- Kategori
- Güncel
“Süreç” ten “Terör”e…

El yapımı patlayıcılar, mayınlar ve doğrudan ateşlenen namlulu silahlar ardı ardına patlayıp onlarca asker, polis ve sivilin hayatına mal olunca ancak, “ne oluyoruz!” diyebildik…
Ya öncesi?
Öncesi derken sadece süreç mi?
Daha öncesi yok mu?
Açılım?
Başka?
Bu güne gelene kadar yaşanan Ergenekon’u, Balyoz’u, veya Poyraz köyü ya da Danıştay saldırısını nereye koyacağız?
Açılımı, süreci ve terörü konuşurken öncesini göz ardı edebilir miyiz?
Asla…
Ya Kumpas?
Kumpas bu olayların neresinde yer alacak?
Kumpastan önce kâh toprak altında, kâh bir derede, kâh bir ağaç dibinde, kâh eski bir evde bulunan, sahibi ve kaynağı bilinmeyen, ne maksatla, ne zaman, kim tarafından yerleştirildiği meçhul, ancak bununla birlikte bulunması için çok çaba gerekmeyen, bulunduğunda “sabıkalı darbecilere” mal edilen ve medya üzerinden kamuoyunun gözüne gözüne sokulan, gösterildiği televizyon kanallarında saatlerce süren yayınlarla kamuoyunda dehşet uyandıran, bu suretle “kumpas”ın bir anlamda önünü açan mermileri, patlayıcıları, el bombalarını nereye koyacağız?
Kumpas sürecinde elde edilen, yıllar sonra sahte olduğu anlaşılan dijital belgeleri (!), üzerindeki imzanın şekli aylarca tartışılan yazılı dokümanları, güvenirliği ve varlıkları halen tartışılan gizli tanıkları, kumpas sürecinde yerlere göklere sığdırılamayan, sonra da kanun kaçağı durumuna düşen özel yetkili savcıları, “Balyoz Darbe Planı” belgelerini valizlere doldurup savcıya teslim ederek Balyoz davasının önünü açan, 5 yıl sonrasında "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme", "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçlarından tutuklanmasını nereye koyacağız?
Ergenekon ve Balyoz sürecinde cezaevlerinde yargılanmayı beklerken sağlıklarını ya da hayatlarını kaybeden onlarca masum insanları, onların yolunu gözlerken harap ve perişan olan ailelerini nereye koyacağız?
Kumpasın son deminde; bu ülkenin Genelkurmay Başkanlığı yapmış Orgeneral rütbesindeki bir şahsiyetin, “Terör örgütü kurmak ve yönetmek” le suçlanıp tutuklanmasını, yıllarca terörle mücadele etmiş askerlerin terörist muamelesi görerek aşağılanmasını ve hatta hayatlarıyla, istikballeri ile oynanmasını, diğer yandan Hükumet yetkililerinin terörist başına adeta saygınlık kazandıran ifadelerini, methiyelerini ve örgüt ile gizli/açık görüşmeler ve pazarlıklar yapmalarını nereye koyacağız?
Bir tarafta kumpas devam ederken, diğer tarafta “açılım/süreç” zarar görmesin mantığıyla yıllarca terör örgütünün ve uzantılarının eylemlerine göz yumulmasını, İstihbarat Teşkilatına rağmen; rahatça örgütlenmelerini, süreç adına silah bırakmaları şart koşulurken, daha da aşırı ve ağır silahlanmalarını, tonlarca patlayıcıyı göz göre göre kritik noktalara kadar taşıyabilmelerini ve eyleme hazır hale getirmelerini nereye koyacağız?
Bunları konuşmadan, süreçten, “yeniden” teröre, neden ve nasıl geldiğimizi idrak edemeyiz.
Olayları kronolojik olarak hatırlayacak olursak(*)
2001: Gazeteci Tuncay Güney'in bir otomobil dolandırıcılığı soruşturması kapsamında ev ve işyerinde yapılan aramalarda bulunan belgeler Ergenekon’a (Ergenekon'un devletin güvenlik güçleri içerisinde örgütlendiği bünyesinde asker, polis, gazeteci, akademisyen üyeleri olduğu iddia edilmekteydi) yönelik ilk bilgiler olarak ortaya çıktı.
2001: Hazırlanan bir MİT raporunda; Yeni Şafak ve Aksiyon’da Ergenekon ile ilgili bir oluşumdan bahsedildiği bilgisi yer aldı.
2001: Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu.
2002: (3 Temmuz) Ergenekon yapılanması MİT’e ihbar edildi; ekinde 6 adet CD bulunan ve kendini polis olarak tanıtan bir kişinin yazdığı 2 sayfalık mektupta Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde faaliyet gösteren Ergenekon örgütlenmesinden söz ediliyordu.
2002: Adalet ve Kalkınma Partisi Kasım ayındaki seçimlerde tek başına iktidara geldi.
2003: Dolandırıcılık davası devam ederken yurt dışına(ABD’ye) çıkmış olan Tuncay Güney hakkında gıyabi tutuklama kararı çıktı.
2003-2004 yıllarında Ergenekon tarafından Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetini devirmeye yönelik darbe planları yapıldığı iddiası ileri sürüldü.
2006: Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi merkezine el bombası atıldı.
2006: Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin öldürüldü, 4 üye ise yaralandı.
2007: Malatya'da Zirve Yayınevi katliamında 1'i Alman 3 Hristiyan öldürüldü.
2007: Nokta dergisi eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait olduğunu ileri sürdüğü günlükleri yayınladı. (Dergi, dönemin kuvvet komutanlarının AK Parti hükûmetinin izlediği politikalardan rahatsız olduğunu ve 2003-2004 yıllarında Şener Eruygur liderliğinde Sarıkız, Ayışığı ve Yakamoz kod adlı darbe planları hazırladıklarını ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün muhalefeti ile darbenin gerçekleşmediği iddia ediyordu.)
2007: (12 Haziran) İddia edilen Ergenekon örgütüne yönelik ilk soruşturma Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombası bulunması sonucunda başladı
2007-2009: Zir Vadisi’nde, Poyrazköy’de ve yurdun dört bir yanında toprak altında saklandığı iddia edilen çok sayıda mermi, el bombası, silah ve patlayıcı bulundu.
2008: Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Emekli Jandarma Genel Komutanı, Org.Şener Eruygur, Emekli 1. Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon gözaltına alınmasıyla ilk kez üst rütbeli askerler tutuklandı.
2008: Ergenekon kapsamındaki ana dava Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlanan iddianamenin kabulüyle açıldı.
2009: Özel Harekât Dairesi başkanvekili İbrahim Şahin tutuklandı. Ardından da kendisiyle bağlantılı olduğu iddia edilen 7 asker ve 10 polis tutuklandı
2009: Aralarında Mehmet Haberal'ında bulunduğu Sarıkız planıyla bağlantılı olmakla suçlanan rektörler tutuklandı.
2009: Genelkurmay Başkanı Başbuğ, televizyonda yapılan bir haber programında; “Gömülü silahlar bizim değil” dedi.
2009: MİT(Hükumet)-PKK görüşmeleri başladı.(OSLO Görüşmeleri). Sonrasında;
11 Mart 2009: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kürt sorunuyla ilgili ilerleyen günlerde çok iyi şeyler olacağını söyledi.
24 Mart 2009: Abdullah Gül, Bağdat’a giderken uçaktaki gazetecilerle sohbeti sırasında Kuzey Irak için “Kürdistan” ifadesini kullandı.
9 Mayıs 2009: Abdullah Gül, "Kürt sorunu Türkiye'nin birinci sorunudur ve mutlaka halledilmelidir" şeklinde açıklama yaptı.
31 Mayıs 2009: PKK tek taraflı ateşkesi uzattığını bildirdi.
31 Temmuz 2009: İçişleri Bakanı Beşir Atalay Kürt Açılımı kapsamında yapılan temasları basına açıkladı. "Bir aylık süre zarfında yaptığım görüşme ve toplantılar süreç açısından son derece olumlu olmuştur" dedi.
19 Ekim 2009: Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla 34 PKK üyesi Habur Sınır Kapısı'ndan girip teslim oldu. Gelenleri karşılamak üzere Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde yaklaşık 50 bin kişi toplandı.
15 Kasım 2009:Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Milli birlik ve kardeşlik projemiz bir hedeftir. Demokratik açılım süreciyle bu hedefe ulaşacağız." dedi.
11 Aralık 2009: Anayasa Mahkemesi, oybirliğiyle DTP'nin kapatılmasına karar verdi. Genel Başkan Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un milletvekilliğinin düşürülmesi kararlaştırıldı.
10 Ocak 2010: Abdullah Öcalan avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada "demokratik açılım açısından önemli bir çözüm fırsatının heba edildiğini; ancak henüz geç olmadığını" belirtti.
16 Ocak 2010: Beşir Atalay çözüm süreci doğrultusunda hazırlanan ve 4 ayrı mekanizmadan oluşan "İnsan Hakları Paketi"'nin başlıklarını açıkladı. Buna göre; cezaevlerinde Kürtçe gibi farklı ve dil lehçelerde görüşme yapılmasına imkân sağlandı, özel kanalların farklı dil ve lehçelerde 24 saat yayın yapmasına izin verildi, farklı dil ve lehçelerde enstitü, araştırma merkezi kurulması yönünde YÖK karar aldı, Yaşayan Diller Enstitüsü kuruldu, yol kontrollerinin azaltılması ve yayla yasaklarının asgari seviyeye indirilmesi yönünde valiliklere
8 Şubat 2010: Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik çözüm süreciyle ilgili olarak "ya biz bu meseleyi çözeriz, ya bu mesele bizi çözer" dedi.
21 Şubat 2010: Başbakan Erdoğan, demokratik açılımı ve çözüm sürecini anlatmak ve destek toplamak için 62 sanatçı ile bir araya gelip "Açılıma omuz verin" dedi.
25 Şubat 2010: CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, "Devlet Habur'da teröristlerin ayağına götürülmüştür. AK Parti Habur'da teröre teslim olmuştur" dedi.
27 Mart 2010: MHP lideri Devlet Bahçeli "Açılım tuzağına düşmeyin" dedi.
1 Mayıs 2010: PKK'nın Tunceli'de karakol saldırısı sonucunda 4 asker hayatını kaybetti ve 7 asker yaralandı.
14 Haziran 2010: İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi PKK yöneticisi Duran Kalkan'ın "Genel af da çıksa silah bırakmayız" açıklamasını haberleştiren Milliyet muhabiri Namık Durukan'ın Terörle Mücadele Kanunu'nu ihlal ettiğinden 1 yıldan 7 yıla kadar hapse mahkûm edilmesini talep etti.
18 Haziran 2010: Öcalan'ın çağrısıyla Kandil ve Mahmur'daki kamplardan gelen 34 kişiden 13'ü hakkında tutuklama kararı çıktı. BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız tutuklamalarla birlikte açılımın bittiğini söyledi.
13 Ağustos 2010: PKK 20 Eylül’e kadar eylemsizlik kararı aldığını duyurdu.
13 Mayıs 2011: Abdullah Öcalan "15 Haziran’dan sonra süreç ya büyük bir anlaşmaya, ya da büyük bir savaşa evrilecektir. Eğer büyük bir savaş çıkarsa hükümet 3 ay bile dayanamaz" dedi.
13 Eylül 2011: Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yetkililerinin, PKK üyeleri ile Oslo'da yaptığı bir görüşmeye ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı internette yayınlandı. Yayınlanan ses kaydında Hakan Fidan, hem Öcalan’la hem PKK’lılarla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ve "özel temsilcisi" sıfatıyla görüştüğünü ifade ediyor.
19 Ekim 2011: PKK'nın Hakkâri ilinin Çukurca ilçesinde polis ve jandarma binalarıyla güvenlik noktalarına ağır silahlarla ateş açmaları sonucunda 24 asker hayatını kaybetti.
28 Aralık 2011: Türk Hava Kuvvetlerinin, Şırnak'ın Uludere ilçesi yakınlarındaki Irak topraklarında F-16 savaş uçaklarıyla yaptığı bombardıman sonucunda 35 Kürt kökenli vatandaş hayatını kaybetti.
8 Şubat 2012: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı.
9 Şubat 2012: Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla ilgili olarak "Herhangi bir suç yok yapılan görev var" dedi. İstanbul Emniyeti'nde iki şube müdürü görevden alındı.
10 Şubat 2012: MİT Müsteşarı Hakan Fidan ifade vermeye gitmeyerek, Abdullah Gül ile görüşmek üzere Çankaya Köşkü'ne çıktı.
11 Şubat 2012: MİT görevlilerini ifadeye çağıran Savcı Sadrettin Sarıkaya soruşturmadan alındı.
17 Şubat 2012: MİT Kanunu TBMM'de değiştirilerek Cumhurbaşkanı'nın onayıyla resmi gazetede yayınlandı. Fidan'ın ve diğer MİT mensuplarının görevleri kapsamındaki konularla ilgili ifade vermesi Başbakanlık iznine bağlandı. MİT mensupları ifade vermeye gitmedi
20 Ağustos 2012: PKK'nın Gaziantep'te düzenlediği saldırıda 10 kişi öldü, 9'u ağır 66 kişi yaralandı.
2 Eylül 2012: PKK'nın Beytüşşebap ilçe merkezinde bulunan askeri birliğe yaptığı saldırı sonucunda 10 askerin öldürüldüğü, 7 askerin yaralandığı ve 20 PKK'lının da öldüğü açıklandı.
8 Eylül 2012: TSK Hakkâri-Yüksekova-Şemdinli üçgeninde bulunan PKK'lıları etkisiz hale getirmek için operasyon başlattı. Çatışmalarda 26 PKK'lı ve 2 asker hayatını kaybetti.
24 Eylül 2012: KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, sürecin tıkanmasından hükümeti sorumlu tutarken, görüşmelerin yeniden başlamasını istediklerini açıkladı. Aydar Oslo sürecinin en hızlı yürüdüğü dönemin 2009 yılı olduğunu belirtti ve eylemsizlik içinde bulundukları bu dönemde KCK tutuklamalarının başladığını ve bunun sürece ilk zarar veren olay olduğunu dile getirdi.
26 Eylül 2012: Başbakan Erdoğan Oslo görüşmelerinin çözüme yönelik olarak yapıldığını, daha sonrasında samimiyetsizlik ve terör örgütü tarafından bilgilerin servis edilmesi nedeniyle bu görüşmelere son verdiklerini söyledi.
28 Aralık 2012: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Kürt sorununa çözüm bulmak için Abdullah Öcalan'a ziyaretlerde bulunduğunu duyurdu.
3 Ocak 2013: Ahmet Türk ve BDP milletvekili Ayla Akat Ata İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştü.
9 Ocak 2013: PKK'nın kurucu üyelerinden Sakine Cansız ve Kürt aktivistler Fidan Doğan ile Leyla Söylemez Paris'te öldürüldü.
28 Şubat 2013: Milliyet Gazetesi BDP heyeti ve Abdullah Öcalan arasında geçen görüşmenin detaylarını "İmralı Zabıtları" başlığıyla Namık Durukan imzalı bir haberle kamuoyuna açıkladı. Tutanaklarda Öcalan'ın BDP heyetine "Ne ev hapsi, ne de af. Bunlara gerek kalmayacak. Hepimiz özgür olacağız. Başarılı olursam ne KCK tutuklusu kalır, ne de başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Yalnız herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız." söylediği ifade edildi.
13 Mart 2013: PKK 2 yıldır Irak'ta esir tuttuğu Türk işçileri serbest bıraktı. Serbest bırakma Öcalan'ın emriyle gerçekleşti.
21 Mart 2013: Hükümet ile aylarca süren görüşmelerin ardından Abdullah Öcalan'ın mektubu hem Türkçe hem de Kürtçe olarak Nevruz kutlamaları çerçevesinde Diyarbakır'da okundu. Mektup PKK'nın silahlı güçlerini Türkiye topraklarından çekmesinin ve ateşkesin başlangıcı oldu.
29 Mart 2013: Erdoğan, Türkiye topraklarını terk eden PKK üyelerinin herhangi bir çatışma yaşanmaması için sınırdan geçerken silahları bırakmaları gerektiğini söyledi.
3 Nisan 2013: Hükümet çözüm sürecini halk nezdinde tanıtmak ve teşvik etmek için "Akil Adamlar" adı verilen bir komisyon kurdu.
25 Nisan 2013: PKK 8 Mayıs'ta Türkiye topraklarındaki bütün silahlı güçlerini Irak'a çekeceğini duyurdu.
8 Mayıs 2013: PKK üyeleri Türkiye topraklarını terk etmeye başladı. Çözüm süreciyle ilgili olarak kurulan meclis komisyonu ilk kez toplanarak kamuoyunu süreçle ilgili daha çok aydınlatacaklarını bildirdi.
1 Ekim 2013: Başbakan Erdoğan, demokratikleşme paketini açıkladı. Pakette çözüm süreciyle ilgili farklı dilde eğitim, seçim barajında değişiklik, eski köy isimlerinin verilmesi, öğrenci andının kaldırılması, "x, w, q" harflerinin kullanılabilmesi gibi yenilikler olduğu belirtildi.
3 Ocak 2014: Türkiye'de Kürdistan adıyla ilk siyasi parti kuruldu.
30 Mart 2014: 2014 Türkiye yerel seçimlerini %43,39 ile AK Parti kazandı.
9 Haziran 2014: Diyarbakır Lice'de gösteri yapan bir grup, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı'nın arka kapısının olduğu bölgedeki duvardan atlayarak kışla içinde direkteki Türk bayrağını indirdi.
5 Ağustos 2014: Abdullah Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüşmede çözüm sürecinde müzakerelere geçilmemesinden rahatsızlık duyduğunu ve artık sabır taşının çatladığını açıkladı.
10 Ağustos 2014: Recep Tayyip Erdoğan %51.79 oy ile 2014 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazanarak Cumhurbaşkanı oldu.
20 Ağustos 2014: MİT Müsteşarı Hakan Fidan İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştü.
20 Ağustos 2014: Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, görüşmelerin artık genişlemesi ve Avrupa ile Kandil’e uzanmasını arzu ettiklerini söyledi.
30 Ağustos 2014: Genelkurmay Başkanı Necdet Özel "Hükümet yol haritasını bize vermedi, basından öğreniyoruz. Keşke görüşümüz sorulsaydı. Hükümet silahsız çözüleceğini söyledi, analar ağlamasın isteriz. Çözüm sürecinde kırmızı çizgiler aşılırsa gerekli cevabı veririz" dedi.
6 Ekim 2014: Abdullah Öcalan çözüm sürecinde yeni adımlar atılması için hükümete 15 Ekim 2014'e kadar süre verdi.
7 Ekim 2014: HDP, IŞİD tarafından kuşatılan Suriye'deki Kürt kenti Kobani için "Kobani'nin düşmesi durumunda çözüm süreceğinin biteceğini" belirtti.
8-9-10 Ekim 2014: Yurt genelinde IŞİD ve Kobani protestoları sonucunda toplam 34 kişi hayatını kaybetti. Bingöl İl Emniyet Müdürü'ne yönelik silahlı saldırıda, Emniyet Müdür Yardımcısı ve bir Baş komiser hayatını kaybetti. Yurt genelinde 'terör örgütü adına suç işlemek', 'kamu görevlilerine direnmek', 'mala zarar verme' ve 'yağma' suçlamalarından 112 kişi tutuklandı. Abdullah Öcalan Kobani ile çözüm sürecinin ayrılmaz bir bütün olduğunu söyledi.
11 Ekim 2014: KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kobani ve Türkiye'de yaşananlardan hükümeti sorumlu tuttu ve Meclis'ten geçen tezkerenin bir savaş ilanı olduğunu, bu nedenle de çektikleri bütün birlikleri Türkiye'ye geri gönderdiklerini söyledi.
23 Ekim 2014: Kars'ta PKK mensuplarıyla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada, 3 PKK'lı hayatını kaybetti.
25 Ekim 2014: Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde PKK'nın saldırısına uğrayan 3 asker hayatını kaybetti.
27 Ekim 2014: Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "çözüm sürecine mecbur ve mahkûm değiliz" dedi.
5 Kasım 2014: HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinin Öcalan ya da hükümet 'bitti' demedikçe devam edeceğini söyledi.
9 Şubat 2015: Meclis’e gelen "İç Güvenlik Paketi" görüşülmesi ikinci kez ertelendi.
15 Şubat 2015: HDP’nin İmralı-Kandil temasları arttı. Kandil, İç güvenlik Paketi’nin sürece zarar vereceğini açıkladı.
28 Şubat 2015: Öcalan’ın PKK’ya silahsızlanma kongresi için yapacağı çağrının üzerinde Kandil ve İmralı anlaştı. Geniş bir demokratikleşme programını içeren 10 madde silah bırakmak için ön şart yapılmadı, bu maddelerin hayata geçirileceğinin garantisi olarak da hükümetin olduğu bir toplantıda okunmasına karar verildi. Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Öcalan’la görüşmeleri yürüten eski MİT başkan yardımcısı, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ve İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken’in olduğu toplantıda Öcalan’ın PKK’ya silahsızlanma kongresi toplama çağrısı Sırrı Süreyya Önder tarafından okundu.
28 Şubat 2015: Tarihi açıklamaya 20 dakika sonra canlı yayında ilk tepki HDP lideri Demirtaş’tan geldi. Demirtaş İç Güvenlik Paketi’ni öne sürerek “Hükümet bir yandan pakette ısrar edip bir yandan demokratikleşmede ilerleme sağlıyorum diyemez. Bu tasarı barış getirecek bir yasa tasarısı değildir. Barışa uzaklaşacağım diye çalışmıyoruz, Barışı çok arzuluyoruz. Hükümet yürüttüğü politikayla, zerre kadar umut vermiyor, barışa yaklaşmıyor” dedi.
17 Mart 2015: Seçime parti olarak girme kararı veren HDP lideri Demirtaş partisinin Meclis grup toplantısında kürsüye çıkıp üç cümlelik bir konuşma yaptı: Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız.
11 NİSAN 2015- Ağrı'da düzenlenen ağaç dikme şenliğinde PKK ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. 6 kişi öldü, 4'ü asker 6 kişi yaralandı.
18 NİSAN 2015- HDP'nin Ankara'daki genel merkez binasına sabaha karşı silahlı saldırı düzenlendi.
18 MAYIS 2015- Mersin ve Adana'da HDP teşkilat binalarına gönderilen bombalar eşzamanlı patlatıldı, 7 kişi yaralandı.
5 HAZİRAN 2015- Diyarbakır İstasyon Meydanı'ndaki HDP mitinginde bomba patlatıldı. 5 kişi hayatını kaybetti, 100'den fazla insan yaralandı.
20 TEMMUZ 2015- Kobani'yi yeniden inşa etme çağrısıyla Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde toplanan 300 kişilik gruba canlı bomba saldırısı oldu. 32 kişi öldü, 103 kişi yaralandı.
20 Temmuz 2015- Adıyaman'da terör örgütü PKK ile çıkan çatışmada bir asker şehit oldu.
22 TEMMUZ 2015- Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde polis memurları Feyyaz Yumuşak ile Okan Acar, kaldıkları evde şehit edildi.
23 Temmuz 2015- Diyarbakır'da trafik polisine pusu kuruldu. Memurlardan Tansu Aydın şehit olurken, Ali Karahan ağır yaralandı.
25 Temmuz 2015- 3 yıl sonra Kandil bombalandı.
27 Temmuz 2015- Muş'un Malazgirt İlçesi Jandarma Komutanı Binbaşı Arslan Kulaksız, eşi ve kızıyla birlikte aracının içerisindeyken uğradığı saldırıda şehit oldu.
28 Temmuz 2015-Şemdinli'de görevli Uzman Çavuş Ziya Sarpkaya, banka sırasında başından vurularak şehit edildi.
29 Temmuz 2015- Diyarbakır'da polis otomobiline saldırı düzenlendi. Polis memuru Mehmet Uyar şehit olurken, yoldan geçen bir vatandaş öldü.
30 Temmuz 2015- Şırnak'ta teröristler, askere ateş açtı: 1'i subay 3 asker şehit. Diyarbakır'daki saldırıda da bir polis ve bir vatandaş hayatını kaybetti.
7 Haziran 2015: sert bir seçim kampanyasının ardından HDP yüzde 13 oyla barajı geçip 80 vekil çıkardı. Yüzde 41’de kalan AK Parti tek başına iktidar olamadı.
20 Temmuz 2015: KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık halkı silahlanmaya ve tünel ve siper hazırlamaya çağırdı:
23 Temmuz 2015: Kilis’in Elbeyli ilçesinde bulunan Dağ Hudut Karakolu’na Suriye tarafındaki IŞİD’çiler ateş açtı. Saldırıda astsubay Yalçın Nane hayatını kaybetti.
24 Temmuz 2015: TSK’ya bağlı jetler Kuzey Suriye’de IŞİD, Kuzey Irak’a PKK hedeflerine hava operasyonu düzenledi. Bu 3 yıl sonra PKK’ya yapılan ilk askeri operasyon oldu.
7-8 Eylül 2015: PKK saldırıları sonucu Hakkâri ve Iğdır da toplam 30 asker ve polis hayatını kaybetti. Seçimlerden sonra hayatını kaybeden güvenlik güçleri personelinin sayısı 110’u aştı
8 Eylül 2015: Pkk ya yönelik hava harekâtında 40 terörist öldürüldü.
9 Eylül 2015: Şubat 2010 tarihinde EMASYA Protokolünün kaldırılmasıyla askerin elinden alınmış olan doğrudan operasyon yetkisi, 9 Eylül 2015 de iade edildi. Arada kalan sürede Vali müsaade etmedikçe toplumsal olaylara ve teröristlere müdahale edilemiyordu…
11 Eylül 2015: 115 güvenlik görevlisi (asker, polis ve korucu) şehit edildi, biri İran uyruklu 26 kişi hayatını kaybetti, 3'ü İran uyruklu 334 kişi yaralandı. Teröristlerce çoğunluğu tırlardan oluşan 269 aracı ateşe verildi. Bu süreçteki çatışmalarda 120 terörist etkisiz hale getirildi; 18'i yaralı 40 terörist yakalandı.(AA)
2010: Taraf muhabiri Mehmet Baransu elindeki belgeleri ("Balyoz Harekât Planı") bir bavul içerisinde Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne teslim etti. Dosya için Mehmet Berk, Bilal Bayraktar ve Ali Haydar adlı savcılar görevlendirildi. Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet savcıları yaklaşık bir aylık incelemeden sonra 22 Şubat 2010 günü aralarında emekli generaller ve muvazzaf subayların da bulunduğu 49 askeri gözaltına aldı.[15]. Adı geçen seminer planı bir anda hükumeti devirmeye dönük darbe planı olarak değerlendirilmişti…
2011: Görülen BALYOZ davasında Mahkeme, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Korgeneral Engin Alan, Süha Tanyeri, Feyyaz Öğütçü, Mehmet Otuzbiroğlu, Şükrü Sarıışık, Kadir Sağdıç, Gürbüz Kaya, Halil Helvacıoğlu, Abdullah Gavremoğlu'nun da aralarında bulunduğu 133 sanık hakkında tutuklama kararı verildiğini açıkladı. Duruşmaya katılmayan sanıklar eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, muvazzaf Korgeneral Nejat Bek ve emekli Orgeneral Ergin Saygun'un da aralarında bulunduğu 29 sanık hakkında ise yakalama kararı çıkarılarak, ayrıca yine duruşmaya katılmayan başka suçtan tutuklu sanık Albay Dursun Çiçek'in de tutuklama kararının yüzüne okunması için tutuklu bulunduğu cezaevi aracılığıyla mahkemede hazır edilmesine karar verildi
2012: Ergenekon ve Balyoz davalarında tutuklu asker sayısı 400 oldu.(72’si general ve amiral, 271’i subay, 54’ü ise astsubay rütbesiyle görev yapan personel) http://odatv.com/iste-ergenekon-ve-balyozun-bilancosu--1505121200.html)
2012: BALYOZ mahkeme kararı açıklandı:
Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'ya "Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini, cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Fakat eksik teşebbüs indirimi nedeniyle 20 yıl hapis cezasına çevrildi.
Orgeneral Bilgin Balanlı, Korgeneral Engin Alan, Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık, emekli Orgeneral Ergin Saygun, emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, emekli Korgeneral Nejat Bek, Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, emekli Korgeneral Yurdaer Olcan ve emekli Koramiral Kadir Sağdıç, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri ve emekli Albay Cemal Temizöz'ün aralarında bulunduğu 78 sanığa 18'er yıl hapis cezası verildi.
Emekli Albay Dursun Çiçek, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı Ahmet Zeki Üçok, emekli Korgeneral Tevfik Özkılıç, emekli Albay Fikri Karadağ ve emekli Tuğgeneral Rıfkı Durusoy'un da aralarında bulunduğu 214 sanığa ise 16 yıl hapis cezası verildi.
HAVELSAN Genel Müdürü Faruk Yarman'ın da aralarında bulunduğu 28 kişiye, 13 yıl 4 ay hapis cezası verildi.
Albay Hakan Büyük'e 6 yıl hapis cezası verildi.
36 sanığın beraatına karar verildi.
Tutuklu sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamına, duruşma salonundaki 6 tutuksuz sanığın tutuklanmasına, 69 sanık hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar verildi.
Haklarında yakalama kararı olan sanıklar Ali Göznek ve Ahmet Gökhan Rahtuvan ile tedavi olduğu için savunması alınamayan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün dosyası ayrıldı.
Dava'da hakların ihlal edilmesi sebebiyle Anayasa Mahkemesi yeniden yargılama kararı verdi(18 Haziran
2013: Ergenekon Davası 06.08.2013 tarihinde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkan ve üyeleri kararın sanıkların yüzüne okudu. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi içerisinde oluşturulan salonda görülen 321. duruşmada, 6 yıl 2 ay süren davanın kararı açıklandı. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyelerin okuduğu karar, 2 saat 15 dakika sürdü."Ergenekon Davası"nda Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, "Balyoz davası" tutuklusu Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, emekli Albay Sedat Özüer, Osman Yıldırım, Mehmet Perinçek, Ziya Göktaş'ın da aralarında bulunduğu 16 kişi tahliye edildi. Ergenekon davası nda aralarında Yalçın Küçük, Kemal Alemdaroğlu, Şener Eruygur, Tuncer Kılınç'ın da aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
2013: İlker Başbuğ İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında darbeye teşebbüs ve terör örgütü yöneticiliğinden müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
2014. Balyoz tutukluları serbest bırakıldı. Anayasa Mahkemesi Balyoz davasında hak ihlali olduğuna karar verdi. AYM verdiği kararında tanıkların dava başlangıcından itibaren belirttikleri tanıkların dinlenmediğine, dijitallerin sahteliğine ilişkin çelişkilerin giderilmediğine hükmetti.
2015: Artan terör eylemlerinden ve biri biri ardına patlayan bombalar ve patlayıcılardan sonra, Eylül ayı içinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu; “Terör örgütü PKK son iki yılda silah ve mühimmat stokladı” açıklamasını yaptılar.
***
Sürecin kırılma noktası 7 Haziran seçimleri oldu. Bu tarihe kadar kör topal devam eden süreç, HDP’nin seçim barajını aşıp 80 milletvekili çıkarmasına rağmen beklentilerine erişmeyi uzak ihtimal görmesi, karşı tarafta muhatap AK Parti Hükumetinin tek başına iktidar olma imkânını kaybetmiş olması ve bir koalisyon Hükumeti içinde yer almaya gönüllü olmaması süreci bitirdi. Seçimde eski partisi adına 400 milletvekili hedefleyen ve “Başkanlık” arzusunda olan Cumhurbaşkanı’nın parti üzerindeki etkisi ve rolü, Hükumetin Seçim Hükûmetine dönüşmesine ve erken seçim sürecine girmesine neden oldu.
1 Kasım’da AK Parti’nin tek başına iktidarı HDP’nin baraj altında kalmasına bağlı. Yeniden Terör estiren PKK, HDP’nin oylarını muhtemelen düşürecek. Seçime kadar geçecek sürede neler olacağını kimse kestiremez. HDP bir anda seçim dışı kalabilir mi? İktidar için her şey mubah olur mu?
Bu kapsamdaki düşüşün bedeli yüzlerce can…
Şehit kanlarına bulanmış HDP oyları, hoooooppp AK Parti’ye…Anketler bile yaptırılıyor: “Oylarımızda yükselme var” diye de açıklaması yapılıyor…
Ne kadar şehit, o kadar artı oy!
Vah şehidim vah…
Peki 1 Kasımda iki tarafın da beklentisi gerçekleşmezse ne olacak?
7 Haziran seçimlerine benzer bir sonuç karşımıza çıkarsa benzer kaos devam edebilir. Ya da partiler artık kırmızı çizgilerini yeşile ya da en azında sarıya çevirebilirler. İhtimal dâhilinde mi? Bekleyip göreceğiz.
Başka bir ihtimal; AK Parti’nin 7 Haziran’dan bu yana izlediği strateji ters teperse, muhalefete şans gülebilir.
Bu durumda Kaos biter mi dersiniz?
Bana göre bitmez. Terörün devam etmesi yine muhtemel. AK Partinin devre dışı kalması ise ayrı bir kaos yaratabilir. Muhalefetin böyle bir olasılığa hazır olması lazım.
Bana göre asıl kıyamet o zaman kopabilir; PKK terörü zaten devam ediyor ve de edecek gibi. HDP’nin bir koalisyon Hükumetinde yer alması durumları değiştirebilir. Böyle bir olasılık AK Parti’nin İktidarı ve imkânlarını tamamen kaybetmesi anlamına gelir. Böyle bir durumda tepkileri ne olur, kestirmek zor!
İhtimal dâhilinde mi? Olabilir. Seçime kadar bir aydan fazla süre var ve bu az bir süre değil. Kaldı ki 24 saat içinde neler olmuyor…
1 Kasım seçimlerinde AK Parti tek başına iktidarı, Cumhurbaşkanı “Başkan olmayı, HDP onu başkan yaptırmamayı, muhalefet(?), halk ise bu kısırdöngüden ve yaşananlardan en az olumsuz etkilenmeyi, her şeyden önemlisi huzuru umuyor...
Sağlıklı ve huzurlu kalın…
14.09.2015. 12.15.
(*)Bütün kronoloji burada sıralamak mümkün olmadığından, sadece önemli görülen olaylara vurgu yapılmıştır.