"La Allah İlla İlahe"- İblisleşen İnsanın getirdiği Şahadet

İnsanın insaniliğini veren ruhun dört özelliği bulunur.

1-V icdan.

2- Sorumluluk Duygusu.

3- Ahlak

4- Adalet duygusu.

Kuran bu duyguların üzerini örtmeyen kişiye TAKVA sahibi demekte ve aslında tamamen böyle kişileri muhatap almaktadır. Bu insanlara temelde seslenmektedir. Kalbi, aşağıda açıkladığım nedenlerle taşlaşan insanlara ise yine seslenir ama onları ikaz etmek için. Kuran onların taşlaşan kalplerinin değişmeyeceğini bilir.

Kalbin taşlaşması için insanın kendi vicdanının üzerini örtmesi için sorumluluk duygusundan kaçması gerekmekte. Vicdani muhasebeyle sorumluluk ilkesine göre davranmayan bir kalp ahlaki görevlerin de üzerini örter. Ahlak yoksunluğu adaletin de ortaya çıkmasına engel olur.

Bu yüzden vicdan sorumluluğun, sorumluluk ahlakın, ahlak ise adaletin öz ANASIDIR. Bunlar birbirini doğuran ve birbirine merhamet nazarıyla bakan duygulardır.

Bu duyguların üzerinin örtülmesini KİBİR, biriktirme tutkusunun sonucu CİMRİLİK, öfkenin dengesizce ZULÜM yapması, aidiyet duygumuzun azıp ASABİYETÇİ olması sağlar.

Halkımız Arapça bilmediği için daha Kelimei Tevhit'in orjinal söylenişinin ne manaya geldiğini yeni yeni çözerken La Allah İlla İlahe'de ne demek oluyor diyenler olacaktır. Bir sistem olarak Kapitalizmin insanların kafasına kazıdığı bundan başka bişey değildir oysa. Tevhit şeytanın bile ne olduğunu bildiği ama bile bile üzerini kibirle örttüğü kendi vicdanının sesini kibirle boğsa da asla Tevhidi değil insana düşman olduğu için insanın vicdanını örtmek ve bu vicdanın neden olabileceği kendince sıkıntılara karşı tedbirini almış durumdadır.

Bunu nasıl yapacağının tüyolarınıda vermiştir. Önden, arkadan sağdan ve soldan yanaşacak. Cimrilik, asabiyetçilik, kibir ve zulüm (Bakınız KABENİN HAYAT ŞİFRELERİ - SEMBOLLERİN DİLİ adlı 2012 Ekim 1.Baskılı kitap). 

Marks ve Eric From gibi batılı düşünürler Kapitalizmin neden olduğu sıkıntıların tespitini oldukça güzel yaptıkları halde çözüm önerilerinde insanın tanımındaki yetersizlikten kaynaklanan sebepler yüzünden yerindelik ve denge yoktur.

Günümüz müslümanları zulüm altındayken ve zalimin baskısı altındayken dayanışıyor, yardımlaşıyor daha üretken olabiliyorken iş iktidara geldiğinde sistemin nimetlerinden olabildiğince faydalanıyor, nimet aslında amaç değil araç laflarıyla kendini kandırıyor. Nedenli kapitalist sisteme eklemlendiğini göremeyen İslamcı kitleler islamdan nedenli uzaklaştığını da asla görebilecek durumda değildir.

En lüks evlerde oturan, en lüks arabalara binen bunun yanında akrabalarının, dostlarının aç kalışından ve sistem içinde ezilişinden hastalığından derdinden bi-haber olan umursamayan düşünmeyen üzülmeyen acımayan kalbi bindiği Firavun'un lüks develeri ve oturduğu Karun'un evleriyle kibiri paçasından akarken VIP olarak gittiği hac'dan allame olarak dönmüş vaziyette tam bir belam'dır ( hak adına konuşan ama tavırlarıyla haktan uzaklaştıran) artık.

Kuran'ın altını çizdiği ve islamın düşmanı Firavun'u, Karun'u ve Belam'ı aynı anda günümüzün kibirli vurdum duymaz, sorumsuz müslümanında çokça görebilmekteyiz malesef.

Bu tip kişilik Allah'tan başka herşeye ilah demektedir.

Allah'tan başka herşeye ilah dedirten aslında Kapitalizmdir. Almanın sonunun gelmediği faizci ve alın terinin düşmanı sistem. Bizlere La Allah illa İlahe dedirtiyor. Bilmem hangi meşrubatın tersten okunuşu La Muhammed La Mekke'nin anlayışı bu işte.

Daha çok kibirlenmek, akrabamıza ve dostumuza üstünlüğümüzün sistemce bize dayatması olan mal edinme yarışı. İhtiyacımız olmasa bile biriktirmek. Amelde kafir lafta müslüman.

La Allah İlla İlahe. Tercümesi, Putlardan -Para, Ev, Araba, cinsellik, Makam vb. - başka Allah yoktur.

Sonra bu halimizi görmeden Cuma'ya gideriz ve imam bize Firavun imanını telkin eder. Zaten Firavun gibi Karun gibi yaşayınca.

"Buyurun cemaati Müslümin son nefesimizde Allah söylemeyi nasip etsin "Eşhedü enlaaaa ilahe illaallaaaaah ve eşhedü enne muhammeden abduhu rasulullahhh".

Bütün bir ömrü "Eşhedü Enlaaaa allah illa ilahe ve eşhedü enne muhammeden rasulullah ve abduhu" (Şahadet ederimki putlardan-para, altın makam vb- başka allah yok ve şahadet ederimki Muhammed Allahın rasulü sonra kuludur) şeklinde amel ederek yaşadıktan sonra Allahın bizden Kelimei tevhidi söyletmesini bekliyoruz.

Firavun'da ömürünü Firavun olarak yaşamıştı ama Tevhidi son nefeste kabul etti ve söyledi. 

Peki bu kabul edildi mi? Hayır.

Nasıl yaşarsak öyle ölürüz. Firavun'un Kuran'da anlatılan hayatı buna kanıttır. İmamlar bizi boşuna uyutmasın. Birileri kalkıp olara BELAM derse o zamanda alınmasınlar.

La İlahe İlla Allah'ın ameli karşılığı kötülükten önce kendimizi sonra etrafımızı sakındırıp sonra da iyiliğe yöneltmek. Biz tevhidi bile yanlış anlarken "Nehyi Anhil münkeri" mi doğru sıraya koyacağız Allah aşkına?

Saygılar ve Selamlarımla

Ayhan Özcimbit