Dünya Su Forumu ve Ankor!

İstanbul'da toplanan Dünya Su Forumu etkinliklerini yazılı ve görsel basından takip ederken aklıma Ankara geldi!

Geçen yılın belki de en fazla gündemde olan konusu Kızılırmak suyunun Ankara'ya getirilmesi üzerineydi. Neden Gerede'den getirilmedi de Kızılırmak'tan getirildi sorusu da sürekli gündemdeydi...

Hep düşünmüşümdür kentleşmenin bir sonucu olan medeniyet ne demektir diye ve şu sonuca varmışımdır;

MEDENİYET MİMARİDİR, KENTLİ YAŞAMIDIR. KURUMLARI, KURALLARI, TEKNOLOJİ BİRİKİMİ OLAN YAŞADIĞI COĞRAFYAYI İHYA ETMEYİ AMAÇLAYAN BİR TOPLUMUN MİMARİSİ OLUR.

BÜTÜNSEL BİR MİMARİSİ OLMAYAN HİÇ BİR KENT, MEDENİ DEĞİLDİR. TERSİ DE DOĞRUDUR YANİ MİMARİ MEDENİYETTİR.

KENT TASARIMLARININ KENTİN DOĞAL KAYNAKLARINA VE ÇEVRESİNE ZARAR VERMEYECEK ŞEKİLDE YAPILMASIDIR.

En önemlisi de Sürdürülebilir olmalıdır kurulan MEDENİYET. Onun için de bir başkasına ait olanı kendin için kullanma düsturu üzerine tasarlanmalıdır Kentlerimiz.

Pekiyi biz ne yapıyoruz? İstanbul'un su ihtiyacını Edirne'den Sakarya'dan, Ankara'nın su ihtiyacını ise Gerede'den ya da Kızılırmak'tan karşılıyoruz!

Kaçımız bilir acaba İS 395 yılında ikiye ayrılan Roma İmparatorluğunun başkenti İstanbul olan Doğusuna hükmeden Arkadius'un İmparatoluk Yazlık Sarayını Ankara'ya yaptırdığını ve yazlarını Ankara'da geçirdiğini!

Ya da Ankara'nı adının "ankor (çapa)"dan geldiğini bilir miyiz? Antik sikkelerde kentin simgesi çapa olarak görülmektedir. Bir zamanlar Konya ovasındaki iç denizin ta Ankaraya kadar uzandığındandır belki de!

Şimdi ise avunduğumuz, övündüğümüz Eymir, Mogan, Gölbaşı gibi gölcükler kalakaldı elimizde...

Keçiören'de bir zamanlar verem senatoryumu vardı? Herhalde orada kurulmasının sebebi siyasi değil idi, temiz havasıydı...

Ankara'nın semtlerinin isimleri de benim her zaman ilgimi çekmiş ve sorgulama ihtiyacı duymuşumdur; Bent deresi, Çay yolu, Çubuk çayı, Kavaklıdere, İmrahor deresi, Dikmen deresi...Bunlardan geriye ne kaldı bugün?

Aman sen de Celal ne güzel semt isimleri oldu hepsi, ya da otobüs güzergah isimleri daha ne istersin...

Boşverin ormanı, gölü, suyu; dikin binaları, açın yolları, kavşakları, bulvarları, tatil için de gidin güneye...

Hem böylelikle bir gelişiyoruz bir gelişiyoruz ki sormayın gitsin...Hem belediye başkanları da gece gündüz çalışıyorlar böylelikle...

Bu arada aklıma Ankara'nın bir deresi daha geldi; Boklu Dere!!!