Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Şubat '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

"Güçlü ve pozitif olabilmek" bu olsa gerek...

"Güçlü ve pozitif olabilmek" bu olsa gerek...
 

Hani bazen hepimize gelirler ya birden. Çok bunaldım, yoruldum, sıkıldım artık diye moda girip, çöken omuzlarımıza laflarımızla biraz daha ağırlık yükleriz. Hepimiz yaparız bunu. Karamsarlık kaplar içimizi, başarılı olamama korkusu, kaybetme duygusu, hayal kırıklığına uğrar mıyım sorusu… Beynimizi yer bitiririz. Halbuki yaşıyorsun kardeşim. Bu hayatta kaybedeceksin ki kazanmanın nasıl bir mutluluk olduğunu göreceksin. Başarısız olacaksın ki başarılı olmanın verdiği gururu tadasın. Mutsuzluk olmasa mutluluğun ne olduğunu tarif edebilir miydik sizce? Kahkahalarımızın kıymetini döktüğümüz gözyaşları sayesinde anlıyoruz..

Çok bilinçli ve mutlu bir şekilde büyüdüm, her şeyim olan ailem sayesinde.. Üniversite yıllarımı ailemden 1 saat mesafede olan şehirde tek yaşadım. Ayaklarım üzerinde durmayı öğrendim. Şimdi İstanbul’dayım ve ayaklarının üzerinde öyle değil böyle durulur lafını öğretiyor bana bu koca şehir... Tabii her haftasonu koşa koşa gidiyordum ailemin yanına. Ne sıkıntı kalıyordu ne stres. Şimdi ise…

İşte böyle gene içimi aile ve arkadaş özleminin kapladığı (gerçi bu özlem hiç geçeceğe benzemiyor ama neyse), kendi kendimi üzdüğüm, karamsarlıkları üzerimde topladığım günlerimi yaşıyordum. Bir mutsuzluk hakimdi üzerimde. Ve bir anda beni daha da üzecek bir haber aldım. Çok yakın bir aile dostumuz, saatlerce konuşsam da bıkmayacağım bir ablam, o adını bile anmak istemediğim iğrenç hastalığa yakalanmıştı. Kanserdi. Duydum ve tepki veremedim. Günlerdir isyanları oynuyordun Melike, ne oldu sustun diyordum kendi kendime? Şoktaydım resmen. Duyar duymaz aradım ve sesi benim sesimden daha iyiydi, her zamanki gibi neşeli bir şekilde hiçbir şey olmamış gibi açtı telefonu.

Yaşaması sevinci dolu, cıvıl cıvıl, beni kahkalara boğan bir ABLA...

Dünya tatlısı küçük bir kıza sahip bir ANNE...

Ve fedakar bir kocaya sahip bir EŞ aynı zamanda.

Tanrım seni o tatlı yavruna, eşine ve bizlere bağışlamalı. Ama ben biliyorum ki aşacak, bunun üstesinden gelecek. İlk ameliyatını, o zorlu aşamayı geçti, şimdi hepimiz sanki mahkemede hakimin kararını bekler vaziyetteyiz. İnanıyorum iyileşeceksin çünkü hayata o pozitif bakışınla sen her şeyi aşabilirsin.

İlla bir şeylerin kıymetini bilmek için kötü bir olay mı olması gerekiyor? Biz insanoğlu neden sadece kötü bir şey duyduğumuzda halimize şükretmeye başlıyoruz. Niye her şeyin değerini kaybedince anlıyoruz?

Yatağıma yattığımda tekrar şükrettim ve özür diledim Tanrım’dan.

Hayat çok kısa ne zaman ne olacağını bilsek de hepimiz ona göre yaşasak di mi? Ama anlaşmalı değiliz bu hayatla, sigortalı değiliz doğuştan. O yüzden sahip olduğunuz her şeyin ne kadar değerli olduğunu biraz daha iyi bilin. Sağlığınızın, işinizin, ailenizin, kısacası size dair ne varsa yeryüzünde biraz daha kıymetini bilerek yaşayın.

Bugünümüzü dünden belirleyebilseydik, yarın içinde endişelenmezdik.

Yarınınızın, size dilediğiniz bütün güzellikleri sunması ümidiyle…

 
Toplam blog
: 16
: 1368
Kayıt tarihi
: 19.10.06
 
 

Kendini anlatmaya gelince insan bir an duraksıyor.. Galiba en zoru insanın kendini anlatması:)1982 M..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara