguluyor:
MAGANDA CENNETİ TÜRKİYE
Çoğumuzun özlemi gitmektir hep geriye
Kültüre yabancıyız düşüktür çok seviye
Zorbanın mafyanın ve bilumum magandanın
İyi prim yaptığı tek ülkedir Türkiye.
KÜLTÜRÜN İÇİNE ETTİK
Siyasete hile katılmaz Hocam
Oy için boş temel atılmaz Hocam
Dağdaki ayının postu üstüne
Çarşıda pazarda yapılmaz Hocam
KİTAPSIZLAR
Kitap okunmazsa ne yapsın yazar
Arabesk taklide açıksa Pazar
Sanatı kültürü dışlayan toplum
Kendi mezarını kendisi kazar.
Kebabı severiz, mangalda kebap yapmanın keyfini de çıkarırız fırsat buldukça. Ama Aydın’ın kebabı bu keyif üstüne kurulu değil.
NE ŞİŞ YANSI NE KEBAP
Hep çıkara dayanır siyasette hesap
Keçi can derdindedir yağ düşünür kasap
Herkesi kucaklamak moda oldu şimdi
Amaç sevgi değil ne şiş yansın ne kebap.
Çifti çubuğu olana sözü olmaz da talana, yalana, namussuzluğa, çıkarcıya, soysuzluğa hiç acıması yoktur Karasüleymanoğlu’nun. İndirir dizeleriyle tokadı:
ÜLKEYİ ÇİFTLİĞİ SANANLAR
Koyun olan çobanın tutumuna aldırmaz
Onurlu olanlarsa haksızlığı kaldırmaz
Bu ülkeyi çiftliği sananların dışında
Hiç kimse çıkar için iti ite kırdırmaz.
Demokrasi diyoruz, sakız gibi çiğniyoruz bu sözcüğü. Bizi yönetenler de akıllarına estikçe hep demokrasiden dem vuruyorlar. Sahi bu ülkede gerçek anlamda demokrasi uygulandı mı? Yönetimi, yönetenleri övdükçe, düzene alkış tuttukça, yağdanlıklar çoğaldıkça, yalakalar arttıkça demokrasi oyunu da onlara göre oynanıyor hep:
BÖYLE DEMOKRASİ OLUR MU?
Aykırı düşünenler içeriye tıkıldı
Her geçen gün kemerler biraz daha sıkıldı
Temeli çürük olan demokrasi çatısı
Umulmadık bir anda başımıza yıkıldı.
BAŞIMIZA NE GELDİYSE
Deli gözünden tanınır adam da sözünden
İçi dışı aynı olan döner mi sözünden
Başımıza ne geldiyse geçmişten bu yana
Hepsi de bizi yöneten çapsızlar yüzünden.
Düzensiz Düzen o kadar çok konuya dokunuyor ki burada hepsini yazmak olanağı yok elbette. Ben çok az bölümünü seçtim, sizlerle paylamak istedim. Eksikliğini duyduğunuz, rahatsız olduğunuz, sıkıldığınız, tepkisini içinizde sakladığınız, özlemini çektiğiniz her şey Aydın Karasüleymanoğlu’nun dörtlüklerinde var.