- Kategori
- Haber
"Uyuşturucu" çağın utançlarından birisidir

Şu isimlere bakar mısınız?
Eroin.
Esrar.
Kokain.
Afyon sakızı.
Amfetamin.
Extasy.
İçlerinden sadece birisinin adını duymamıştım.
Amfetamin.
Diğerleri ise her zaman isimlerini duyduğumuz zevk verici maddeler.
Yani uyuşturucular.
“Zevk verici maddeler!”
İlk kez bu cümleyi lise de okurken duymuştum.
Din dersi öğretmenimizin sık sık üzerinde durduğu bir husustu “zevk verici maddeler”.
Yani uyuşturucular.
Şu “amfetamin” denen uyuşturucu acaba nasıl bir şey?
Merak ettim işte.
Diyeceksiniz ki şimdi “diğer uyuşturucuları tanıyor musun?.”
Yok.
Tanımıyorum.
Görsem “nedir bu?” diye sorarım.
Ama “amfetamin” i ilk kez duydum.
Ne yalan söyleyeyim.
Efendim mevzuumuz bu değil tabi.
İstanbul polisinin uyuşturucu bilançosuna yönelik haberine bakıyordum.
Oradan esinlenerek bu yazıyı yazmaya karar verdim.
2008 yılında İstanbul polisi 1942 tane uyuşturucu operasyonu gerçekleştirmiş.
1942 tane.
Dile kolay.
Ve bir o kadar da ilginç
Bir o kadar da garip.
Bakınız, bu operasyonlar da kaç şüpheli yakalanmış.
Tamı tamına 3546 kişi.
Toplam da 5 ton 339 kilo 130 gram uyuşturucu madde yakalanmış.
Dile kolay.
Haberin devamında ayrıntılara girilmiş.
Ve hangi uyuşturucudan ne kadar yakalandığını yazmışlar.
Hemen bu dökümü sıralayayım.
Eroin = 2419 kg.
Esrar = 2784 kg.
Kokain = 54 kg.
Afyon Sakızı = 80 kg.
Amfetamin = 2130 gr.
Uyuşturucu yapımında kullanılan asit = 3520 lt.
825 bin 539 uyuşturucu hap.
1087 adet sentetik hap.
Sanırım üzerinde en fazla durulması gereken konulardan birisi “uyuşturucu”.
Verilen sayılar inanılmaz düzeyde.
Tonlarca uyuşturucu.
Zehirlenen gençler.
Ve her gün uyuşturucunun pençesine düşen yeni bağımlılar.
İki binli yılların dramlarından birisi.
“Uyuşturucu”.
İçler acısı bir durum.
Sonu olmayan bir dünya.
Ve gencecik insanların dramı.
Ailelerin dramı.
Ve toplumsal bir dram.
Hepsi birbirine karışmış durumda.
Türkiye’de uyuşturucu pazarı her geçen gün artıyor.
Her geçen gün yeni bağımlılar yaratılıyor.
Hayattan kopartılıyor.
Ve hayatlarının baharında olan gençlerimiz üç kuruşluk para uğruna feci bir dramın pençesine itiliyor.
Bu dramın çözümü bellidir.
Ebeveyn ve çocuk ilişkisinin düzenlenmesi.
Ne kadar kaliteli aile ilişkisi olursa, çocuk, o denli aile içi ilişkiye bağlılık duyar.
Aksi halde çocuklarımızı zehir tacirlerinin kucağına bile bile göndeririz.
http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1027861&Date=14.12.2008