Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '14

 
Kategori
Güncel
 

1’i de bir 301’i de 1000’i de bir… Acıyı So(R)ma…! Ya sonra?

1’i de bir 301’i de 1000’i de bir… Acıyı So(R)ma…! Ya sonra?
 

internetten...


Kömür karası gözlerden, billur gibi yaşlar süzülüyor günlerdir.

Elim varıp da iki satır yazmaya ne gönlüm elverdi, ne de kalemim!

Hep bir ümit vardı gönüllerde.

Hep bir ümit!

Onlar da tükendi bitti.

Şimdi hüzün, acıyla karılıp daha da katmerlendi.

Analar, eşler, babalar, kardaşlar, bacılar dizlerini dövüyor.

Ve… Çocuklar!

Kimi farkında vahametin, kimi anlamıyor henüz. Babasını yitirdiği gün doğan canlar gibi.

İlik nakli bekleyen O çocuk gibi!

Daha daha niceleri gibi.

Mezarların başında ağlıyor yavrular.

Babası sağ kalanlarsa, yapışıyor paçasına. ‘’Gitme baba madene! İstemiyorum senden gayrı hiçbir şey!’’ diye.

KADER!

Kader deyip geçebilir miyiz?

Ya da bu işin tabiatında var!

Takdir-i İlahi…

Sus ve otur!

Tebliğcileri dinle!

Razı ol kaderine!

Günlerdir, Soma’da yitirdiğimiz canlara yanıyoruz, tüm ülke halkı.

Yalnız biz mi?

Bazıları hariç, tüm Dünya ülkeleri.

Şöhretlisi, şöhretsizi, Venezüella’sı, Bolivya’sı, Şili’si… Ya yanmayan kimin nesi?

Ateş düştüğü yeri kavurdu geçti.

Ocaklar tutuştu, kömür tozları alev alev… Küller sağa sola savruldu.

Olan hem gidenlere, hem de geride kalanlara oldu.

Soruşturmalar! Tetkikler! Gereken yapılacaktır’’ diye verilen vaatler.

Şimdi esas mesele, ne olacak bundan sonra? Düşünülmesi gereken bu!

Kimin sosyal güvencesi vardı, kimin ölüm maaşına yetecek kadar çalışması?

Kim, kimden medet umacak, çocuklar nasıl bakılıp, nasıl doyacak?

İş güvenliği, çalışma koşulları?

İç acıtan binlerce kare fotoğraf!

Çalışmak zorunda olan madenciler!

Birbirinden farklı, iç burkan hikayeler!

Sarı naylon çizmeler!

Kömüre bulanmış, damla damla ter.

Soyunma odasındaki sepetlerde, zincirlere asılı kalan ümitler!

Ekmeklerini farelerle bölüşüp de yiyen madenciler!

Yine inecekler!

Borç dayanmış gırtlağa, nasıl inmeyecekler?

Ya kadınlar?

Eşlerini, oğullarını yitirip yanıp yakılan kadınlar…

Kızların okuması, okuyup eli ekmek tutması gerekmez miydi?

Bir meslek sahibi olmaları.

‘’Bir altın bilezik’’

Kimselere ihtiyaç duymadan, el avuç açmadan yaşamalılar…

Onca acıya, yalnızlığa, hayatın acımasızlığına karşın, çocuklarını bağırlarına basıp, ayakta durup yaşamalıydılar.

 ‘’Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez!’’

‘’Dünyanın bin bir türlü hali var, ele güne muhtaç olmak da!’’ Diye düşünemeyen babalar!

‘’Kız kısmı okur mu? ‘’

Yeri ya kocadır, ya toprak altı diyen softalar!

Yıllar yılı oturmamış, oturtulamamış bir eğitim sisteminin, acı tablosudur bugün karşımıza çıkan!

Tower’larda sefa sürerken, bir kaçı ya da birileri!

Kader diyemeyiz!

Biri değil, bini değil, suçluyuz biz…

Topyekûn hepimiz!

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu, bu vatanı bize emanet eden, Atatürk ve silah arkadaşları ile bir avuç kömür uğruna yitirdiğimiz nice canların mekanları cennet, nur olsun...

 

 

Ay Şen

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..