Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '17

 
Kategori
Eğlence - Hobi
 

1 Kitap, 1 Film, 1 Dizi

1 Kitap, 1 Film, 1 Dizi
 

 En sevdiğim Kafa dergisinde farklı yazarlardan 5 Kitap, 5 Film, 5 Şarkı önerisini görünce bunun aynısını kendime uyarlamaya karar verdim tabi şarkı kısmını değiştirerek birde sayıyı azaltarak. Bence çok güzel bir kategori ama yeni farkına varmam biraz tuhaf oldu. Elimde çok fazla Kafa dergisi olmasına rağmen sanki ilk kez okuyor gibiyim bu kategoriyi, neyse vardır bir sebebi herhalde. 

 Bu aralar yapılacak en iyi şey sosyal medyadan ve gündemden biraz uzak durmak çünkü akıl sağlığını korumak gittikçe zorlaşıyor. Gereksiz insanların gereksiz yaşantılarına dair magazin haberleri, kendini hoca sanan vasıfsız insanların kadınlar üzerinden yaptığı mantığın almadığı açıklamalar. Artık ne midem kaldırıyor ne de psikolojim. Bir süre hatta yapabilirsem sosyal medya hesaplarımdan çıkış yapıp girmeyeceğim. Tabii bunu uyanır uyanmaz sosyal medya hesaplarını kontrol eden ben nasıl becereceğim bilmiyorum. Tek istediğim sosyal medyada ve gündemde olan gereksiz olaylardan uzak kalmak. Bu yüzden bu arada okuyabildiğim kadar kitap okuyup izleyebildiğim kadar dizi ve film izlemek istemiyorum.

Bir Kitap :  Mihail Bulgakov - Usta ile Margarita

 Bu kitabı ben zamanında Yandex Disk üzerinden pdf olarak indirmiştim, biraz okuyup bırakmıştım. Daha sonra tatil dönüşü yolda internet paketim bitince yanımda da okuyacak kitap kalmadığı için telefondan okumaya karar verdim. Yol boyunca okudum ve kitabı almaya karar verdim ama okumam gereken kitaplar var diye gidip alamadım. Dün bütün Kadıköy'deki sahaflarda bu kitabı aradım ama 2.el bulamadım ve paraya kıyıp kitap evinden aldım. Olsun böyle bir kitabı kitaplığımda bulundurmak isterim, sıfır olarak.

Konusu:

 Sovyet Edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi, bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıklarından sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ise, kendi sağlığında değil, ölümünden 26 yıl sonra, 1966'da yayınlandı. Üstelik yaklaşık seksen sayfası çıkarılmış olarak. Yayınladığımız bu kitap, sansüre uğrayan bu sayfaları da içeriyor. Usta ile Margarita, son derece kıvrak bir kurguyla birbirine bağlanan ayrı öykülerden oluşuyor. Otuzlu yıllarda, Moskova'da iki yazar, bir bankta oturmuş, İsa'nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışmaktadırlar. Birdenbire, yandaki bankta bir adam şekillenir ve sohbete karışır. Düzgün bir vatandaşı gibi görünmektedir, ancak geleceği okuma yeteneğine sahiptir ilginç yabancı. Örneğin, yazarlardan birine öleceğini söyler, yazar gerçekten çok kısa bir süre sonra ölür. İkinci yazar ise,  gene yabancının önceden bildiği gibi delirir ve akıl hastanesine kapatılır. Yabancı dediğimiz kişi ise, Sosyalist Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş olan şeytanın ta kendisidir ve bu kez adı Woland'dır. Woland ve yanındaki yardımcıları, Moskova'da fantastik bir alt üst oluşa neden olurlar; tıkır tıkır işleyen pek çok mekanizma, Bulgakov'un keskin kara mizahıyla parçalanır, dağılır, bozulur. Bu sırada, akıl hastanesi yatırılmış olan yazar, orada bir 'Ustay'yla karşılaşır; 'Usta' ona kendi yazdığı, Pontius Pilatus'la ilgili kitabı, ayrıca Margarita'ya olan aşkını anlatır ki zaten aklını kaybetmesine neden olan da, kaleme aldığı romandır. Tabii şeytan da, Bulgakov'un müthiş canlandırma gücüyle kılıktan kılığa girmekte, romandaki her öyküye nüfuz etmektedir. Usta ile Margarita, yirminci yüzyıl edebiyatının başyapıtlarından.

 Kitabı ben şu anda bitirmedim ama 200 sayfadan fazla okudum ve 200 sayfayı da kesinlikle kafam karışmadan ve kitaba dalarak okudum. En kısa zamanda da bitireceğim bu kitabı. Bu aralar kitap yazan bir sürü adı sanı bilinmeyen, konusu da bir şeye benzemeyen bir sürü kitap varken böyle kitapların okunmaması yazık olur. Fiyatı 34 TL bazıları için pahalı olabilir, eğer pahalı gelirse Kadıköy'deki sahaflarda bulmazsın Avrupa Yakasında Beşiktaş'a falan bakın derim ama mutlaka okuyun hatta okutturun. 

Bir Film:  Perfetti Sconosciuti (Perfect Strangers, 2016)

 Bu filmi bana bir arkadaşım önermişti. Ona da Tinerda tanıştığı maho tipli gülüm falan diyen bir çocuk önermişti. Çocuğun dışına bak demezsin böyle bir film izleyebilecek bir tip ama demek ki kitabı kapağına göre gerçekten yargılamamak gerekirmiş. Çocuktan konuşurken kültür akıyormuş dediğine göre. Filmi izledikten sonra baya bir etkilendim, insanı kuşkuya düşüren, üzerinde düşündüren bir filmdi. 

Konusu:

 7 yakın arkadaş (üç evli çift ve bir bekar)  içlerinden birinin evinde akşam yemeğinde buluşurlar. Birbirlerinden saklayacakları bir şeyleri olmadığını kanıtlamak için telefonlarını masaya koymaya karar verirler, oyun olarak, ve o gece alacakları her mesajı sesli bir şekilde okuyacaklar ve çağrıyı da hoparlör üzerinden yanıtlayacaklar. Herkesin sırları açığa çıkarılırken eğlence ve dram birlikte ortaya çıkar ve 7 arkadaş birbirlerine komple yabancı olduklarını öğrenirler. 

 Film baya güzeldi bence verdiği mesaj ile. Sonunda böyle bir ne oldu şimdi diye anlamamıştım ama sağ olsun birisinin gizlemeden verdiği spoiler yorumu sayesinde anladım, ilk defa bir spoiler işime yaradı.

 Filmde cep telefonlarının aslında ne kadar da kötü bir şey olduğunun muhabbeti geçse de burada kötü olan insanların kendileriydi. Telefonunu ne şekilde kullanacağın sana bağlı, içinde ne sakladığında. Ben şahsen telefonuma hem parmak izi hem de şifre koydum ama saklayacak bir şeyim olduğundan değil sadece özelim olduğundan bir de bir kez telefonu çaldırınca paranoyak haline geldim. Bir de spoiler vereceğim benim anlamadığım neden her kalabalık arkadaş gruplarında hep bir Kavak Yelleri var. Neden kimin eli kimin cebinde durumu söz konusu oluyor? Hangi ülkede olursa olsun bu durum hep aynı arkadaş gruplarında. Neyse devam edersem çok fazla spoiler vereceğim, 1 saat 37 dakikalık güzel bir İtalyan filmiydi. Komedi değil de trajikomik bir filmdi.

Bir Dizi:  The Mick

 İşlevsiz bir aile ile ilgili olan komedi dizisi The Mick; kardeşini ziyaret eden ve sorumsuz bir kadın olan Mickey etrafında dönüyor. Mickey; kardeşi Poodle  ile onun zengin kocası Christopher dolandırıcılıktan tutuklandığında onların üç çocuğuna bakmak zorunda kalır. Mick, yeğenilerini izlemekle görevlidir, ancak ebeveynlik ona göre değildir ve sadece evine dönmek istiyordur. Poodle ile Chris ülkeyi terk edince; onların olmadığı zamanlarda çocuklar ile ilgilenmek Mick'e kalır. Mick, 18 yaşında şımarık  Sabrina, 13 yaşında kendini beğenmiş Chip  ve 7 yaşındaki Ben'e rol model olmaya çalışmaktadır.

 Bu dizi şu anda sezon finalinde, 1 sezon 17 bölüm hali hazırda yayınlandı. İzlerken çok eğlendim ama bazı yerlerde rahatsız oldum o da sanırım Mickey'in aşırı sorumsuz olmasından. Sabrina ve Chip gibi bir kardeşim olsun istemezdim ikisi de birbirinden beter. Evin hizmetçisi Alba karakteri en sevdiğim ve en komik karakterlerdendi. Ben ise çok şirin bir tipti, hem oyuncusu hem karakteri aşırı tatlıydı. Böyle canın sıkıldığında otur izle keyfin yerine gelsin bir dizi. Her bölüm 20 dakika, çerezlik bir dizi. Her bölümü takip etmenize de gerek yok, ana karakterleri belli değişen pek bir şey olmuyor.

 Böyle 1 Kitap, 1 Film, 1 Dizi çok iyi oldu bence çünkü bahsetmek istediğim ama ayrı ayrı yazmaya emin olamadığım favori kitap, dizi ve filmlerimi anlatmış oldum bu başlık altında. Şarkı olayına girmiyorum çünkü zaten benzersiz bir müzik zevkim var. Garip biraz yani arabesk dinlerken bir anda 80'ler disko müziğine geçiş yapabiliyorum, ruh halime bağlı yani. Bu kategoriyi sevdim devam ettiririm ben bunu.

 
Toplam blog
: 31
: 1276
Kayıt tarihi
: 29.04.15
 
 

Işık Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler mezunuyum. Erken mezun olmuş biri olarak mesleğime henü..