Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

25 Aralık '13

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

"Türk Lokumu, Kahvesi" Derken, Yunanlılar, Kokoreçe Sahip Çıkarlar mı?

"Türk Lokumu, Kahvesi"  Derken, Yunanlılar, Kokoreçe Sahip  Çıkarlar mı?
 

Duruşu bile güzel


Hani şu ızgarada döne döne kızaran, kızardıkça yağını akıta  akıta bir haller olan kokoreç var ya, kökeni neresiymiş  biliyor muydunuz. “Yunan” İyi mi ?

Kokoreç, aynı zamanda “mısır koçanı” anlamına da geliyormuş. Onlar bizim Hacıvatımıza, Karagözümüze kondular ya. Yaprak sarması gibi, kokoreçi de kendi nüfuslarına geçirmeleri, eli kulağındadır.

Olur mu olur. Türk Kahvesi, Türk Lokumu derken, bakarsınız oluverir.  Biz de kokoreçi ızgarasıyle,zimmetimize geçirsek ne yazar?

Avrupalılar kokoreçten anlamazlar. Avrupa memleketleri ise hiç anlamaz. Biliyorsunuz, “kokoreçi sofradan kaldırırsanız, AB’ye ancak girersiniz “ diye dayatmamışlar mıydı?

Allah bilir  onların, kimyondan bile haberleri yoktur. Şöööyle kokoreçin üzeri pul biberli bir de kimyon ekledin mi. Mmmm’ Oh keka ! 

Kokoreç İmparatorluğunu,  "Navaron'un topları bile yıkamaz alimallah.

Kokoreçsiz Türkiye olmaz. Hürriyet, bu konuyu, çok önceleri saptamış. Türkiye’nin en iyi on kokoreççisini seçmiş. Bunlardan biri de İzmir’de. K. Şehitleri  Caddesinde. Burası eskiden, rahmetli Nazmi Ustanın meşhur “kuru fasulyeci” dükkanıydı. Üzerine yoktu. Bütün basın mensupları, bu dükkandan vazgeçemezlerdi.

Daha önceden “ Kokoreç’in İzmir Temsilcisi olur mu?” demişiz burası için, yazı yazmışız. Dükkana girişte yazımız büyültülerek pano haline getirilerek duvara asılmış. İçimden,“dur bakalım, insanın  yazdığı yazı, duvarda asılı dururken, onunla birlikte yemek yemek nasıl bir duygu” dedim. Kapılıverdim bu duyguya işte. Duvardaki yazım, bir yıldan buyana asılıymış. Ben yeni görüyorum. Bayağı hoşuma gitti  hani.

Biz de sayfamızın altındaki masaya oturduk, kendimize kokoreç söyledik. Eski alışkanlık az daha kuru fasulye söyleyecektik.

Eski bir kuru fasulye müşterisi olduğum için, kokoreç parası almadılar. Caddeye kadar da çıkışta uğurladılar da.

Coşkun Beyden tarif aldım. Şöyle:  Fasulyenin cinsi, “çalı” olacak. Bir gün önceden ıslatılmış fasulye haşlanır. Soğan salça, yağda kavrulurken, fasulyeler eklenir. Suyunu da koyduktan sonra ağır ateşte tıngırdamağa bırakılır. Tencereye de dana kemiklerinden bolca konur. Afiyet olsun.

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara