Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '16

 
Kategori
Tarih
 

"Karı" gibi ölmek mi (?)

"Karı" gibi ölmek mi (?)
 

“….O günkü vazifelilerden olup bugünün Kastamonu tüccarlarından Cemil Patlaban’ın anlattığına göre (bu destan halk arasında hala yaşamaktadır)1921 Aralık ayında birdenbire bastıran kar yolları kapamış, cepheye giden taşıt kolları geceye kalmadan yakın hanlara, köylere sığınmışlardı. Böyle fırtınalı bir gecede sabaha kadar yağan kar altında kalmalarının ara sıra olduğu gibi yine kara haberleri beklenirken o gece kar tipisine rağmen vatan aşkı ile ancak Kastamonu Kışlası’nın önüne kadar gelebilen cephane yüklü bir kağnı arabasının yanına ilk gidenin gördüğü acı manzara çok dehşetti. Hadiseyi görenin kışlaya haber vermesi ile Menzil Mıntıka Müfettişi Osman Bey, derhal Merkez Kumandanlığı Askeri İnzibat Posta Başı Muavini Devrekanili Cemil ve Beşiktaşlı Rıfat Çavuşları mahalline koşturmuştur. Her nasılsa kafileden geri kalmış genç kadının cephane yüklü kağnısı ile yorgun argın bir halde ancak kışla önüne kadar gelebildiği ve şehre girmek nasip olmadan şose kenarında sabaha karşı donduğu anlaşılmıştır.

Öküzleri geviş getiren bu kağnı arabasındaki kıymetli yükü korumak için üstüne yorganını örten bu genç kadının bir elinde övendire, kollarını gererek yorganın üzerine abanarak kaldığı vazifeliler tarafından görülmüştür. Rıfat Çavuş öküzleri koşarken, Cemil Çavuş da şehidin üzerindeki karları süpürmüş ve her ikisi de gözyaşlarını dökerek, kollarından ve bacaklarından tutarak kaldırırlarken yorganın altından birdenbire çığlığı basarak ağlayan bir çocuk sesi işitilince şaşırmışlar ve şehit anayı yana çekip hemen yorganı kaldırmışlardır.

Gördükleri şaheser tablo şu olmuştur: Otlara sarılı top gülleleri arasında yerleştirilmiş çulların içinde kundaklı bir kız çocuğunun dondan kurtulduğu ve müdahale üzerine uyanarak meme için ağlamaya başladığıdır. Cephanesini ve yavrusu uğruna kendini feda eden bu kahraman anayı ve yavrusunu arabaya yerleştiren çavuşlar, baş başa ağlaşarak gün doğarken yola düzüldüler…..”[1]

Tarihimizde ve kurtuluş savaşımızda böyle ne çok öykü var…

Rus işgaline direnen Süreyya Sülün Hanım’lar, Bigadiç’te Yunan’ın istediği bilgiyi vermediği için fırına atılarak şehit edilen Nazife Kadın’lar, düşmana yol gösteren cahil evladını vuran Domaniç’li Habibe’ler, Kurtuluş savaşında cepheye sırtında cephane taşıyıp kadına seçilme hakkı verilince milletvekili olan Satı Çırpan’lar, şehit eşinin yerine Kafkas cephesinde direnen Binbaşı Ayşe’ler,…[2] Nene Hatun’lar, Halide Onbaşı’lar, PKK saldırılarında yitirdiğimiz kadın güvenlik görevlilerimiz, 15 Temmuz’da şehit olan 5 gencecik hanım polislerimiz…. Daha niceleri, niceleri…

Bu yazıya koyduğum başlık için milyonlarca kez özür diliyor, hepimizi şükran ve minnetle anıyorum benim yiğit anacıklarım, ablalarım, kardeşlerim…

Türk kadını işte böyle ölür… Onlar gibi ölmek her “erkeğim” diyene nasip olmaz!

Kenan IŞIK

[1] http://muharipgaziler.org.tr/kadin-kahramanlar/

(Erol Mütercimler’in “Bir vatan böyle kurtuldu” adlı eseri kaynak gösterilmiştir.)

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..