- Kategori
- Gündelik Yaşam
"Is this real life?.."
Siz ömrü hayatınızda dişçiye gidip de zengin olan bir kişiye rastladınız mı hiç?
Efendim? "Rastlamadım" dediğinizi duyar gibiyim...
Ben de rastlamadım...
Üstelik dişçiye gidenler, "hem dişinden hem de kesesinden olurlar" diye bilirim...
Kendimi bildim bileli, çoğu kişi gibi ben de dişçiye gitmekten hep çekinmişimdir...
Hele dişçi koltuğuna oturmak da öyle kolay bir şey de değildir hani...
Dişçi muayenehanesindeki aletler nedense bana hep işkence aleti gibi gelmiştir...
Böyle gelmesinin sebebini 1976 yılında daha 17 yaşımdayken Beyoğlu Emek Sineması'nda izlediğim bir filme bağlıyorum...
İzlediğim "Marathon Man" adlı bu filmde Dustin Hoffman, bir maraton koşucusunun hayatını oynuyordu... Hoffman kaçak bir Nazi subayı (Laurence Oliver) tarafından tuzağa düşürülüyor ve İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma diş aletleriyle kendisine işkence yapılıyordu...
O günlerde izlediğim bu film öyle bir kazınmıştır ki dimağıma... Herhangi bir dişçiye dolgu için bile gitsem, kendimi Dustin Hoffman'ın işkencesindeki gibi hissederdim...
Az sonra dişçi elinde tuttuğu iğneyi ağzımın içinde bir kenara batıracak ve diğer elinde "vınnnnnnnn" diye ses çıkaran minik matkapla da çürüyen dişimin içini oyacaktır...
Anlatması bile korkunç geliyor insana... Dustin Hoffman bu filmde bizim kadar şanslı da değildir. Nazi subayı ona morfin iğnesi yapmadan çatır çatır, kanırta kanırta dişlerini çekmektedir... Diş sinirlerini koparmaktadır...
Neyse biz bu korkunç filmi, Dustin Hoffman'ı ve dişçi fobimizi bir kenara bırakalım, gelelim dişçiye gidip de zengin olan şanslı şahısa...
Bu kişiyi anlatınca hemen hatırlayacaksınız...
Bütün paylaşım sitelerinde ve özellikle de Youtube'da yandaki bu küçük çocuğu siz de benim gibi görmüş olmalısınız...
8 yaşındaki David Devore babasıyla birlikte bir dişçiye gidip dişini çektiriyor...
Dişini çektirdikten sonra narkozun etkisindeyken babasına ilginç sorular soruyor.
Babası, David’in sorduğu sorular sırasındaki komik hallerini kameraya kaydediyor.
“Bu gerçek dünya mı? Hiçbir şey göremiyorum.” “Dört gözün mü var senin, dikiş mi atıldı?” türünden babasına sorular soran David'in bu görüntülerini daha sonra paylaşım sitesi Youtube'a da koyuyorlar... ( http://www.youtube.com/watch?v=txqiwrbYGrs&feature=player_embedded )
Youtube'da bu görüntüleri 54 milyon kişi izleyince, David'e bir çok reklam teklifi geliyor ve kısa günün karı David bu video sayesinde 100 bin dolara yakın para kazanıyor...
Ha bir de David'in narkozlu halini anımsatan tişörtleri de http://www.davidafterdentist.com/ adlı sitesinde tanesi 20 dolardan satılıyor...
Eh ne diyelim böyle şansa... Kendisi ve ailesi de bilebilir miydi böyle bir dişçi sonrası ünlenebileceklerini, önce köşe, sonra dört köşe olacaklarını...
Boşuna dememiş atalarımız; "Toprağını işleyen, ekmeğini dişleyen kazanır" diye...
David'in sorduğu gibi ben de sorayım "Is this real life?.." diye. Belki bir devletkuşu da bizim başımıza mıçar, pardon konar, belki biz de köşe oluruz...
"What's up mennnnn" dediğinizi duyar gibiyim...
İyilik valla n'olcak? Zenginin parası, biz züğürtlerin çenesini böyle yoruyor başka önemli bir şey yok...
Ertan Yurderi
( Yazıyla ilgili fotoğraflar ve video için: http://ertanyurderi.blogspot.com/2010/04/is-this-real-life.html )