Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

13 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

'Farzet Van'dasın'-'V'

'Farzet Van'dasın'-'V'
 

 Farzet Van’dasın… Bırak her şeyi bir kenara. Farzet Van’dasın…

Birde bakmışsın ‘yokluk’ içindesin. Bu ‘yokluk’ bildiğin ‘yokluk’ değil. Düşünsene annen yok. Veya baban. Son bir kez öpüp koklayamadığın sevdiğin. Sarılamadığın afacanların. Kimse yok. Belki de zaten hiç kimsen yoktu. Afganistan’da ki savaştan dolayı Taliban’dan, kandan, acıdan bıkıp kalkıp gelmiştin. Doğubayazıt ilk durağın olmuştu. Sonra Van… Aklın babanda. Şehit olmuştu, dediğin gibi. Kız kardeşlerinden bihabersin. Ne yapar ne edersin? Günlük 10 TL yevmiye ile orada burada çalışırsın. Amerika hayalleri kurarsın. Gitmek istersin doğudan. Güneşin doğduğu yer aslında senin için umutlarının, hayallerinin battığı yerdir. Evine giremezsin depremden sonra. Korkarsın. Bizim çadırın misafiri Afganlı İsmetullah gibi…

-&-

Belki bir işçisin veya öğretmen ya da esnaf. Yoksulsun. Orta gelirli de olabilirsin. Çok zenginsin diyemiyorum çünkü durmazsın oralarda. Gidenler gibi... Aslında kızamazsın da onlara. Korkuyorlar çünkü. Sende korkuyorsundur ama imkân el vermez. Kalanlar da vardır. Gidemediğinden değil de toprağını bir an olsun bırakamadığındandır. Yahut yitirdiklerini gömmek içindir bu gidemeyişin sebebi… Yitirdiklerini kalbine gömenler gibi…

-&-

Günler geçtikçe insanlıktan çıkmaya başlarsın. Gözün dönmeye başlar. Ne yapacaksın? Çoluk çocuk varsa ne diyeceksin onlara? Nasıl anlatacaksın? Sabahları idare edebilirsin fakat gece?

Hava eksi bilmem kaç… Yakarsın ateşi. Cümbür cemaat herkes başında. Isınamayacaksın evdeki gibi ama olsun yinede. Hem çoluk çocuk ateş görür…

Bin bir zorlukla alabildiğin herhangi bir çadırda karın/kocan ve çocuklarınla yaşıyorsun… Daha doğrusu yaşamaya çalışıyorsun. Van’da gece oldu mu soğuk iliğine işler insanın. İç Anadolu’nun en baba soğukları halt eder. Hiçbiri duramaz Van’da gece soğuğunun karşısında. Gece farklı biri olur hava. Giyinir, kuşanır savaş takımlarını. Çeker kılıcını. Diğerleri indirirler kalkanlarını. Oyuncak kılıçlar yerlerde... Tıpkı benim gibi indirirsin hem de. Dördünce gecende düşer gardın… Hastasındır artık, savaşı kaybetmişsin hem de…

-&-

Isıtıcın yok… Dünya tatlısı Nilüfer’in ailesi gibi. Çadırını kurarsın. Kokusuna alışmalısındır. Nasıl kokar o çadırın içi… Bir değişik. Havalandırayım desen de üşürsün. Alışacaksın artık. Sonra beklemeye başlarsın birileri gelip yardım etsin diye. Soğuktan korkarsın. Nilüfer ve kardeşi hastalanmasın diye. Ama iş işten geçmiştir ve Nilüfer her ne kadar seni görünce gülse de burnunu çekmeye devam eder. Üşüyoruz ama olsun dercesine. Çocuk aklıyla… Bir kamp çadırı bulunur. Çadırın içine küçük kamp çadırlarından kurulur. Neden? Isıtıcı yok… İşe yarar mı? Ne yapılabilir ısınılmıyorsa? Daha az üşümeye çalışılır elbet…! Onlar da aynen öyle yapmıştı daha az üşümek için çadır içine çadır kurmuşlardı!!! Battaniye istersin bu yüzden. Petuuu petuuu der annesi. Anlarız battaniye istediğini ama Nilüfer Türkçe bildiği için battaniye varsa istiyoruz der yine gülerek. -Nilüfer nasıl acaba şimdi…-

-&-

Birer bot olsa ne güzel olurdu… Son depremin merkezi olan Edremit’te ki yardım deposunun ışığını görüp gelen, o küçük bedenin sahibinin istediği gibi. Sahip olduğu tek şey bedeni, kirden rengi tam belli olmayan pantolonu, ince kazağı ve montu. Ha birde paramparça olmuş ayakkabısı. Üstelik yalın ayak giymişti ayakkabısını. Ne bir çorap, ne bir patik… İçin acır. Ona acımazsın. Onun bu halde olmasına sebep olanlara kızarsın birden. Babasına kızarsın. Ben ne yapayım der gibi bakınca sisteme kızarsın. Eşitlik olsa ne güzel olurdu dersin. Olur mu? Muamma…

(‘Farzet Van’dasın’ın ilk kısmı ‘V’yi okudunuz. Van ile ilgili diğer gözlemler, sorunun kaynakları, yaşanan aksaklıklar, eleştiriler vs. ‘Farzet Van’dasın ‘A’ da olacak…)

 
Toplam blog
: 8
: 274
Kayıt tarihi
: 25.03.11
 
 

Gazi Üniversitesi-İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi-Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 3.Sınıf Öğ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara