- Kategori
- Magazin
"İnsanın gözü: Neyi görüyorsa, değeri, o kadardır"

Her işimizin başına seks'i oturttuk. Nedir bu seks? Yenir mi, içilir mi? Repo yapılabilir mi?
Bu yılın en seksi kadını olarak “Olivia Wilde” 100 tanınmış popüler manken içinden sıralamada başa geçerek, birinci seçildi.
Nedir bu “Seksi” lik; Seks düşkünlüğü mü, seksi en iyi ben yaparım mı? Ötesi, berisi açık dolaşan mı? Yoksa, lâfın gelişi mi? Repo yapılır mı? Veya, arkası pornoya’mı dayanır, . Seksilik nasıl bir şey? Her işimizin başına seks'i oturttuk. Ortalık, seks'ten geçilmiyor! Dur bakalım " N'olcek?!"
Nedir? Bir seks kavramı mı? Herkese, her keseye göre değişir mi? Bilemiyoruz. Bildiğimiz bir yarışma olmuş seksilik üzerine. O.Wilde, o kadar kişi içinden birinci seçilmiş GQ Dergisine kapak olmuş. Erkek dergisi Maxim tarafından da “En seksi” görülmüş.
Şimdi, nasıl “ En” olunuyormuş? Yenilir mi, içilir mi? Neye katık olur? Erkek ve kadında seksilik, vücudun belli bir bölgesinin öne çıkması mı oluyor?! Sahi, nasıl oluyor bu işler?
Dudaklar meselâ. Michele Mercier’in dudakları pek alımlıydı. Alt dudağını ıslattıkça da seksiliği kademe kademe artıyordu. İzmir’deki röportajımda, benimle hem konuşuyor, hem de makyaj yapıyordu. Aklımda kaldığına göre ilkten dudakları sormuştum. Yalana yalana yüzüme baktıydı. Yıl 1970. Yer B.Efes Otelindeki odası. Paralı Askerler filmi çevirmeğe geldilerdi. Tony Curtis ve Charles Bronson ile birlikte.
“Dudakları ciğer gibi boyayan var, demişti Mercier, devamla da uçuk renk olmalı. Veya parlatılırsa daha güzel.” Ben de eklemiştim, “Ara yerde de yalanmalı” diye. Evet demiş, gülüşmüştük. “Dudağa ilgi çekmeyi istemek, bir nev’i seksüel eksikliği hissetme manası taşır, diyordu Fransız sanatçı.
Göğüsler dolgun ve olgun olmalı. İki göğüs arasına bronz pudra sürmek gerekiyor. Göğüsleri iri gösteriyor demişti ekleyerek. Daha daha konuştuk seksi kadın üzerine. Tırnakların hepsi aynı uzunlukta olmalıymış. Kısası da seksi görünebilirmiş. Ayaklar da seksi olurmuş. Sivri burunlu ayakkabılarla bilhassa. Yumuşak olmalıymış tenler. Öpülesi olmalıymış. (Birinci hamur, kuşe kâğıt gibi herhalde)
Kalın kaşlardan da konuştuktu. Kaşlar ilgi çekermiş. Simayı net ve manalı gösterirmiş ( Şimdilerde yoluna yoluna orada kıl bile bitmiyor.) Eskiden, “Kaşla göz, gerisi söz” denirdi. Bir kıstastı bu cümle.
Kâküller de önemli. İster yana yatırılmış, ister ortadan ayrılmış olsun, kâkül, yüzü ön plana çıkarıyor. Bakışlara da dumanlı hava verdin mi, yeme de yanında yat. (Bu son cümle benim)
Saçlar önemliymiş. Bir ton açığından saçlara gölgeler vermeli diyor Michele Mercier. Bir diğer adı da “Angélique” Bilindiği gibi, tarihi dizi filmlerdeki adıdır. Saçlar ensede toplanırsa, seksilik artar. Topuz bile seksi hal alır. Saç uçları değişik yönlere taranmış gibi duruyorsa, saç uçları, unutulmasın, seksi bir hava verir..”
Maden suyu içenlerin teni, pamuk gibi olurmuş. Omuz başlarını işaretle ‘Yumuşacık gözüküyor’ demiştim. Çok içiyorum soda demişti ve eklemişti. “Türk hanımları bol bol içsinler, beğenecekler tenlerini” diye de eklemişti. Bu yazı yazılırken istatistikler diyordu ki: “Avrupa’da yıllık kişi başına tüketilen maden suyu miktarı kişi başına 100-200 litre. Bizde 30 litre.”
Odasındaki konuştuklarım bu kadar. Gerisi; İzmir Milli Kütüphanesinin, gazete arşivlerinde. Yıl: 1970 D.İzmir Gazetesi ve Şık Dergisi. (Bu sonuncusu bana aitti. 15 yıl ara vermeden, haftalık olarak çıktı. Paparazi dergisi olarak.)
Velhasıl, en doğru kelâmı, bizim Mevlâna Hazretleri etmiş: “ İnsanın gözü, neyi görüyorsa, değeri o kadardır!” ne lâf ama! Te işte bu ka!
Aynı gece otelin diskosunda dans pistinde dans ettiği adam, Angélique’in saçlarını, uçlarından itibaren yiyordu. Resimde, avurtları şiş halde saçları yerken çıkmıştı resimde. Aynen öyle basıldıydı gazetemde ve dergimde. “Sevgilisi, Anjelik’in saçlarını yedi!” diye.
Tony Curtis’le saklambaç da oynadıktı otelin lobisinde. Charles Bronsonun arkasına saklanarak fır döndü etrafta. Ne adamdı be!
B. Efes’in önünde bir taksi, kapağı açık. İçinden kovboy kıyafetli esmer çocuklar çıkınca “ Şu Efesi de batırdılar, şu tipsizleri de alıyorlar müşteri diye! Hayıflanmıştım. Meğersem onlar Charles’ in çocuklarıymış. Bu da kısa bir anekdottu. Paylaşayım dedim.
Nerde kalmıştık? Seks, seksilik, seksapel, ve seksi güzel demiştik. Tanınmış 100 mankeni sollayarak birinci seçilen bu yılın seksi mankeni O.Wilde, İrlanda da okulunu bitirmiş mesleğinin. California’da oturuyor, ayrıca da İrlanda vatandaşı.
Gösteri dünyası bir âlem! İnsanlar, kırmızı halılarda, birbirini eze eze geçiyorlar. Yürümesini bilenler bile şaşırıyor o geçişlerde.
Bir erkeği ve kadını çekici yapan özelliklere seksi deniyor. Sexsapel deniyor. Seksapaliten nedir diye sorgulanıyor. Daha da ileri gidilerek “ Okkan kaça?” diye resmen sorulup, mahkemelik de olunuyor.
Çirkin kadın yok. Bakımsız kadın var. Ayrıca, kirpiklerinin ardından güzel bakan kadın da güzeldir. ( Şu an, aynaya göz atanlarınız olmuş mudur acaba? Ben biraz meraklıyımdır da, soruveririrm böyle) Bütün meselenin özü kısaca : ”Yaş almadan, yaşlanmak” tır.
“Anaç” tavırları olan kızların sexsepalitesi kuvvetli denmekte. Her şeyin başı sağlık, bilirdik hepimiz, di mi? Ne gezeeeer! Şimdi “seks” diyoruz, kelimeleri uydura uydura eklentilerle uzatıyoruz. Sonunda da “Okkan kaça?” denilince de mahkemelik oluyoruz!
Ört ki, ölem!
Resimler: (Onay alınca)
ÖZÜR: “Yorum – Cevap trafiği, sevgili İdaremizce düzeltilinceye kadar, sayfam kapalı”