Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '11

 
Kategori
Haber
 

"Giden Gelmez" Dağında yaşanan sanal aşk!

"Giden Gelmez" Dağında yaşanan sanal aşk!
 

"Giden Gelmez Dağları".. Antalya Serik'te.


“Bütün dünya, yaşadıkça öğreniyor. Türkiye genç nufus. Kullananı çok ama, kafi değil. Fakat çabuk öğreniyor. Bir takım yasal düzenlemelere gerek var. 60 lık adam, 18 lik kızla ilişkiye giriyor internetle. Bazın düzenlemeler, kısıtlamalar getirilmelidir. Hanımlarımız, sosyal sitelerdeki faaliyetlerde dünya üçüncüsü

Yukarıdaki sözler, bir televizyonda konuşan İnternet Medya ve Bilişim Federasyon Başkanı Nizamettin Bilici’ye ait. O da yakınıyor bilgisayarların kontrolsüzlüğünden.

Bir ''sanal yaşam'' diye tutturduk gidiyoruz.. Dokunduğumuz her şey ''Sanal''.. Kimi buna ''yalan dünya'' diyor. Kimi, ''gerçekte olmayan gerçeklik'' diyor. Sanal, manal derken gerçekçi veya dürüst olabiliyor muyuz? Öyle ya! Karşımızdakini sonradan görsek bile tanıyamayız. ''Sarı çizmeli Mehmet Ağa!'' Ama; çok tuşlu, kiler penceresi büyüklüğündeki ekranın karşısına geçince, tatlı birer canavara dönüşüyor.

Eeee! Bu iki sanal dünyalı, dünyalarını nasıl ayırt edecek, bir diğerinden? İyiler bir ağacın arkasına saklanmış. Pek sere serpe ortaya çıkmazlar. Onları aramak lazım.Tetkik etmek lazım.. İnsanı, bir ''Noktası'' ve bir ''Virgül'' ü ele verir Alimallah!.. Hayvan yularından, insan ''sözünden'' tutulur.. Derler. Ettiği kelamlar, davranışlara yansır. Davranış bozukluğu olanlar, ''Ossaat'' belli ederler kendilerini..

İyi insanlarla karşılaşmak zor. Hem de kolay. Sanal ve gerçek hayatta edinilen dostluklar arasında, pek fark yoktur aslında..

Sanalların içinde, için için kok kömürü gibi yanan şey nedir? Bilir misiniz? ''Alt kimliklerimizi bastırıp, üst kimliklerle kendimizi bastırma çabası..''

Antalya Serik'teki vahşi dağın adı: ''Giden Gelmez'' dağıdır. Biz, gitmesine gideriz de, döner dolaşır, yine özümüze döneriz.. Bizde bu ''Sanallık'' olduktan kelli!.. İpin ucu kaçsa bile. Dağın ismi de çarpıcı ama! Albenisi var. Böyle vahşi bir dağda, sanal aşıklar buluşsa. Yaşanacak aşklar da vahşi olur herhalde. Bir roman okumuştuk çok önceleri "Vahşi bir kız sevdim" isminde. Eşkiyaların inindeki sarp kayalıklarda geçiyordu olay. Aşkları da vurdulu kırdılıydı. Vahşiydi anlayacağınız.

Bu sanallığa kendini kaptıranlar, gittikleri o dağdan, bir daha dönemezler.. Serikli köylüler o dağlarda kaybolup gittiği için, o isimle anılır o dağ!.. Sanal bağımlılık, sanal takılmalar.. Gerçek arkadaşların ihmali.. Saldırganlık.. Gözü kara olmak.. Aslına dönmek ise, bazen zorlaşıyor. Bir yazarımızın dediği gibi: ''Sanallığı vazgeçilemez bir tutku'ya dönüştürdüğümüz an, yanarız. Hem de çıra gibi..

İçimizi sanal ekranlarda, lirik cümlelerle ısıtıyoruz. Evimizin sobasını ısıtmak için hangi tuşa basmalıyız acep?!.. Sevgilimizin sinesini, hangi tuşa basarak koklayabiliriz? İnter tuşu ile mi? Hadi canım, sen de!.. Kızdığımız zaman : ''Sen kaç megabyt'lık adamsın be!..'' derken, karşımızdakinin yüzünün kızardığını görebiliyor muyuz? Yooğ!
Bunlardan hiçbiri sanallıkla bağdaşmıyor.

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..