Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '07

 
Kategori
Kitap
 

'Küçük Prens' kitabını okumak hakkında

'Küçük Prens' kitabını okumak hakkında
 

Üniversite döneminde yeni tanıştığım birisi ‘Küçük Prens’ kitabını o zamana kadar okumamış olmama şaşırmıştı. Herkesin bu kitabı okuması gerektiğini de belirtmişti. O zaman dan sonra çocuklara en sık hediye ettiğim kitap oldu. Yeni okuduğum bir habere göre de özel bir okulda tüm öğrencilere okutuluyormuş. Bu kitabı okumayanlar varsa http://geocities.com/kuccukprens/index.htm adresinden okuyabilirler. Peki bu kitap neden okunmalı, okumamış olmak neden garip geliyor. Açıkcası bende tam uygun cümleleri kurmakta zorlanabilirim. Ama okuduğum kaynakta özetle verilen bilgi bu kitabı neden okumak durumunda olduğumuzu vurguluyor, bu bilgiye göre;

• Küçük Prens, yaşadığımız doğrularla sınırlandırdığımız dünyaya bir çocuğun gözüyle bakar, sorgular ve değerlendirir.

• Gülün değeri, ona verdiğin emekle ölçülür.

• Gözler, bir şeyin özünü görmez. İnsan ancak yüreği ile bakarsa bir şeyi görür, iyi anlar.

• Her yabancı dil, dünyaya açılan penceredir.

• Yabancı dil öğrenimi insanları birbirine yaklaştırarak kimliklerinin güçlenmesini sağlar.

• Bilim hayat içindir, hayatın sırlarını çözmek için.

• 'Öyleyse kendi kendini yargılarsın' dedi kral. 'Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha zordur. Kendini iyi yargılamayı başarırsan, gerçek bilgeliğe eriştin demektir.'

'Merak ediyorum; acaba herkes bir gün kendi yıldızını bulabilsin diye mi parlıyor yıldızlar?'

Ben de bu kitapta en çok buğday başakları ile ilgili bölümü sevdim, edindiğim yeni dostluklar da hep buğday başakları aklıma geldi, kitaptaki bu bölüme gelince,

Bütün tavuklar birbirine benzer. Bütün insanlar da öyle. Bu yüzden biraz sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen eğer, yaşamıma bir güneş doğmuş olacak. Senin ayak seslerin benim için diğerlerinden farklı olacak. Ayak sesi duyduğum zaman hemen saklanırım. Ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendiğim yerden çıkaracaklar. Şu ekin tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz. Bu yüzden de bu tarlalar bana hiçbir şey hatırlatmazlar. Buna üzülüyorum. Ama sen beni evcilleştirseydin, bu harika olurdu. Altın renkli saçların var senin. Ben de altın renkli başakları görünce seni hatırlardım. Ve rüzgarda çıkardıkları sesi severdim.

Sustu tilki ve uzun bir süre küçük prensi izledi.

“Senden rica ediyorum. Lütfen beni evcilleştir!” dedi.

“Elbette” dedi küçük prens. “Ama pek fazla vaktim yok. Yeni arkadaşlar edinmem ve birçok şeyi anlayabilmem gerekiyor.”

“Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki. “İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkandan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de, hiç arkadaşları olmaz. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!”

“Ne yapmam gerekiyor peki?” diye sordu küçük prens.

“Çok sabırlı olman gerekiyor. Önce çimenlerin üstüne, biraz uzağıma oturmalısın. Ben gözümün ucuyla seni izleyeceğim, sen hiçbir şey söylemeyeceksin. Sözcükler yanlış anlamalara neden olurlar. Ama her gün, biraz daha yakına gelebilirsin.”

Ertesi gün küçük prens yine geldi.

“Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim….

İlişkilerde emek vermekten korkmam da, bu emek sonrası getireceği sorumluluktan çekinmemden, yeni tanıdığım ve emek vereceğim bir arkadaşlıkta, bu kaygıyla hep temkinle yaklaşırım, hep buğday başakları yüzünden…

Buğday başaklarını görünce mutlulukla gülümseyebileceğiniz iletişimler dileğiyle, sevgilerimle

Resim ve Kitap kaynak
http://geocities.com/kuccukprens/19-21.htm

 
Toplam blog
: 196
: 6404
Kayıt tarihi
: 30.03.07
 
 

Uzman doktorum, kendimi bildim bileli çalışıyorum. Kendi adıma  yaşamdan beklentim, huzurlu ve ko..