- Kategori
- Haber
“Püsküllü” mü “Üsküllü” mü?...

www.milliyet.com.tr
AKP Mersin Milletvekili ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, KAOS Gay ve Lezbiyenler örgütünün düzenlediği toplantıya katılınca tepki görmüş.
Bazı AKP’liler Üskül için<ı>, “Pis bir alana girmiş, sapıklar, gayler, transseksüellerin, toplumun nefretle andığı bu pisliklerin özgürce icrası için AKP adına teminat vermiş” ı>değerlendirmesi yapmış… Zafer Üskül ise bu değerlendirmeye, <ı>“Ben, Meclis İnsan Hakları Komisyonu başkanıyım. Anayasa’da herkes eşittir, parti içinden bir tepki almadım” ı>demiş…
AKP’lilerin Prof. Dr. Zafer ÜSKÜL’ün nasıl değerlendirirler bilemem, sonuçta partilerinin milletvekilleri…
Ama katıldığı toplantı hakkındaki düşüncelerini değerlendirecek olursam, söyleyebileceğim tek bir cümle var.
<ı>Bu kadar sığ akılla, ancak bu kadar değerlendirilir.ı>
<ı>ı>
Önce bir anımı anlatayım…
Yıl 1984 ve mahalli seçimler sonunda ANAVATAN Partisinden Belediye Meclisi Üyesi sıfatını edindim. Sandım ki, kendi şehrimde gördüğüm ne kadar olumsuz şeyler varsa, hepsini sihirli bir değnek ile bir anda yok edeceğiz, aynı değnek ile de bütün güzellikleri getireceğiz.
Meğerse ne kadar zor işmiş yerel yönetimlerin içinde bulunmak. Hele bir de sadece <ı>“Çıkar ilişkisi” ı>karşısında durmak!...
Evet, Belediye Meclisinin kürsüne çıkınca hiç kimse sizin konuşmanızı <ı>“Süreniz doldu, lütfen konuşmanızı bitirin” ı>demiyordu ama bazen konuşmakla da bir yere varamıyordunuz. Kendiniz söyleyip kendinizin dinlediği de oluyordu.
Ben bir meclis oturumunda, şehrin <ı>“Genelevi”ı>ni gündeme getirdim.
O tarihte Kayseri’de bulunan <ı>“Genelevi”ı> şehrin kenarında. Şehir kenarında olmasının bir başka nedeni de, <ı>“Polis bölgesi” ı>içinde olması zorunlu olduğu içindi…
Epeyce eski bir <ı>“Genelevi”ı> olduğu için de, yapı tarzı, döneminin gereği gibi yığma kara taştan, hani üfürseniz yıkılacak, damı toprak evler…
Mecliste yaptığım konuşmada, bu yerin yıkılıp yeniden inşa edilmesi gereğini vurguladım. Ancak, aynı anda da İl sağlık Müdürlüğü, buranın tamamen yıkılmasını Valilikten istiyordu.
Sonuçta bir <ı>“Genelevi inceleme komisyonu” ı>kuruldu, beni de <ı>“Komisyon Başkanı(!)”ı> yaptılar.
Gerekli çalışmaları yaptık, inşaat projesini de yaptırdık, <ı>“Genelevi Patronları”ı>nı da <ı>“Yap-İşlet-Devret” ı>modeli ile işin içine soktuk, raporu da meclise sunduk. Belediyenin kasasından tek kuruş çıkmadan ve faaliyeti de durdurmadan bu işi halledebiliyorduk.
Bu arada, benim <ı>“Köşe yazısı” ı>yazdığım gazetem, bir manşet attı…
<ı>“Gazetemiz köşe yazarı İbrahim PEKBAY, Genelevi Komisyonu Başkanı oldu…” ı>Yani, gazetem sayesinde <ı>“Kerhaneci Meclis üyesi” ı>sıfatını da almış oldum.
<ı>ı>
Bu manşeti gören eşim, gazeteyi eline alıp, rahmetli babamın karşısına dikilerek “<ı>Baba… Bu ne hal, şu oğlunun yaptığı işe bak” ı>diye şikâyet ettiyse de babam ona <ı>“Kızım, aklının ermediği işe karışma” ı>diye cevap vermişti.
O kadar olumlu çalışmaya rağmen, meclisten, o dönemin Belediye Başkanının <ı>“Kendime kerhaneci dedirtmen” ı>düşüncesi ile projenin yapımında başarılı olamadım. Ancak, her şeye rağmen tümden yıkılmasını engelledim. Hatta Sağlık İl Müdürü ve dönemin valisine <ı>“Burayı kaldırırsanız, fuhuş sokağa dökülür” ı>dedim…
Bizden sonraki dönemde tümden yıkıldı ve dediğim de aynen oldu…
Lafı neden bu kadar uzattım?
Dünyada, siz doğru bulmasanız da bazı <ı>“Gerçekler” ı>var. Bu gerçeklere sırtınızı dönerseniz, elbette ki yanlış yaparsınız. Ama o gerçekleri görüp de her nasıl yapılacaksa düzeltme yoluna giderseniz, hem doğruyu yapmış olursunuz, hem de beğenmediğiniz, yanlış bulduğunuz şeyleri, olabildiğince ortadan kaldırmış olursunuz…
Eğer <ı>“…toplumun nefretle andığı bu pislikler…”ı> olarak niteler ve onları toplumun dışına çıkarır, izole eder, tümden <ı>“…pislikler…” ı>olarak nitelendirir, değerlendirir ve ona göre davranış içine girerseniz, o <ı>“Pislikleri” ı>temizleme şansını kaybedersiniz ve giderek o <ı>“Pislikler” ı>çoğalır ve eğer gerçekten <ı>“Pislik” ı>iseler, bir gün gelir üzerinize sıçrar…
Oysa…
Toplum olarak bunları bir <ı>“Gerçek” ı>olarak görüp, toplumdan dışlamadan konuyu iyi ve doğru yönde çözmek de mümkün…
Ama dediğim gibi…
<ı>Bu kadar sığ akılla, ancak bu kadar değerlendirilir.ı>
<ı>ı>
Kendi <ı>“Püsküllüğünden”ı> habersiz böyle <ı>“Üsküllü” ı>ile uğraşırlar…
Ne yazık ki…
<ı>
24 MAYIS 2008ı>