Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '06

 
Kategori
Sinema
 

'Guru' ve 'Hokkabaz'

'Guru' ve 'Hokkabaz'
 

Sayın Guru...
Bu sana ilk mektubum ama umarım son olur!
Mektubum ilişikte gördüğün resimden anlayacağın üzere Hokkabaz üzerine satırlar içerecek ağırlıklı olarak.
Ama takdir edersin ki sana da iki çift lafım olacak.
Kıvırtmadan açıkça ve dobra yazacağım düşüncelerimi. Dolayısı ile bazı kelimelerim acıtabilir, şimdiden kusura bakma!

Ayrıca Parreira’nın F.Bahçesi gibi topu uzun uzun dolaştırıp hazırlık pası da yapmayacağım merak etme. Sevmediğin Gerets’in G.Saray’ı gibi direk atağa kalkacağım. Hoş bu satırlardan sonra beni de sevmeyeceksin
ya neyse.

Yalnız aramızdaki bağı! açıklama açısından Hokkabaz’dan önce iki kelam etmeme müsaade et lütfen.
İtiraf ediyorum gazetendeki kimi yazılarını okuduğum gibi bunlar arasından beğendiklerim de oluyor.
Ara sıra da olsa okunuyorsun yani tarafımdan. İyi yazıyorsun hoş yazıyorsun. Futbol konusunda asla barışmıyor yıldızlarımız. Belki ara sıra kitap zevklerimiz uyuşuyor olsa da sinemada asla ve kat’a.

Ki bunun acı tecrübesini önerinle gittiğim üç filmde yaşadım geçmişte. Kendimce üç şans verdim muhtelif zamanlarda sana. Ama görüyorum ki sen bu şanslardan birini dahi Hokkabaz’a tanımıyorsun.

Bence -dikkat buyur- bence! o kadar kötü idi ki önerdiğin filmler şimdi isimlerini bile hatırlamıyorum.
Ama saygı duydum yine de sana. Zira klasiktir zevkler ve renkler tartışılmazdı. Bu acı tecrübelerden sonra yapacağım tek şey vardı önerdiğin, yarım veya tam sayfanda ballandıra ballandıra anlattığın filmlere gitmeyecektim. Hoş açıkcası o tarihten beri çoğu yazın gibi sinema yazılarınla da ilgilenmedim aslında. Bu bağlamda sadece beğenmediğin filmler ilgimi çekti. İzlenebilecek film olduğunu düşünerekten o da.
Ki gazete arkadaşın Balçiçek Hanım’da benim yıllar önce düştüğüm bir hataya düşüp öve öve bitiremediğin bir filme gittiğine fena halde içerlemişti geçtiğimiz günlerde.

Uzatmayalım, nitekim dün de öyle oldu. Bir arkadaşım;

- "Guru" Hokkabaz’ı beğenmemiş dedi.
- Hemen yarına bilet kap dedim ben de.

Normalde zaten izleyeceğim filmlerim arasındaydı Hokkabaz ama madem beğenmemiştin filmi, demek o kadar keyifli olacaktı benim için ve bir an önce izlemeliydim.

Az önce çıktım filmden çok samimi söylüyorum, bittim, bayıldım, çok keyif aldım.

Senin deyiminle filmde emeği geçenleri alnından öpüyorum!
O erkek arkadaşın gibi kahkahalarla güldüm ben de hatta ve hatta filmin sonundaki ölüm numarasını ben de yedim ve genç kız arkadaşın gibi gözlerim nemlendi benim de. İtitraf ediyorum.
Sonra eve geldim dünkü yazını okudum ve bu mektubu yazmaya başladım sana.

Yukarıda dediğim gibi filmi beğenmeyebilirsin, zevk-renk-kösele meselesi nihayetinde işte. Ama insan her şeye rağmen bir düşünmeli. Yüzbinler milyonlar okuyor belki seni. Öyle ya da böyle kamuoyunu etkileyen birisin.

Ben şimdi çıkıp blogumda yazsam Hokkabaz ultrasüpermegaötesi bir film, kaçırmayın, izleyin, izlettirin mutlaka (ki evet tekrar ediyorum çok beğendim filmi) yahut iğrenç bir film zamanınıza ve paranıza yazık desem senin gibi! en fazla 5-10 kişiyi etkilerim. Hatta belki yarısı
- Hadi ordan sen de kimsin der.
Ama sen öyle misin? Türkiyenin üç büyüğünden birinde yazıyorsun. Geniş kitlelere ulaşıyorsun.

Gazetecilik etiği bunu gerektiriyor? Kimse sana eleştirme demiyor. Ama ne bileyim vur fakat öldürme!
Ortada verilmiş bir emek paylaşılacak ekmek var.

Adamların ekmeği ile niye oynuyorsun? Tamam beğenmeyebilirsin, şu şu kısımlarını beğenmedim ama siz beğenebilirsiniz belki de bir şeyler söyle. Hiç mi güzel tarafı yok? Sen beğenmedin diye milleti filme gitmekten niye alıkoyuyorsun?

Bu arada Dünya Kupası, Oniki Dev Adam’dan sonra bir de sinema grubu oluşturmuşsun anlaşılan.
Hayırlı olsun. Gözümüz yok Allah daha çok versin. Darısı Eurovision'un grubunun başına!
Neyse bu sinema grubundan iki kişinin filmi çok beğendiğini ikisinin sevdiğini kalan dördünün kötü dediğini kendinin ise çok kötü bulduğunu söylemişsin.

Yani ne müzik, ne hikaye ne de filmin naif yapısı, Maradona’nın bir zamanların vazgeçilmez çizgili eşofmanları, Mazhar Alonson’un müthiş oyunculuğu, filmi sürüklemesi falan hiçbir şey enterese etmememiş seni anlaşılan. Eyvallah olabilir beğenmeyebilirsin her şeye rağmen saygı duyarım yine de. Ama sayfanda koca puntolarla "Hokkabaz Çok Kötü" demen, hadi onu da geçtim guruluğuna bir derece daha ekleyip düşünce okumaya başlayıp film eleştirmenlerinin (hem de kendi ağzınla demişsin) büyük çoğunluğunun film hakkında olumlu görüş belirtmesine yağcılık demen tek kelime ile kompleks başka bir şey değil.

Ve kusura bakma bu cümlelerinden sonra yazının kalanını okumadım. Dayanamadım zira!

Sonuç olarak senin mantığınla gidersek filmi beğenenler Cem Yılmaz yalakası beğenmeyenler ise Cem Yılmaz düşmanı öyle mi?

Geçiniz efendim.

Madem kalıplaşmış bir nevi özlü sözlerden girdin meseleye yine aynı kapıdan çıkalım öyleyse.

Güneş balçıkla sıvanmaz.

 
Toplam blog
: 39
: 765
Kayıt tarihi
: 21.10.06
 
 

Özel biri değilim. Sıradan bir yaşam süren sıradan bir adamım. Çok geçmeden adım unutulur. Tuzluk...