- Kategori
- Güncel
“Sosyalist” AKP, tapulara el koyuyor!

AKP hükümeti, meşhur torba yasasının içerisine gizlediği yetki yasaları ve seçim öncesi çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK), Türkiye’nin resmi ya da özel bütün arazilerine tek yönlü el koyuyor.
Seçimden önce jet hızıyla çıkarılan yetki yasası, AKP hükümetine hukuk devletiyle açıklanması imkânsız yetkiler vermişti:
Bakanlıkların kapatılması, açılması, birleştirilmesi..
Kamu yönetim birimlerinin yeniden yapılandırılması..
Kamu çalışanlarının atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilmesi gibi konularla ilgili yasal değişiklikler..
Bugüne kadar bu yetki ve değişikliklerin, anayasaya uygun olup olmadığı, ne tür bir kamu yararı ihtiyacı için yapıldığı bir türlü izah edilemedi.
Güya bu değişiklikler, hükümetin hızlı ve verimli iş yapma yeteneğini artırmak amacını taşıyormuş.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, sözde bu ihtiyacı karşılamak için kurulan yeni bakanlıklardan biri.
Bu bakanlığın koltuğunda uzun yıllar TOKİ denilen devletin inşaat tekelini yöneten biri, hemşerimiz Erdoğan Bayraktar oturuyor.
Hatta bazı kendini bilmez muhalifler bu bakanlığın sırf Erdoğan Bayraktar için oluşturulduğunu bile iddia etmişlerdi.
Yeni bakanımız Erdoğan Bayraktar, TOKİ’deki başarısını bu bakanlık marifetiyle bütün Türkiye’yi şantiyeye çevirerek gösterecekmiş.
Neyse konumuz Erdoğan Bayraktar’ın kişiliği değil, kullandığı ve kullanacağı yetkiler..
AKP hükümeti bakanına duyduğu güveni, ona yeni yetkiler taşıyan bir KHK ile taçlandırdı.
İnanması güç ama bütün ülkedeki yani bütün vatan topraklarındaki imar planı ve dolayısıyla “rant üretme” yetkisini bu bakanlığa verdi.
AKP hükümeti rant üretimi sırasında “parazit” yapma olasılığı bulunan diğer bütün kamu kurum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının halen geçerli olan bütün yetkilerini de makasladı.
Buyurun başında Erdoğan Bayraktar’ın bulunduğu bakanlığa tanınan bir yetki ya da ayrıcalık örneği:
Tapu, ister kamu kurum ve kuruluşunun, ister özel kişinin, isterse devletin hüküm ve tasarrufu altında olsun bu tapu ve araziler üzerinde istediği tasarrufu yapma yetkisi yalnızca ve yalnızca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘na aittir.
Belediye ve diğer kamu kurumları, ellerindeki arazi ve arsalar için 2–3 ay içinde haritalar ve imar planları hazırlayıp, ruhsat verecek duruma gelemezlerse bu yetkiyi resen ve doğrudan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kullanacak.
Türkiye’deki devleti ve kamu yönetim sistemini bilenler bu 2 ya da 3 ayın “laf olsun” diye yetki yasasına yazıldığını biliyorlardır.
Bu yetkinin anlamı şudur:
Türkiye’deki devlete ya da şahıslara ait bütün tapular ve varsa imar planları, tamamen hikâyedir, bakanlık, bu araziler ve arsalar üzerinde istediği (imar) rant değişikliğini veya kamulaştırmayı yapacaktır.
Ayrıca, yok Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, yok tescilli yapı, yok kamu yararı..
Hepsine elveda, bu bağımsız kurumların karar verici elemanları artık devletin maaşlı memurları olacağından gerisini siz düşünün.
Bugüne kadar siyasi baskılara direnerek koruyabildiğimiz doğal ve tarihi sit alanlarımızın, binalarımızın, surların akıbetini yani tahribatını hep birlikte görürüz artık.
Bu anormal yetkiler sadece bunlarla sınırlı değil elbet, şimdilik bunlarla yetinin istiyorum.
“Aaa saçma, olur mu böyle hukuksuz şey” demeyin, oldu bile.
Sizler ve bizler Suriye, Somali, Kaddafi diye uyutulurken; AKP hükümeti 17 Ağustos 2011 tarihinde Resmi Gazete‘de yayımlanan 648 sayılı KHK ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘na “ülkemizin topraklarını tepe tepe kullansın, paraya çevirsin” diye bu yetkileri “hediye” etti.