“İkinci baskı”nın Beşiktaş’a getirisi: 3 gol, 3 puan; 3 sarı,1 kırmızı...

Takvim yaprakları 15 Aralık 2013 Pazar’ı gösteriyordu.

Yer, Recep Tayyip Erdoğan Stadı... Kasımpaşa-Beşiktaş maçı var. Maçın  29. dakikasında futbol sahalarının en ilginç “sahte kâr” örneği yaşandı.

İşte, o “an”a gidiş:

Beşiktaş 1-0 önde. Almeida ikinci gol fırsatını yakalamak üzere...  Ryan Donk, sahaya atılan topu dışarı atacağına, eline alıyor, Almeida’yı izliyor. Almeida onsekiz içinde, etrafında dönüyor, topu düzeltiyor, tam vuracak... Aaa, o da ne? Donk, elindeki topu “yakar top” oynarcasına, oyundaki topa vuruyor, pozisyon sizlere ömür!.

Hakem, Donk’a sarı kart gösteriyor.

Bu kart, ödül gibi!

Golü önledikten sonra, sarı kart görmüşsün ne gam!

Sonrası mı?

Kasımpaşa, maçı 2-1 kazanıyor. Beşiktaş, haksızlığa uğradığını düşünerek hak arıyor. TFF Yönetim Kurulu, maçın tekrarına karar veriyor; Tahkim Kurulu da bunu onuyor.

Oysa iş, buraya kadar gelmeyebilirdi.

Hakem, penaltı verseydi, hiçbir sorun kalmayacaktı.

Neymiş?

Donk’un yaptığının dünyada örneği, futbol kitabında yeri yokmuş!

İyi ya, bizim hakeminki futbol tarihinde ilk örnek karar olur; uygulama, futbol kitabına girer, ülke olarak tarihe geçerdik!..

Ama o yaratıcılığı bizde ara ki bulasın!

*****

Maçın havası nasıl olacak, yaygın deyişle söyleyelim, hak, yerini bulacak mıydı?

Her yönüyle iki farklı “yarı” izledik. İlkinde Beşiktaş, bulduğu fırsatları gole çevirdi; ikincisinde sahasından çıkamadı. Bunda, ikinci yarının daha başında Serdar Kurtuluş’un “kırmızı” görmesinin etkisi belirleyiciydi.

Beşiktaş, acaba kaç maçta, bulduğu fırsatları böyle kolay değerlendirdi?

İkinci yarı değişikti, ama roller değişti demek zordu. Çünkü ilk yarıda Beşiktaş 3 gol atmasına karşın, Kasımpaşa da Beşiktaş kalesine akınlar yaptı. İkinci yarıda farklı, Beşiktaş alanından çıkmayan, ama yakaladığı fırsatlardan gol çıkaramayan Kasımpaşa...

Beşiktaş, bir eksildikten sonra, lehine olan top kullanmalarda zamandan epeyce kazandı, dinlendi. “Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın”a uygun oynadı.

Farklı “yarı”lara bakınca...

Beşiktaş, ilk yarıda o golleri bulmasaydı ya da Kasımpaşa, Beşiktaş gibi topu ağlarla buluştursaydı, skor bambaşka olurdu.

İkinci yarıda direnmek, Beşiktaş’a akın yapmayı unutturdu. Holosko, “taze kuvvet” olunca, bir ara akın yapma düşünülünce, görüldü ki, gol atmak yine kolay olacaktı.

Bazen elde olanlar yetinmek gerekiyor. Beşiktaş da onu yaptı.

*****

Lig şenleniyor!

Galatasaray, Fenerbahçe’ye 4 adım yaklaştım diye sevinirken, 1 adım gerisinde, ensesinde Beşiktaş’ın soluğunu hissediyor.

Kim, kimi yakalayacak, sonra geçecek?

Soruların yanıtları, bu “yakalama” ve “kaçma”da hakemlerin daha nasıl etkileri olacağında saklı.

Son söz:

Keşke bütün yanlış hesaplar, Bağdat’tan değil de, “kafa”lara girmeden dönse!..

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com