Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '09

 
Kategori
Siyaset
 

"Yapay" Kürt sorunu ve gerçek!

Yıllardır özellikle de dost bildiğimiz batılı devletler tarafından içimize sokulan "yapay" sorun Kürt sorunu bir türlü bitmez nedense...

Batılılar ve ülkemizdeki işbirlikçileri sürekli olarak sanki Türklerle Kürtler arasında büyük bir sorun varmış da bunun çözümlenmesi gerekir derler de derler ama hiç kimse "siyasi çözüm" dışında, o da ne demekse, yöre halkının nasıl kalkınacağından ya da nasıl özgür birey olacağından bahsetmez. Varsa yoksa demokrasi, özgürlük, ana dil vs.dir gündemde olan...

Asıl sorun ise petrole susamış ve petrol üzerindeki hegemonyalarını kimselere bırakmak istemeyen Batılı ülkelerin Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızla olan sorunudur.

Bundan 80 yıl önce bu oyunu fark eden Kürt asıllı vatandaşlarımız Lozan Konferansı sürerken birara kendisini "Kürtlerin Avukatı" olarak lanse eden Lord Curzon'a bir mektup döşerler. Geçenlerde okuduğum bir dergide de yayınlanan bu mektubu küçük büyük hemen herkesin okuması gerektiğine inanıyorum.

Bu tarihsel belgenin aslı , “ HR. İM. 60/3 ”kayıt numarasıyla , Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunmaktadır.

Lozan da bir “İngiliz oyunu”nu daha bozan ve “Umum Kürt Amele ve Esnaf Cemiyyeti Reisi Salih Kahya” adına Erzurumlu İsa – Zade Ahmet , İstanbul ’da “Umum Kürtler” adına “Lolan Aşireti Reisi ve sabık Kürt Gençler Cemiyeti Reisi [Düzer] –zade Dersimli Mehmet Sabri ” tarafından İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderilen tarihsel mektup :

“Bugünlerde - Lozan Konferansı görüşmelerinde- İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon’un Kürtlere bağımsızlık verilmesi fikrini ortaya atarak, Kürtlerin hamisi tavrını takınmasını şaşkınlıkla karşıladık.

Kürtlerin tarihi geçmişi:
Biz Kürtler Turan neslinden bir kavimiz. Milli ananelerimiz ve özelliklerimizden (yiğitlik, kahramanlık vb.) dolayı Türkler bize ‘yiğit ve cesur’ manasına gelen Kürt adını vermişlerdir. Kürt adıyla anılan ve büyük hizmetleri geçen kahramanların adlarının yaşaması amacıyla ‘Deminan’ , ‘Hayderan’ , ‘Kureyşan’ ve ‘Lolan’ gibi isimler kabile ve aşiretlere verilmiştir. Bu aşiretler, bugün anavatanın Doğu Türklerini oluşturmaktadır.

Kürtlerin 1876 tarihinden önceki ve sonraki durumları araştıracak olursa, İranlı misyonerlerin aşiretler üzerinde yaptıkları çalışmaların sonucunda, Kürtler kendi öz lisanları olan Türkçe lehçesini ve öz kültürlerini yavaş yavaş kaybettiler.
Bundan dolayı Erzurum, Van, Bitlis ve Musul taraflarındaki aşiretler Farsçadan başka bir şey olmayan ‘Kırmançi’ adı verilen ‘Farisi’ lehçeyi konuşmaya başladılar. Bu misyoner faaliyetlerinden az etkilenen Herput ve Diyarbakır taraflarındaki aşiretler ise, ana dilleri olan Türk lehçesi ile karışık ‘Zaza’ lehçesini konuşmaya başladılar.

Bu öz Türk oğlu Türkleri, Yavuz Sultan Selim Han Kürtlerin Hanı Şeyh İdris-i Bitlisi’ye gönderdiği fermanla kendi ülkesine dahil etti.
O günden bu güne kadar, Türk akrabalarının şefkat ve himayelerinde huzurlu ve rahat yaşamakta ve Türk lehçesi ile de konuşmaktadırlar.

Genel Değerlendirme :
Yukarıda yapılan değerlendirmelerden sonra , İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon’a sorarız ki, İranlıların dilini konuşmakla, o millete mensup olunduğu kabul edilirse, İngilizler de dahil her milletin durumu tartışılır. Doğu ülkelerini istila eden ve genellikle dünyanın kendi toprakları içerisinde olmasını hayal eden İngilizlerin, diğer milletlerin kabullenemediği ‘müstemleke’ sözcüğünün yerine, kulağa hoş gelmeyen ve aynı manayı taşıyan ‘manda’ kelimesinin de aslında aynı şey olduğunu Kürtler anlamıştır.
Dünyadaki zenginlik kaynaklarına sahip olmak isteyen İngilizlerin 12 /10’u Türk olan Musul’u ve petrol kaynaklarını biz Türklere çok görmesini hayretle karşılıyoruz.

Lozan Konferansı’nda İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon’un , tek millet olan Türk ve Kürt arasına ayrılık fikirleri sokma gayretini biz Kürtler anladık. Biz Kürtler, Avrupa ve İngiliz diplomatlarının parlak vaatlerinin altında kendi menfaatlerinin olduğunu biliyoruz. Ve bundan dolayı kendi direniş kuvvetlerimizi oluşturduk.

İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon gibi, 1917 yılında bağımsızlık vaatlerinde bulunan Ruslara biz Türkler, ‘Biz Türk’üz, bizi anavatandan hiçbir kuvvet ayıramaz. Bizim rahata kavuşmamız, sizin hemen bu topraklardan çekilmenizle olacaktır’ dediler.
İşte bugün bütün Kürtler, Lozan’daki Avrupa ve özellikle İngiliz diplomatlarına aynı yanıtı veriyoruz. Kürtler bağımsızlıklarını kendilerini yok edecek yabancılara değil, kendi ailelerinden olan Türklere ve onları temsil eden Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ne emanet etmişlerdir.

Sonuç olarak biz Kürtler, İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon’un bizler için fikirler üretmemesini rica eder ve Lozan’daki Temsil Heyeti’ne ve Reisi sevgili hemşerimiz İsmet Paşa Hazretlerine başarılar dileriz.
24 Kanun-ı Sani (1)339 (24 Ocak 1923)

Evet, tüm etnik köken siyaseti yapanlara ve bilimum işbirlikçilere bundan daha iyi bir cevap olabilir mi?

 
Toplam blog
: 115
: 586
Kayıt tarihi
: 29.01.07
 
 

Tarsus Amerikan Lisesi (1984) O.D.T.Ü - İnşaat Müh. (1989) SUNY at Buffalo - Yüksek Lisans (1992) 19..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara