Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Sen de mi Brütüs?"

Ünlü Roma İmparatoru Jül Sezar’ı bilirsiniz…
Hani şu ünlü,
"Sen de mi Brütüs?" tiradının sahibi ünlü komutan…
Sezar tam annesi ölürken, annesinin karnı yarılıp alındığı için Latince "kesilip alınan" anlamına gelen "Ceasar" adını almış…
Yani bugünkü "sezaryen" işleminin isim babası…
Rivayete göre Sezar, bir kahin tarafından uyarılır;
"15 Mart’tan sakın …"
Milattan önce 44 yılının 15 Mart günü, bir önceki gece rüyasında öldürüldüğünü gören karısının tüm ısrarlarına rağmen evinden çıkıp Senato’ya doğru yol alır…
Tam o sırada yolda kahini görür…
"Hani" der Sezar, "bak 15 mart geldi…"
Kahin uğursuz bir gölgenin içine doğru bakarak,
"Ama daha bitmedi" der…
Sezar, Senato’ya girdiğinde çevresini saranların birkaç dakika sonra harmanilerinin altında sakladıkları hançerleri kendisine doğru sallayacaklarından habersizdir…
Titilus adlı senatör ilk hamleyi yapar…
Ardından diğerleri…
Sezar onlarla boğuşurken, aralarında olan Brütüs’ü görür…
"Sen de mi Brütüs?" der ve karşı koymayı bırakır…
Aldığı 23 bıçak darbesiyle orada can verir…
Suikastçılar, kanlı hançerlerini Romalılara gösterirler büyük bir zafer kazanmışçasına…
Bekledikleri zafer çığlıklarıdır…
Ancak Romalıların beklenmedik tepkileri Brütüs ve diğerlerinin aynı gün Roma’yı terk edip kaçmalarına neden olur…
Halk senatoya saldırır ve yakar…
Sezar’a bağlı komutanların başında olduğu askerler, Sezar’ın katillerinin peşine düşerler…
Brütüs, Makedonya yakınlarında yakalanacağını anlayınca intihar eder…
Diğerleri de ya yakalanıp öldürülür ya da kendi canlarını kendileri alır…

“İhanet edenler affedilmez.” Hepimizin yaşamında “Brütüs” ler ve kahinler olmuştur. Bazı zamanlarda kendimizinde Brütüs olup olmadığımızı göz ardı etmemeliyiz elbette. Kehanetin değeri önlenebilir olmasında değil de gerçekleşmesi halinde anlaşıldığı için kahinlere inanılmaz.

Bir de şu öyküyü de duymuşsunuzdur sanırım. Stalin’in tavuğu…

Stalin en şedit cinayetlerini planladığı çalışma odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyordu. Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Kafalar iyice dumanlanmıştı. Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına girmiş adamlarına çevirerek sordu:

- Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım...
Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalıdır?
Her dumanlı kafadan bir ses çıktı.. Kimisi adaletten, haktan söz etti. Kimisi demokrasiden.... Kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten... Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Stalin, beğenmedi adamlarının izahatlarını... Bir kadeh daha votka çekerek şöyle dedi:

- Yönetimi eline geçiren hükümdarın Tanrıdan pek farkı yoktur! Halkın karşınızda başeğip durması için ne yapmanız gerektiğini durun da şu beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım...

Hemen hizmetçileri çağırıp emretti.

- Çabuk bana bir tavuk getirin...

Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları... Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının gözleri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun, ...

Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider...

- Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaşkın tavuk...

Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan dışarı canını atayım diyor, soğuktan tir tir titriyor... Masaların altına giriyor, köşeli masa ayakları canını yakıyor... Duvar diplerine koşuyor teleksiz, tüysüz kanatları yara bere içinde kalıyor... Şömineye yaklaşıyor tüysüz derisi kavruluyor... Çaresiz, tüylerini yolan Stalin'in bacakları arasına saklanıp, sığınıyor... O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıkarıp önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun... Yemlenen tavuk, Stalin nereye yönelse peşinden koşuveriyor.. Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp, pos bıyıklarının altından gülerek şöyle diyor Stalin:

- Gördünüz mü, Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak... O zaman yönetmek kolay olur...

Stalin'in sofra dostları hayretler içinde kalıp " Vay anasını birader.. Adamdaki akıla bak..." diye başlarını salladılar...

Şimdi soruyorum Sezar kim? Brütüs kim? Stalin’in tavuğu kim? “Poli” eski Latincede “Çoklu” anlamına gelir. “Tika” ise Yunanlılarda yalan anlamına gelir. “Poli-tika” ise çoklu yalan anlamına gelir. Her dilde bu anlama gelir. “Politika” Gerçekten de çoklu yalandan başka bir şey değildir.

 
Toplam blog
: 128
: 1145
Kayıt tarihi
: 23.11.07
 
 

Herkes gibi yazar, çizerim. Dünyamı boyarım hepsi bu!..